Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16-01-2011, 10:18 PM   #7 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



Şimdi artık yolculuğumuza başlayalım ve ilk olarak şöyle bir alanı araştıralım...

KARARLAR:

GÜCE GİDEN YOL

"İnsan yaşamak için doğmuştur, yaşamaya hazırlanmak için değil."
BORIS PASTERNAK

Cimmy Carter'ın ABD Başkanı olduğu günleri hatırlıyor musunuz? Hani İmparatorluk kötü tokatlar atıyordu, Yoda'yla Pac Man kudurmuşlardı, Brooke Shields'le Calvin'lerinin arasından su sızmıyordu. İran'da Ayetullah Humeyni iktidara gelmiş, Amerikalıları rehin almıştı. Polonya'da, Danzig doklarında elektrikçi olarak çalışan Lech Walesa adında bir adam hiç düşünülemeyecek bir şey yaptı: Komünist rejime meydan okumaya karar verdi. Birlikte çalıştığı işçileri peşine takıp grev yaptı, yetkililer onu işyerine sokmamak istediklerinde, duvarın üzerinden aşıp girdi. O günden bu yana ne çok duvar yıkıldı, değil mi?

John Lennon'ın öldürüldüğü haberini duyuşunuzu hatırlıyor musunuz? Saint Helens dağının patlayıp alev püskürttüğünü, 150 mil karelik bir alanı dümdüz ettiğini? ABD hokey takımı, favori Sovyetleri yenip sonunda altın madalya kazandığında sevinmiş miydiniz? O sıralar yıl 1980'di. On yılı biraz geçmiş. (Kitabın basımı 90'lı yıllar.)

Bir an düşünün. Siz neredeydiniz o zaman? Nasıl biriydiniz? Arkadaşlarınız kimdi? Umutlarınız, rüyalarınız neydi? Birisi size, "On on beş yıl sonra nerede olacaksın?" diye sorsa, ne derdiniz onlara? O sıra öngördüğünüz yere vardınız mı?

On yıl ne de çabuk geçebiliyor, değil mi? Daha önemlisi, belki de kendimize şu soruları sormamız gerekir: "Ömrümün bundan sonraki on yılını nasıl yaşayacağım? İstediğim yarını yaratabilmek için, bugün nasıl yaşamalıyım? Bundan böyle ben neyi temsil edeceğim? Hayatımda şu an için önemli olan nedir, uzun vadede önemli olacak olan nedir? Nihaî kaderimi biçimlendirmek için ben bugün hangi adımları atmalıyım?"

Bakın, on yıl sonra siz -elbette ulaşacaksınız- ama esas mesele... Nereye? Kim olmuş olacaksınız? Nasıl yaşıyor olacaksınız? Ne gibi katkılarda bulunacaksınız? Hayatınızın bundan sonraki on yılını tasarımlama zamanı bugündür... O süre geçip gittikten sonra değildir. Şu ânı yakalamalıyız. Hepimiz yeni bir on yılın başlarında sayılırız, üstelik yirminci yüzyılın son yıllarına girmiş bulunuyoruz! Çok geçmeden yirmi birinci, yüzyıl gelmiş olacak. Yeni bir bin yıl. 2000 yılı, göz açıp kapayıncaya kadar burada olacak. O,zaman dönüp bu günlere baktığınızda, 1980'i hatırlıyormuş gibi olacaksınız. Acaba doksanlı yıllara bakarken memnun mu olacaksınız, yoksa şaşkın mı? Sevinçli mi, yoksa tedirgin mi?

1980'lerin başında ben on dokuz yaşında bir çocuktum. Kendimi yalnız ve çaresiz hissediyordum. Mâlî kaynak diye bir şeyim hiç yoktu. Bana başarı antrenörlüğü yapacak kimse de yoktu. Ne başarılı arkadaşlarım vardı, ne beni himaye edecek kimseler, ne de önümde açık seçik hedefler. Ne yapacağını bilmez, şişman bir çocuktum. Ama birkaç yıl içinde bir gücün varlığını keşfettim, onu kullanarak hayatımın hemen hemen her alanını değiştirdim. Bir kere o güce hakim olunca, bu sefer onu hayatımda bir devrim yaratmak için kullandım ve bir yıldan az bir zamanda başardım. Güven düzeyimi çarpıcı biçimde yükseltmek, dolayısıyla eyleme geçme yeteneğimi artırıp ölçülebilir sonuçlar elde etmek için kullandığım araç oydu. Yine onu kullanarak fiziksel sağlığımın kontrolünü de yeniden kendi elime aldım, on dokuz kiloyu üzerimden temelli attım. Bu sayede rüyalarımın kadınını kendime çekebildim, onunla evlendim, arzuladığım aileyi yarattım. Bu gücü kullanarak gelirimi ancak sağ kalabilecek düzeyden, yılda bir milyon doların üzerine çıkardım. Bu güç beni ufacık bir apartman dairesinden (mutfağı olmayan, beni banyo küvetinde bulaşık yıkamaya mecbur eden bir yerden) alıp, ailemin şimdi oturmakta olduğu eve, Del Mar Şatosu'na getirdi. Bu bir tek fark, kendimi yapayalnız ve önemsiz hissetmekten kurtarıp, dünyanın her yanındaki milyonlarca insana bir katkıda bulunma fırsatına kavuştuğum için minnet duymamı sağladı. Ve bugün de hayatımın her gününde, kişisel kaderimi biçimlendirmek için kullandığım güç yine o güçtür.

Sınırsız Güç kitabımda, hayatlarımızı biçimlendirmek için en güçlü yolun, kendimizi eyleme geçirmek olduğunu açık seçik ortaya koymuştum. İnsanların ürettikleri sonuçlar arasındaki fark, aynı durumlarda başkalarından farklı yaptıkları şeylerde düğümlenir. Farklı eylemler, farklı sonuçları getirir.

Neden? Çünkü her eylem, harekete geçirilmiş bir sebeptir, onun etkisi daha önceki etkilere katılır ve bizi belli bir yöne doğru iter. Her yön, bir nihaî hedefe gitmektedir ve işte o bizim kaderimizdir. Esas olarak, eğer hayatlarımızı kendimiz yönetmek istiyorsak, sürekli eylemlerimizin kontrolünü elimize almak zorundayız. Hayatlarımızı biçimlendiren, ara sıra yaptığımız şeyler değil, sürekli olarak yaptığımız şeylerdir. En önemli kilit soru şudur: Tüm eylemlerimizden önce yer alan nedir? Hangi eylemlere geçeceğimizi saptayan, dolayısıyla da bizi biz yapan, hayatımızın nihaî hedefini tayin eden şey nedir? Eylemin babası nedir?

Cevap tabii baştan beri îmâ ettiğim şey: Kararın gücü.

Hayatınızda olan her şey -çok sevindikleriniz de, çok zorlandıklarınız da dahil olmak üzere her şey- bir kararla başlamıştır. Benim inancıma göre, sizin de kaderiniz, karar anlarınızda biçimlenmiştir. Şu anda, her gün vermekte olduğunuz kararlar, hem bugün kendinizi nasıl hissettiğinizi, hem de doksanlı yıllarda ve daha sonra kim olacağınızı biçimlendirecektir.

Geçtiğimiz on yıla baktığınızda, belli bir anda vermiş olabileceğiniz farklı bir kararın, bugünkü durumunuzu kökten değiştirebilecek güçte olduğu noktaları görebiliyor musunuz? Bugünkü hayatınızı çok daha iyi ya da çok daha kötü yapabilecek karar noktalarını? Örneğin belki hayatınızı değiştirmiş olan bir kariyer kararı vermişsinizdir. Ya da belki o kararı verememişsinizdir. Belki bu on yıl içinde, evlenmeye ya da boşanmaya karar vermişsinizdir. Belki bir kaset, bir kitap satın almış, bir seminere katılmış, onun sonucunda inançlarınızı ve eylemlerinizi değiştirmişsinizdir. Belki çocuklarınız olmasına karar vermiş ya da kariyer yolunu seçerek onları ertelemiş olabilirsiniz. Belki bir eve ya da bir işe yatırım yapmaya karar vermişsinizdir. Belki jimnastik yapmaya, ülkenin başka bir tarafına taşınmaya, dünyanın çevresini dolaşmaya karar vermişsinizdir. Bu kararlar sizi hayatınızın bu noktasına nasıl getirdi? Son on yıl içinde acı ve çaresizlik duyguları hissettiniz, size haksızlık edildiği duygularına kapıldınız, umutsuzluklar duydunuz mu? Ben kesinlikle bunların hepsini yaşadım. Madem ki öyle, siz bu konularda ne gibi kararlar verdiniz? Kendinizi sınırlarınızın ötesinde zorladınız mı, yoksa vaz mı geçtiniz? Bu kararlar şimdiki hayat yolunuzu nasıl biçimlendirdi?

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla