Tekil Mesaj gösterimi
Alt 11-02-2011, 12:47 AM   #1 (permalink)
neseli ceni
Üsteğmen
 
neseli ceni - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Mesajlar: 195
Tesekkür: 646
189 Mesajinıza toplam 554 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
neseli ceni is an unknown quantity at this point
Standart Düşüncelerinizi Değiştirin

Birinci Bölüm
İ N A N D I K L A R I M
“Bilgeliğin ve bilginin kapıları daima açıktır”

Yaşam gerçekten çok Basit. Ne Ekersek,
Onu Biçiyoruz.

Kendi hakkımızda düşündüklerimiz, kendi gerçeklerimiz oluyor. Ben dahil, herkesin yaşamının en iyi ve en kötü yanlarından yüzde yüz sorumlu olduğuna inanıyorum. Aklımızda oluşturduğumuz her düşünce geleceğimizi yaratıyor. Her birimiz düşünce ve duygularımızla, kendi yaşam deneyimlerimizin yaratıcısıyız. Düşüncelerimiz ve sözcüklerimizle deneyimlerimizi yaratmaktayız.
İçinde bulunduğumuz olayları yaratıyor, sonra da bunlardan duyduğumuz sıkıntı, üzüntü ve düşkırıklığı için bir başkasını suçluyoruz; böyle yapmakla gücümüzü de başkasına kaptırmış oluyoruz.
Hiçbir kişi, hiçbir şey, hiçbir koşul bizim üzerimizde bir güce sahip değil, çünki aklımızla düşünce oluşturan yalnızca “biz” iz. Deneyimlerimizi, gerçekliğimizi ve bunda yer alan tüm kişileri yaratan biziz.
Düşüncelerimizde barış, uyum, denge yarattığımızda bnların kendi yaşamımızda da bulacağız.
Bu cümlelerden hangisi size doğru geliyor?
“İnsanlar hep beni kullanıyor, zarar veriyor “
“İnsanlar hep yardımcı olmaya çalışıyor”
Bu iki düşünce ve inanç yaşımımızda çok farklı deneyimler yaratacaktır.
Kendimiz ve hayat hakkındaki inançlarımız, bizim gerçekliğimizi oluşturur.


Evren, Seçtiğimiz Her Düşünce ve İnançta
Bizi tümüyle Destekler.
Bunu bir başka şekilde söylemek gerekirse bilinçaltımız inanmayı seçtiğimiz her şeyi kabul eder. Yani kendim ve hayat hakkındaki inançlarım ve düşündüklerim, yaşamımın gerçeği olur. Ve düşünebileceğimiz şeyler konusunda sınırsız seçimimiz var.
Bunu bildiğimizde, “İnsanlar hep beni kullanıyor” yerine “İnsanlar hep bana yardımcı olmaya çalışıyor” u seçmek daha mantıklı değil mi ?

Evrensel Güç Bizi Asla Yargılamaz ve Eleştirmez.
Evrensel Güç, bizi kendi değerlerimize göre kabul eder. Ve inançlarımızı ayna gibi yaşamımıza yansıtır. Eğer “Hayat yalnızlıktır ve kimsenin beni seveceğine inanmıyorum”u seçiyorsam, hayatımda da bunu bulacağım.
Ama bu inancımı kafamdan atmak ister de “Sevgi her yerde, Ben seven ve sevilen bir kişiyim “ gibi olumlu bir düşünceyi benimser ve bunu kendime sürekli tekrarlarsam, bu da benim yeni gerçeğim olacaktır. Yani hayatıma sevecen insanlar girmeye başlayacak, yaşamımda zaten varolan insanlar bana karşı daha sevecen olmaya başlayacak ve kendimin de sevgibi kolaylıkla başkalarına ifade edebildiğimi göreceğim.

Çoğumuzun Kim Olduğumuz Konusunda Saçma
Düşünceleri ve Hayatın Nasıl Yaşanması
Gerektiği Konusunda Çok, Çok Katı Kuralları Var
Bunu kendimizi suçlamak için söylemiyorum. Çünki şu anda yapabildiğimizin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Eğer daha iyisini bilseydik, daha çok şeylerin farkında ve anlayışında olsaydık, başka türlü davranırdık. Lütfen, sakın sakın, şu anda bulunduğunuz nokta konusunda kendinizi küçümsemeyin. Bu kitabı okuyor olmanız bile hayatınızda olumlu değişimler yapmaya hazır olduğunuzu gösteriyor. Bunun için takdir edin kendinizi.
“Erkekler ağlamaz”, “kadınlar para işlerinden anlamaz!” Yaşamınız için ne kadar sınırlı düşünceler bunlar.

Çok küçük Yaşlardayken, Kendimiz ve yaşam
Hakkında Neler Hissedeceğimizi Çevremizdeki
Yetişkinlerin Tepkilerinden Öğreniriz.
Kendimiz ve yaşamımız hakkında ne düşünmemiz gerektiğini böyle öğreniyoruz. Eğer mutsuz, korku, suçluluk ya da öfke dolu insanların içinde yetişmişseniz, kendiniz ve hayat hakkındaki görüşleriniz de olumsuz düşüncelerle dolu olacaktır.
“Hiçbirşeyi doğru yapamıyoru.”
“Bu benim hatam.”
“Eğer bir şeye kızarsam, ben kötü bir insanım.”
Bu tür inançlar, düşkırıklığı dolu bir hayattır.


Büyüdüğümüzde, Çocukluğumuzdaki yaşamımızın
Duygusal Ortamını Yeniden yaratma
Eğilimi Gösteririz.
Bu iyi ya da kötü, doğru ya da yanlış değil, sadece içimizde “yuva” olarak bildiğimiz şeydir. Bunun yanı sıra kişisel ilişkilerimizd, annemiz veya babamızla kurmuş olduğumuz ilişkileri ya da onların kendi aralarındaki ilişkileri yeniden yaratma eğilimi gösteririz. Tıpkı annenize veya babanıza benzeyen sevgililerinizi ya da patronlarınızı düşünün.
Anne babamızın bize gösterdiği davranışları kendimize de gösteriyoruz. Kendimizi aynı şekilde suçluyor ve cezalandırıyoruz. Kendi söylediklerimizi dinlediğimizde, hemen hemen aynı kelimeleri kullandığımızı görebiliriz.
Kendimizi sevmeyi ve desteklemeyi de aynı şekilde yapıyoruz, tabi eğer çocukluğumuzda sevilmiş ve desteklenmişsek.
“Hiçbir şeyi doğru düzgün yapamıyorsun.” Hep senin hatan.” Bunları ne kadar sıklıkla kendinize söylüyorsunuz?
“Harikasın.” “seni Seviyorum.” Ya bunları ne kadar sık söylüyorsunuz?


Ama tüm Bunlar İçin, Anne babalarımızı
Suçlamayalım.
Hepimiz kurbanların kurbanlarıyız. Onlar kendilerinin bilmediği şeyi bize nasıl öğretebilirdi ki ? Anneniz kendini sevmeyi bilmiyorsa, babanız kendini sevmeyi bilmiyorsa, onların size kendinizi sevmeyi öğretmesi de imkansız olacaktır. Onlar da çocukluklarında kendilerine öğretilen şeylere dayanarak, yapabileceklerinin en iyisini yapmaya çalışıyorlardı. Eğer anne ve babanızı anlamak istiyorsanız, onları kendi çocuklarıyla ilgili konuşturmaya çalışın. Eğer anlayışla dinleyebiliyorsanız, onların korkularının ve katı kurallarının nereden geldiğini anlama olanağını bulacaksınız. Siz bütün bu “kötülükleri” yapan anne ve babanızın da sizin kadar korku dolu olduklarını göreceksiniz.

Anne babamızı Bizim Seçtiğimize İnanıyorum.
Her birimiz bu gezegende zaman ve mekandaki belirli bir noktada yeniden bedenlenmeye karar veriyoruz. Manevi evrim yolunda gelişmemize yardımcı olacak belirli bir dersi öğrenmek için buraya gelmeyi seçtik. Cinsiyetimizi, rengimizi, ırkımızı, ülkemizi kendimiz seçiyoruz ve bu yaşamda üstünde çalışmak istediğimiz kalıpları bize yansıtabilecek en uygun anne babayı da biz belirliyoruz. Bu büyüdüğümüzde, işaret parmağımızı onlara yönelterek suçluyoruz. “benim böyle olmamın nedeni sizsiniz” Aslında onları seçen biziz, çünki aşmamız gereken engeller için onlar mükemmel bir seçimdi.
İnanç sistemlerimizi çok küçük yaşlarda ediniyoruz ve yaşamımızı bu inanç sistemlerine uygun deneyimleri yaratarak sürdürüyoruz. Hayatınıza şöyle bir dönüp bakın. Ne kadar sık aynı deneyimi yaşadığınıza dikkat edin. Bu deneyimleri tekrar ve tekrar yarattınız, çünki bunlar size, kendiniz hakkında inandığınız şeylere aynalık ediyordu. Aynı sorunla ne kadar uzun süre yaşadığımız, sorunun ne kadar önemli olduğu ya da yaşamımıza yönelik ne kadar tehlike taşıdığı hiç önemli değil.

Güç Noktası Daima Şimdiki Andadır.
Hayatınızın bu anına kadar yaşadığınız tüm deneyimler, geçmişinize dayanan düşünce ve inançlarınızın ürünü. Her deneyim, dün, geçen hafta, geçen ay, geçen yıl, 10,20,30,40 ya da daha fazla yıllar önce (yaşınıza göre ) Oluşturduğunuz düşünceler ve kullandığınız sözcüklerle yaratıldı.
Ama bunlar da geçmişte kaldı. Yaşandı ve bitti. Şimdi önemli olan, bu andan itibaren neyi düşünmeyi, neye inanmayı ve neyi söylemeyi seçtiğiniz.
Çünki bu düşünceler ve sözcükler, geleceğinizi yaratacak güç noktanız, şimdiki anda ve yarınınıza, gelecek haftanıza, gelecek ayınıza, gelecek yılınıza vb. şekli veriyor.
Şu anda ne düşündüğünüze dikkat edin. Olumlu mu, olumsuz mu ? Bu düşüncenizin yarınınızı biçimlendirmesini istiyormusunuz? Dikkat edin ve farkında olun.


Her şeyin Malzemesi Düşüncedir
Ve Düşüncelerimizi Değiştirebiliriz
Sorunumuz ne olursa olsun, yaşadıklarımız, iç dünyamızın dışarıya yansıyan sonuçlarıdır. Kendinden nefret etmek bile, kendiniz hakkındaki nefret dolu düşüncelerin ürünü. “Ben kötü bir insanım” diyen bir düşünceniz var. Bu düşünce bir duygu yaratıyor ve siz bu duyguya kendinizi kaptırıyorsunuz. Oysa böyle bir düşünceniz olmasaydı, böyle bir duygunuz da olmayacaktı. Düşünceler ise değiştirilebilir. Düşüncenizi değiştirin, duygularınız da ortadan kaybolacaktır.
Bunları size, inançlarımızın nereden geldiğini göstermek için anlattım. Bu bilgileri lütfen, acımızın içine gömülmek için mazeret olarak kullanmayalım. Geçmişin üzerimizde gücü yok. Olumsuz bir düşünce kalıbını ne kadar uzun sürdürmüş olmamızın önemi yok. Güç noktası şimdiki anda. Farkına varmak için ne harukulade bir şey. Şu andan itibaren özgür olmayı seçebiliriz.


İster İnanın İster İnanmayın,
Düşüncelerimizi Biz Seçiyoruz.
Aynı düşünceleri bir alışkanlık olarak o kadar tekrar tekrar düşünüyor olabiliriz ki, bu bize düşüncelerimizi kendimiz seçiyoruz izlenimini verebilir. Ama ilk seçimi biz yaptık. Bazı düşünceleri düşünmeyi reddedebiliriz. Ne kadar sıklıkla kendiniz hakkında olumlu bir şey düşünmeyi kabul etmediniz? Pekala, aynı şekilde kendinizle ilgili olumsuz düşünceleri de reddedebilirsiniz.
Bu gezegende tanıdığım ya da üzerinde çalıştığım herke, az ya da çok kendinden nefret ve suçluluk duygularıyla boğuşuyor. Bu iki olumsuz duygu ne kadar fazlaysa, hayatımız da o kadar mutsuz oluyor. Bu iki duygu azaldıkça da yaşamamız her boyutuyla daha iyiye doğru gidiyor.


Hemen herkesin Çekirdek İnancı:
“Yeterince İyi Değilim”
“Yeterince iyi değilim” inancının yanı sıra “Yeterince çaba göstermiyorum” ya da “layık değilim” inançları da var. Bunları söyleyenlerden misiniz? Yeterli olmadığınızı düşünüyor ya da hissetiyor musunuz? Ama kime göre? Kimin standartlarına göre?
Eğer bu inancınız güçlüyse, o zaman nasıl sevgi dolu, mutlu, başarılı , sağlıklı bir hayat yaratabilirsiniz?
Bu güçlü bilinçaltı inancınız, yaşamınıza sürekli çelişkiler getirecek, bir yerlerde aksamalar olacak, bir şeyler sürekli yanlış gidecektir.


Kırgınlık, Yargılama, Suçluluk ve Korku
Her Şeyden Çok Sorun yaratır.
Bu dört duygu hem bedenimiz, hem de yaşamımızdaki temel sorunların kaynağı oluyor. Bu duygular, yaşam deneyimlerimizin sorumluluğunu almak yerine, başkalarını suçlamaktan kaynaklanıyor. Evet, yaşamımızdaki her şeyden yüzde yüz sorumlu olursak, suçlayacak kimse kalmayacak değil mi ? “ Dışarıda” olan her şey, iç düşüncemizin aynası. Diğer insanların kötü davranışlarına göz yummuyorum, ama bize böyle davranacak olan kişileri bize çeken şey, KENDİ inançlarımız.
Eğer kendinize şunları söylüyorsanız.: “Herkes bana şöyle şöyle davranıyor, beni yargılıyor, asla benim için bir şey yapmıyor, beni paspas gibi kullanıyor, sömürüyor…” o zaman bu sizin DÜŞÜNCE KALIBINIZDIR.
İçinizdeki bazı düşünceler, bu tür davranışları gösteren kişileri yaşamımıza çekiyor. Bu tür düşüncenizi değiştirdiğiniz zaman o tür kişiler de başka kapıya gideceklerdir. Artık o insanları hayatınıza çekmeyeceksiniz.
Bu tür olumsuz duygu, fiziksel boyutta da ortaya çıkıyor. Kırgınlık (Gücenme, darılma, öfke ) uzun zaman içte tutulduğunda bedeni yemeye başlıyor ve kanser dediğimiz hastalığa neden oluyor. Sürekli kendimizi ya da başkalarını eleştirmek, yargılamak romatizmanın kaynağı, suçluluk duygusu daima ceza arar ve bu ceza da ağrılar yaratır. ( bir hasta bana ağrılarından şikayet ederek geldiğinde biliyorum ki suçluluk duygusuyla dolu ) korku ve gerginlik, kellik, ülser, hatta ayak ağrılarına neden oluyor.
Kırgınlık (gücenme, darılma) duygusundan bağışlama yoluyla kurtulmak kanseri bile yeniyor. Bu size basit gibi gelebilir ama işe yaradığına tanık oldum, bunu yaşadım.


Geçmişe Karşı Tutumumuzu değiştirebiliriz.

Geçmiş yaşanmış ve bitmiş. Bunu değiştiremeyiz. Ama geçmiş hakkındaki düşüncelerimizi değiştirebiliriz.
Bizi geçmişte biri incitti diye, şimdiki anda KENDİMİZİ CEZALANDIRMAK ne saçma.
Çok derin kırgınlıkları olan insanlara hep şunu söylerim “ Lütfen, bu kırgınlıkları daha da derinleşmeden çözmeye başlayın. Bu cerrahın bıçağı altında a da ölüm yatağında olduğunuz ana kadar beklemeyin, o zaman bir de yaşadığınız panikle başa çıkmak zorunda kalacaksınız”
Panik içinde olduğumuz anlarda, düşüncelerimizi kendimizi işileştirme konusuna yoğunlaştırmamız çok zordur. Önce korkularımızı yenmek için zaman harcamak zorundayız.
Eğer her şeyin umutsuz, bizim de kurban olduğumuz inancını seçersek, evren bu inancımıza da “Evet “ der.
Bu saçma,geri, olumsuz düşünce ve inançları ( bizi destekleyip geliştiren inançlar değil bunlar ) bırakmamız hayati önem taşıyor. Hatta Tanrı kavramı bile bizim için olmalı, bize karşı değil.
Geçmişi Bırakmak İçin affetmeye Hazır Olmalıyız.
Geçmişi bırakmak, kendimiz dahil herkesi affetmeyi seçmek zorundayız. Nasıl affedeceğimizi bilmeyebiliriz, affetmek istemeyebiliriz; ama affetmeye istekliyim demek bile, iyileşme sürecini başlatır. Kendi iyiliğimiz için geçmişi bırakmak ve herkesi affetmek mutlaka gerekli.
“ İstediğim gibi biri olmadığın için seni affediyorum. Seni affediyor ve özgür bırakıyorum.”
Bu olumlu düşünce bizi özgür kılar.


Tüm Hastalıklar Affetmeme Durumundan Kaynaklanır
Hastalandığımız zaman, yüreğimizi gözden geçilerelim. Acaba kimi affetmeye ihtiyacımız var.?
Course İn Miracles şöyle der : “ Tüm hastalıklar affetmeme durumundan kaynaklanır. Ne zaman hasta oluyorsak, affetmemiz gereken kişinin kim olduğunu düşünmeliyi.”
Bu düşünceye şunu da eklemek istiyorum. Affetmekte en çok zorlandığınız kişi, BIRAKMAYA EN ÇOK GEREKSİNİM DUYDUĞUMUZ KİŞİDİR. Affetmek bırakmak, vazgeçmek demek. Göz yummak demek değil. Tümüyle bırakmak demek. NASIL affedeceğimizi bilmek zorunda değiliz. Yapacağımız tek şey affetmeye İSTEKLİ OLMAK. Evren nasılların üstesinden gelir.
Kendi acımızı çok iyi anlayabiliyoruz. Çoğumuzun anlamakta güçlük çektiği şey, en çok affetmeye gereksinim duyduğumuz ONLARIN da acı çekmiş olmaları.
Şunu anlamalıyız ki, onlar da o an içindeki anlayış, farkındalık ve bilgi kapasitelerine göre yapabildiklerinin en iyisini yapıyorlardı.
İnsanlar bana geldiklerinde, sorunları ne olursa olsun_hastalık, parasızlık, doyumsuz ilişkiler ya da tıkanmış yaratıcılık duyguları- yalnızca tek şey üzerinde çalışırım. KENDİNİ SEVMEK.
Kendimizi OLDUĞUMUZ GİBİ ONAYLADIĞIMIZ, sevdiğimiz ve kabul ettiğimiz zaman, her şey yoluna giriyor. Küçük mucizeler heryerde görülüyor.
Sağlığımız düzeliyor, daha çok kazanıyoruz, ilişkilerimiz daha doyumlu hale geliyor, kendimizi çok yaratıcı ve doyurucu biçimlerde ifade etmeye başlıyoruz. Tüm bunlar çabalamadan kendiğinden oluyor.
Kendini sevmek ve onaylamak, güven ortamı yaratmak, kendine güvenmek, layık olduğunu düşünmek ve kabul etmek kafamızın içinde bir düzen yaratır. Bu da yaşamımızda daha sevecen ilişkiler, yeni bir iş, yaşayacağınız yeni ve daha güzel bir yer sağlar, hatta kilolarınızı bile dengeler.
Kendilerini ve bedenlerini seven insanlar, ne kendilerini, ne de başkalarını kötüye kullanırlar.
Kendini onaylama ve kabul etme, hayatımızın her boyutunda olumlu değişimlerin olması için temel anahtarlar.
Kendini sevmek, bana göre hiçbir şey için kendimizi eleştirmemekle başlar. Olumsuz eleştiri bizi tam da değiştirmek istediğimiz davranış kalıbının içine hapseder. Kendimize gösterdiğimiz anlayış ve şefkat bu kısır döngüden çıkmamızı sağlar. Unutmayın, yıllardır kendinizi eleştiriyor ve bir işe yparamadığını görüyorsunuz. Bir de kendinizi onaylamayı deneyin. Görün bakalım ne olacak.
....
Hayatın sonsuzluğunda, bulunduğum noktada her şey mükemmel, bütün ve tam.
Her günün her anında, benden daha büyük bir gücün içimden akıp geçtiğine inanıyorum.
Bu evrende yalnızca bir aklın olduğunu bilerek ondaki bilgeliğe kendimi açıyorum. Tüm çözümler, tüm yanıtlar, tüm iyileşmeler, her türlü yaratıcılık ondan geliyor.
Bilmem gereken her şeyin bana açıklanacağını, ihtiyacım olan her şeyin doğru zaman, mekan ve sırayla geleceğinin bilincinde olarak, bu Güce ve Akla güveniyorum.
Dünyamda her şey iyi ve güzel.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
*** Hangi teknik takip edilirse edilsin unutulmaması gereken altın kural ''Değişimi sağlayan, sizin içinizdeki tanrıyı kabul etmeniz ve değişimi sizin yaptığınızın bilincinde olmanızdır.''
neseli ceni isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla