Tekil Mesaj gösterimi
Alt 17-12-2010, 02:00 PM   #5 (permalink)
Alexandra
Binbaşı
 
Alexandra - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Jun 2010
Bulunduğu yer: Venüs
Mesajlar: 1,403
Tesekkür: 6,102
1,460 Mesajinıza toplam 6,406 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Alexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond reputeAlexandra has a reputation beyond repute
Standart Cevap: KENDİME İNANIYORUM

Ben de size bambaşka bir örnek vermek istedim bu yazıyı okuyunca direk lise yıllarıma gittim. Kendini Gerçekleştiren Kehanet'in ne demek olduğunu o yıllarda öğrendim.

O zamanlarda en yakın arkadaşım, benimle ilgili bir şey bildiğini ve bana söyleyemeyeceğini bildiren bir pusula gönderdi dersin orta yerinde. Eeee, merak... Her kedinin baş belası! Dersin bitimini bekleyemeden sordum, cevap yok, ders bitti, tenefüs oldu. Peşinden koşturuyor, "Olmaz da olmaz..". Allahım, delireceğim meraktan, o söylemedikçe, merakım arttı, tamam sen söyleme, ben tahminlerde bulunayım, diyorum... Yok, olmaz da olmazz... Allahım bütün günü aç ciğerci kedileri gibi peşinde geçirdim. İnat bu ya, nuh diyor peygamber demiyor.
Bir ara aklıma cin bir fikir geldi. Ertesi gün, ilk dersin ortasında, "Ben vazgeçtim öğrenmekten senin haberini ama bu sabah serviste bir haber aldım, işte sen bunu öğrenmezsen sen kaybedersin", diye bir not yolladım. Gözleri açıldı hemen. Oynar mısın sen benimle, başladım kedinin fareyle oynadığı gibi onunla oynamaya. Sana onu ısmarlayayım, bunu alayım, haftasonu sinemaya götüreyim... Bende cevap yok. Tamam dedi, anlaşalım, ben öğrendiğimi sana söyleyeceğim, sen de bana söyle.

"Wallahi, niteliğine göre değerlendireceğim", dedim ama içimden de "Eyvahi şimdi ne söyleyeceğim", diyorum. Ne uydursam??? Kolay da değil, ya ben seni kandırdım desem? Olmaz, diri diri doğrar beni... E o zaman, "Yaz kızım", dedim. Anlattı da anlattı ama dinleyemiyorum ki, kafamın içinde küçük kadınlar tartışıyor yazacakları hikaye hakkında. Dikkatimi ona veremiyorum. Neyse bitti, "Hadi bakalım, sıra sende", dedi. Amaaaan, tartışmaları bitmedi ki... Spontan olmak lazım. "Bizim serviste, tam senin hayallerindeki gibi bir çocuk var. Şöyle yakışıklı, böyle uzun saçlı, şöyle bilmem ne... Senden hoşlanıyormuş, şöyle görmüş, böyle duymuş...", nassıl yazıyorum, bir yandan da kendime şaşırıyorum. Neyse, bitti hikaye... Kompozisyondan geçmeyi garantiledim en azından o sene.

E iyi, bu kadar anlattın, hangisi demez mi? Hah, buyur burdan yak!!! Yazarken iyiydi, bari olası bir tipi anlatsaydın. Yok öyle bir çocuk. Nerden bulacağım, hem de bizim serviste... Allahım, nasıl çıkacağım ben bu iin içinden... Neyse unutur, dedim, unutmuyor, ayakları yerden kesildi. Haydaaa... Ayıkla pirincin taşını... Sonra bir sabah servise bir bindim, aman yarabbi, anlattığım çocuk karşımda. Haydaaaa... Hiç görmemiştim ben bunu?? Nereden çıktı... Şimdiki gibi çekim yasası bilmem, Kehanet bilmem... Mucize dedim, aranan kan bulundu. Sorum bizim servisin muhtarına, kendisi en meraklı arkadaşımız olur, ha, öğrendim tabi, dedi, "Babasının tayini çıkmış, onu da bizim okula nakletmişler". İnanılır gibi değillllll... Aklım yerinden oynadı. İçim içime sığmıyor. Öğle tenefüsünde pat karşımızda, (tostunu yemiş bizim kızı bekliyor) - hayır- sınıfındakilerle takılıyor. Bizim kızı dürttüm, bak dedim, yeni prensin işte bu... Gözleri yuvalarından oynadııı... Aman yarabbi, nereden bulmuşum da, nasıl görmemiş de... Dedim, görmezsin tabi, daha yeni o... Tayin meselesi...

Ve bunlar tanışıp, gerçekten de aşık oldular. uzun bir süre de ciddi mutluydular, sonrası malum... Lise aşkı, üniversite ve vedalar... vs.

Ama bu yazıyı okurken beynimin kıvrımlarından fırladılar. İster Gerçekleşebilen Kehanetler deyin, ister şans deyin, ister çekim yasası deyin, o çocuğun gelişi beni kurtardı.

Sonradan yazdığımı itiraf ettim elbette, onu gösterdikten sonra, üstelik o gelmeden mutluluğunu getirdiğim için de böbürlendim bi güzel, zeytinyağı gibi üste de çıktım. Allahtan aklına, eee bu bitti, şimdi yenisi yaz demek gelmedi.

Ya bak bu benim de hiç aklıma gelmemişti. Gelseydi şimdi böyle mi olurdum acaba???

Gerçi, dur bakalım... Hayat uzun, ben daha gencim değil mi??? Hayırlara vesile olsun, bunun da bana hatırlatılmasında mutlaka bir sebep vardır. Ben bu konu üzerinde biraz düşüneceğim müsadenizle..

Okuyanlara sevgilerrr!!!
__________________
"... I'm just a dreamer
I dream my life away
I'm just a dreamer
who dreams of better days."
Alexandra isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla