Tekil Mesaj gösterimi
Alt 02-01-2011, 08:24 PM   #5 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: BAŞARIYA GİDEN YOL

Başarıya Giden Yol

Kendinizi Ödüllendirin


Çalışırken dikkatinizin dağılmasını istemiyorsanız, uymanız gereken bazı kurallar var. Öncelikle anlamadığınız konuları ertelemekten kaçının. Zor bir konuyu öğrendiyseniz, kendi kendinize ödül verin. Ödül, sizi teşvik edecektir.

Dünkü bölümümüzde çalışma sürekliliği ve dikkat konusuyla ilgili kısa bilgilere yer vermiştik. Bugün de dikkat konusunu işlemeye devam ediyoruz.

Dikkatinizi fikse etmek ya da dağılmasını önlemek istiyorsanız aşağıda anlatılanları uygulamalısınız:

* Çalışma masasına neyi, nasıl, ne kadar, ne zaman çalışacağını bilerek oturan bir kişinin dikkati çok daha zor dağılır.

* Benim her zaman yaptığım ve maalesef söylediğimde de çoğu zaman eleştiri aldığım ancak dikkatin kalıcılığına yardımcı olan bir alışkanlığı vardır, önsöz okumak. Bu çoğu kişiye zaman kaybı ya da bir angarya gibi gelir. Oysa okuyacağınız kitap (ve bazen de yazarı) hakkında en özet bilgi burada vardır. Okuduğum önsözler ben de daima bir merak uyandırmış, kitabı daha severek ve isteyerek okumama yardımcı olmuştur.

* Belli bir zaman diliminde (örneğin 49 dakikalık sürede) yalnız bir dersi çalışınız. Yani aklınızı ve motivasyonunuzu bölecek bir çeşitliliğe girmemek yerinde olacaktır. Bu 40 dakikalık süreden sonraki çalışma saati başka bir derse ayrılabilir. Çoğu zaman bu daha doğru bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü insanı tekdüzelikten uzaklaştırır; dersi sıkıcı olmaktan kurtarır. Bu yapılamıyorsa (kendimde denediğim gibi) çalışma yönteminizi değiştirebilirsiniz. Bir önceki 40 dakika okuyarak çalıştıysanız, ikinci 40 dakikaya yazarak çalışabileceğiniz bir dersi koyabilirsiniz. Bu değişiklik dikkatin kalıcılığına yardımcı olacaktır.

Aşırıya Kaçmayın

* Sık karşılaşılan hatalardan biri, "bu gün, şu derste şuraya geleceğim" gibi hedef belirlerken aşırıya kaçılmasıdır. Bu durum birkaç kez tekrarlandığında ve hedeflenen yere ulaşılamadığında maalesef olumsuz yönde etkilenimler ortaya çıkmaktadır. Hedef belirlemek aslında kitabın başında da söylediğimiz gibi verimli çalışmanın temel direklerinden biridir. Ancak makul olmalıdır. "Ayakları yere basan", gerçekçi hedefler seçilmelidir. Ve her ne pahasına olursa olsun anlamadan, öğrenmeden; sırf dersi bitirmek, konularda ilerlemek maksadıyla üstünkörü çalışmayın. Çalıştığınız bir konu için "anlamadım" demeyin; ancak anlamadan da geçmeyin.

* Üzerinde çalıştığınız konuda yorulduğunuzu veya sıkıldığınızı düşünüyorsanız dinlenmek amacıyla bir değişiklik yapabilirsiniz. Örneğin mola hakkınızı kullanabilirsiniz. Bu durumda, önceki konularda anlatılan "5'e 1" kuralı sanki ihlal edilmiş gibi görünmektedir. Bir bakıma doğru ancak "5'e 1" kuralının asıl amacı konsantrasyon alışkanlığı kazandırmak olduğundan, çok iyi motive olduğunuz bir zamanda sırf bu kurala uyacağım diye motivasyonu bozmak doğru değildir. Bunun aksi de geçerlidir. Kurala uymuş olmak için 40 dakikalık süreyi tamamen boş geçirmek de aynı derecede anlamsızdır. Amaç söz konusu bu kuralı en verimli şekilde uygulamaktır.

* Ders çalışma esnasında zaman zaman anlaşılması zor konu ya da derslerle karşılaşabilirsiniz. Bu durumda yapılan, onu olduğu gibi bırakmaktır. Oysa bu hatadır. Zor problemi bırakıp bir diğerine geçmek, ders öğrenme aşamasında değil; zaman kaybetmemek amacıyla sınavda yapılması gereken bir davranıştır. Ders çalışırken yapılırsa ve sıkça tekrarlanırsa, bazı konuların anlaşılmadan geçilmesi anlamına gelir ki, bu da ileri bölümlerin anlaşılmasını zorlaştıran ve derse motivasyonu engelleyen bir faktör olarak karşımıza çıkabilir. Yapılması gereken, anlaşılmayan konunun üzerine gitmek, notlar almak, konuyu öğrenebileceğimiz kişi ya da kişileri belirleyip, onlarla en kısa sürede çalışmak olmalıdır. Sorup, araştırıp, öğrenmek; öğrenmenin kalıcılığı bakımından önemlidir. Ayrıca çeşitli kaynaklardan örnek çözümleri incelemek ve konuyu parçalara ayırarak, çözüm yollarını araştırmak diğer çıkış yollarıdır.

Mücadeleden Kaçmayın

* Genelde zor soru ya da anlaşılmaz konular sonraya ertelenir. Oysa erteleme topu taça atmak ya da mücadeleden kaçmaktır. Kendine güveni olmayan kişilerin başvurduğu bir yöntemdir. Onlar, sorunu ertelemenin; zamana bırakmanın iyi olacağını düşünürler. Bu belki güncel olaylar ve sizden kaynaklanmayan sorunların bazıların için geçerli olabilir. Ancak bir ders için yapılması uygun olamayan bir davranıştır. Ertelenmiş, ihmal edilmiş işler ufacık bir kar topu iken; zamanla büyüyerek çığ olup tepenize inebilir. Ertelenmiş işlerin motivasyonunuzu nasıl olumsuz yönde etkilediğini bir önceki bölümde belirtmiştik.

* Zor bir problemi ya da anlaşılması güç bir konuyu başarıyla geçtiğinizde kendinize bir ödül verin. Ödüllendirme iyi bir motivasyon ve teşvik aracıdır.

* Programınızı yaparken hep aynı günlerde, aynı saatleri planlarsanız, motivasyonda güçlük çekmezsiniz. Zaman içerisinde adeta bir şartlı refleks halini alacak bu davranış, belli bir süre sonra o saatlerde (eğer çalışmıyorsanız) bir eksiklik hissetmenize neden olacaktır. Beyninizin ayaklarınızı çalışma odasına ya da masaya doğru yönlendirdiğini görmek işten bile değildir.

* Ders çalışma planınızı kendinizce en verimli saatlere göre düzenlerseniz, dikkatinizi toplamada güçlük çekmezsiniz. Özellikle anlaşılması zor ve unutulması kolay dersler, bu saatlere planlamalıdır. Bu diziyi takip edip de yeni kazandığınız sistem üzerine program yapmaya kalktığınızda zaten bir hafta/on gün kadar kendinizi ve çevrenizi gözetleme safhasında bu saatleri keşfetmiş olacaksınız. Bu saatler, bazıları için sabahın çok erken saatleri; bazıları için sabah 07 sonrası; öğle saatleri ve hatta gecedir. Gece 02'de kalkıp, iki üç saat ders çalışıp, tekrar yatan birçok arkadaşım olmuştur. Üstelik bu arkadaşlarımı gündüz saatlerinde etüt salonlarında pek görmüşlüğüm yoktur. Bu da onların kendilerine göre geliştirdikleri bir sistemdir.

Bir not: Sabah saatlerinde, özellikle geceleyin rahat ve yeterli uyku alınmışsa çok daha verimli olduğu üzerine bir görüş vardır.

* Yeni öğrendiğiniz ve bilgi sahibi olduğunuz konular üzerinde fikrinizi açıklamaktan, tartışmaya girmekten çekinmeyin. Bu, medeni cesaretiniz ve özgüveninizi artırmanın yanında, hem bilgilerin kalıcılığını; hem de gelecekte çalışacağınız yeni konulara motivasyonu sağlayacaktır. Herhangi bir toplulukta mahcup olmayı kimse istemez değil mi? İşin aslına bakarsanız, bu yaptığınız bir yerde beyin jimnastiğinin ta kendisidir. Üstelik bu işlev tekrarlarla alışkanlık haline getirildiği taktirde konuşma yeteneğiniz ve müzakere gücünüz artacaktır. Bugün üç/beş kişiye, yarın üç/beş bine hitap etmenin, tartışmalarda anlaşılır söz söyleyebilmenin rahatlığına kavuşursunuz.

Strese Esir Olmayın

* Kendinizi sınav stresine esir etmeyin. Yoğun stres altında olmak motivasyonun düşmanıdır.

-Bu sınavı geçebilir miyim?
-Geçemezsem ne olur?
-Ailem ve çevrem beni nasıl değerlendirir?
-O kadar çalıştım, ya karşılığını alamazsam?
-Henüz istediğim yere gelemedim. Ne kadar geri kalmışım. Ben bunu bitiremem...

Bu soruları daha da uzatmak mümkün. Ancak tümü gereksiz bir kaygının ve boş bir telaşın ürünleridir. Baştan beri anlattıklarımız ve anlatacak olduklarımız sizleri böyle bir kaygıdan uzak tutacaktır. Dizimizde anlatılan yöntemler çerçevesinde kendinize birtakım fırsatlar tanırsanız, böylesi kaygıları zihnen üretmek bile mümkün olmayacaktır. Nasıl mı?

İlk başta ifade etmeliyiz ki; siz artık ne yapacağını bilen, belli bir hedefi olan, dolu ve erdemli bir insansınız. Planlarınız var, programınızı yapmışsınız. Kendinizi, ruhen ve bedenen çalışmaya hazırlamışsınız. Kaygıya düşmenin hiçbir anlamı yok. Üstelik bu, sizi başarısızlığa itecektir, bunu da biliyorsunuz. Öyleyse lütfen kendinize zarar vermeyin. Şüphesiz zarar sadece kendinizle sınırlı kalmaz, çevrenizi de ektiler; kısır bir döngüye girerseniz içinden çıkmanız oldukça güçleşir.

Zaman Yokluğu Bahane Olmamalı


Yapmanız gereken işleri gözünüzde büyütüp, yeterli zamanın yok diyerek hayıflanmanız doğru değildir. Günlük yapmanız gereken programda nasıl ki önemli işlere öncelik tanıyorsanız, ders programında da aynı gerçeği göz önünde bulundurmalısınız. Motivasyonunuzun devamlılığı için bu şarttır. Aksi taktirde başarılı olmak mümkün değildir.

Belli bir sistem dahiline çalışan kişinin hayatında kaygıya yer yoktur. Kaygı geleceğini düzenleyememiş, ne yapacağını bilmeyen, kendine güvenmeyen insanların sorunudur. Kendine güveni olmayan, daima karşılaştığı başarısızlıklar hatırlayıp, kazandığı başarıları dikkate almayan insanın başarılı olması; pozitif tutum içinde bulunması oldukça güçtür. Dolayısıyla gerek sınavlara hazırlanırken, gerekse hayatınızda genel anlamıyla mutlaka "pozitif tutum" içinde bulunun. Her zaman bardağın dolmamış kısmını görmeniz büyük haksızlık olur. Alttaki dolu kısmına hakkını vermeniz lazım. Böyle davranmanız, hatta kendinizi şartlandırmanız başarınıza yardımcı olacaktır.

Dikkati Bir Noktada Toplamak İçin Dikkat Çekici Konuları Seçin

Özellikle yaşın etkilenimi ile ilgili olarak heyecanlanmalar okul çağlarında artar. Bu durum bir noktaya kadar normal kabul edilir. Heyecanlanmanın şiddeti önemlidir. Yüksek dozda ruhsal yapıda bozucu etki gösteren heyecanlanmalar sağlığı olumsuz yönde etkilemekte, zihinsel verimliliği düşürerek verimli çalışmaya engel teşkil etmektedir. Oysa bizler yine biliyoruz ki, yaratıcı birtakım çalışmalar heyecanlanmalardan doğmakta, insanda hiçbir heyecan uyandırmayan çalışmalar ise oldukça az hatırlanmaktadır.

Bu yüzden belli ölçüde heyecanlanmaların hayata olumlu yöndeki katkılarını görmezlikten gelemeyiz. Bu tür heyecanlanmaların oluşmasında kişinin yaptığı işlerden dolayı doyuma ulaşması ve takdir ediliyor olması etkili faktörler olarak gözükmektedir. Bir kişi kendisi için çok gerekli bir işi başarıyla tamamladıysa bundan dolayı kendisinde tatmin hissi oluştuysa ulaştığı bu durum verimli heyecanlanmaların oluşmasında önemli birer etken olacaktır. Denilebilir ki, doyuma ulaştırılan isteklerden doğan oldukça kuvvetli heyecanlar okuldaki çalışmalar için bir teşvik unsurudur. Şüphesiz bunun aksi de geçerlidir. Doyuma ulaştırılmamış isteklerden doğan tatminsizlikler başarılı olmanın önündeki önemli engellerden biridir.

Yarım kalmış işler de böyledir. Tamamlanmadıkları sürece rahatsızlık verici olabilirler. Elbette bu değerlendirmede kişilerin psikolojik yapıları da gözden uzak tutulmamalıdır. Bazı insanlar için bu anlattıklarımız önem taşımayabilir. Onlar birçok şeyi kaale almayıp sadece derslerine yönelebilirler.

Anahtar Kelimeler

Madem ki dikkatin bir alışkanlık olduğunu söyledik, öyleyse bunu geliştirmek mümkündür. Ve bunun bir yolu yordamı olmalıdır. Özellikle ders çalışmaya başlamadan önce anahtar sözcükleri tarama aşamasında zaten sizler bu yolu kullanıyorsunuz. Bunun gibi çeşitli yayınlardan, makalelerden örnek çalışmalar yapabilirsiniz. Herhangi bir metnin önce ana temasını bulun, sonra o metinde en çok geçmesi olası bir kelimenin kaç kez tekrarlandığını çok kısa sürede (saniyeler) bulmaya çalışın. Bu tür çalışmalarda metnin tamamını okumak yerine göz gezdirme tekniği ile bulunması istenen kelimeler aranacağından kelime bulma süreleri saniyelerle kısıtlı tutulmalıdır. Özellikle anahtar kelimeleri çıkartılmış bilimsel makaleler sizlere bu konuda bir hayli yardımcı olabilirler.

Dikkatin geliştirilmesi ve bir noktada yoğunlaştırılması için önerilen yöntemlerden bir diğeri de belli bir süre kendinizi sadece bir şey üzerine yoğunlaştırmanız, fikse etmenizdir. Gözlerinizi kapatın başınızı iki elinizin arasına alın ve düşünmek istediğiniz şeyin dışında hiçbir şeyin belleğinizi meşgul etmesine fırsat vermeden dikkatinizi sadece o noktaya yoğunlaştırmaya çalışın. Buna her gün artan miktarlarda (3dk., 5dk., 7dk., 10dk. gibi) zaman ayırın. Göreceksiniz çok fazla uğraşmadan bir işin üstesinden geleceksiniz.

Başta yeni bir alışkanlık kazanmak amacıyla yaptığınız dikkati yoğunlaştırma testinin, sonraki günlerde, hayatınızın tüm aşamalarında nasıl büyük kolaylıklar sağladığını özellikle derse motive olmakta, dikkatin devamını sağlamakta ne kadar işe yaradığını göreceksiniz. Dikkati toplamada bunu alışkanlık haline getirmek için izlenecek yollar aslında dizimizin buraya ve bu satırdan da sonuna kadar her konunun içinde zaten vardır. Başta anlattığımız amaç, program yapma ve ortamın düzenlenmesi, hiçbiri bir diğerinden daha az önemsenecek konular değildir. Bu arada şunu da yazmadan geçemeyeceğim:

Çalışırken önünüze gelen her satır, sizde öyle bir merak ve heyecan uyandırmalıdır ki, bir dahaki satır ya da konu sizi kendisine çeksin, motivasyonunuzu bozmasın. Derse başlamadan evvel o konuyla ilgili bilgi edinmek ya da kendince sorunlar üretmek dikkatin kalıcılığını sağlayan unsurlardandır.

İrade, Başarının Temelidir

Kaygıdan uzaklaşıp, kendine güvenmenin bir önemli bağlantısı da "irade" ile olur. Kitabın başında da ifade edildiği üzere irade, başarının temelidir. Çevrenizi baktığınızda öyle pek üstün zeka ve bilgi düzeyinde olmayan fakat sarsılmaz bir irade sahibi, büyük işler becermiş, başarılı insanlar görebilirsiniz. Ne var ki bunun aksi varid değildir.
__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla