Tekil Mesaj gösterimi
Alt 01-02-2011, 11:27 PM   #4 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



ANLAM GENELLİKLE BİR ODAK MESELESİDİR

Bir iş toplantısı planlamışsanız, birisi vaktinde gelmemişse, bu konuda sizin duygularınız, neye odaklanırsanız öyle olur. Siz aklınızdan, o kişinin gelmeme nedenini, aldırmaz tutumuna mı yorumluyorsunuz, yoksa toplantıya vaktinde yetişmekte güçlüklerle karşılaştığına mı? Hangisine odaklanırsanız, duygularınız kesinlikle öyle etkilenecektir. Ya ona gereksiz yere kızarsanız, oysa o, size sunacağı iş teklifi için daha iyi bir fiyat almakla boğuşuyorsa? Unutmayın, neye odaklanırsanız, duygularınızı o saptayacaktır. Belki de peşin kararlar vermek doğru olmaz. İnsan neye odaklanacağını çok dikkatle seçmelidir. Odak, gerçeği iyi olarak mı, kötü olarak mı algıladığınızı, kendinizi mutlu mu yoksa mutsuz mu hissettiğinizi saptar.

Odağın gücünü anlamakta çok güzel bir örnek, yarış arabalarını izlemekle ilgilidir ve bu benim gerçek bir tutkumdur. Bir Formula yarışında araba sürmek bazen jet helikopteriyle uçmayı bile çok miskin gösterir! İnsan yarış arabasında odağının bir an bile sonuç konusundan sapmasına izin veremez.

Dikkatiniz nerede olduğunuzla sınırlı olamayacağı gibi, geçmişe de çakılamaz, geleceğin uzak bir noktasına da çakılamaz. Nerede olduğunuzun son derece farkında olmayı sürdürürsünüz ama bir yandan da yakın gelecekte ne olacağını bekliyor olmanız gerekir.

Yarış okuluna başladığımda ilk öğrendiğim derslerden biri bu olmuştu. Eğitmenler ilk önce beni "kızak araba" dedikleri bir şeye bindirdiler. Bu otomobile bir bilgisayarla birlikte hidrolik kaldırıcılar takılmıştı. Eğitmenin bir işaretiyle, istediği tekerleğini yerden kaldırıveriyordu. Bu kurslarda öğrettikleri bir numaralı ilke şudur: Nereye gitmek istediğine odaklan, neden korktuğuna değil.

Kontrolsüz kaymaya başlarsanız, tabii içgüdünüz size duvara bakmanızı söyler. Ama eğer duvara odaklanırsanız, soluğu duvarda alırsınız. İnsanın nereye bakarsa oraya gittiğini sürücüler iyi bilirler. İnsan nereye odaklanırsa oraya gider. Korkunuza karşı koyar, inancınızı sürdürür, gitmek istediğiniz yere odaklanırsanız hareketleriniz sizi o yöne doğru götürür, eğer kurtulmak mümkünse kurtulabilirsiniz. Ama korktuğunuz şeye odaklandığınız zaman hiç kurtuluş umudunuz olmaz.

İnsanlar her zaman şunu sorarlar: "Ya zaten çarpacaksan?" Cevap bellidir. İstediğiniz şeye odaklanmakla, kendi şansınızı artırırsınız. Çözüme odaklanmak her zaman sizin kendi yararınızadır. Eğer duvara doğru olan hareket çok güçlüyse çarpmadan hemen önce soruna odaklanmak zaten sizi kurtaracak değildir.

Eğitmenler bunu bana ilk anlattıklarında kafamı salladım ve içimden, "Elbette!" diye düşündüm. "Ben biliyorum bütün bunları. Ne de olsa, benim öğretip durduğum şey de bu!" İlk defa yola çıktığımda, keyifle giderken birdenbire, benim haberim olmadan, o düğmeye basıvermişler. Araba kontrolümden çıkıp kaymaya başladı. Gözlerim nereye döndü dersiniz? Tabii ya! Dosdoğru duvara! O son saniyelerde ödüm kopmuştu, çünkü oraya çarpacağımı biliyordum. Yanımda oturan eğitmen uzanıp kafamı yakaladı, eliyle sola çevirdi, gitmem gereken yöne doğru bakmamı sağladı. Araba hâlâ kayıyordu çarpacağımızın farkındaydım ama yalnız gitmek istediğimiz yöne doğru bakmama izin vardı. Tabii oraya bakarken direksiyonu da ona göre çevirmemek elimden gelmezdi. Son anda kurtardım, dönüp sıyrıldık. Ne kadar rahatladığımı siz tahmin edebilirsiniz!

Bütün bunlarla ilgili olarak, bilmekte yarar olan bir şey var. Odağınızı değiştirdiğiniz zaman yönünüzü de hemen ardından değiştirmiyorsunuz. Hayatta da öyle değil midir? Bir yere odaklandıktan sonra, vücudunuzun ve hayat tecrübenizin peşinden yetişmesi için biraz zaman gerekmiyor mu? İşte istediğiniz şeye bir an önce odaklanmak için ek bir neden daha. Sorunu gereğinden uzun sürdürmek istemezsiniz.

Peki, ben o olayda dersimi aldım mı? Hayır. Bir deney yaşamıştım ama yeterince güçlü bir nöro-asosiyasyon yaratmamıştım. Yeni pareme şartlanmam gerekiyordu. Bir sonraki sefer yine duvara doğru kaymaya başladığımda, eğitmen bana yüksek sesle, amacıma bakmamı hatırlatmak zorunda kaldı. Ama üçüncü seferinde başımı bilerek ve isteyerek, kendim gideceğim yöne çevirdim. Ona güvendim, yararı da oldu. Bunu birçok kereler yaptıktan sonra şimdi artık kayma başladığı anda kafam hemen gitmek istediğim yöne dönüyor, tekerlekler ardından aynı yöne dönüyor, araba da peşinden izliyor. Peki, bu durum, benim odağımı her zaman kontrol edebileceğimi gösterir mi? Hayır. Peki, kurtulma şansımı artırır mı? Yüz kat! Hayatta da böyledir. Bundan sonraki bölümlerde, odağınızın olumlu olduğundan emin olmanın bazı yollarını öğreneceksiniz. Şimdilik, zihninizi disipline almanız gerektiğini bilin. Kontrolden çıkmış bir zihin, size türlü oyunlar oynar. Onu yönlendirdiğiniz zaman da en iyi dostunuz olur.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla