Konu: E-Eft Kursu
Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-11-2010, 05:07 PM   #13 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: E-Eft Kursu

Bugün sizlerle kişisel sorumluluk kavramını incelemek istiyorum. Birkaç gün önce sizinle "ikincil fayda" konusunu tartışmıştık. Bazı sorunların, ikincil faydalarından ötürü, "katlanılabilir" ya da hatta "istenebilir" olduğundan bahsetmiştik.

Pek çok sorunun ikincil faydalarından biri, kişisel sorumluluktan kaçmaktır. Özellikle Psikolojik Ters Akımın olduğu (depresyon, bağımlılıklar, kronik ciddi hastalıklar -kanser, aids, multiple sclerosis gibi-) durumlarda bu önemli ihtimallerden biridir. Kişi, kendisini "kurban" rolüne sokar ve "ne kadar da kötü değil mi?", "ben ne yapabilirim ki?" gibi kendisine karşı acıma, şefkat ve onaylanma ihtiyacını belirtir.

Oysaki hiç kimse %100 kurban değildir. Ne kadar kötü durumda olursa olsun, başına neler gelirse gelsin, her insanın, durumunu birazcık olsun iyiye götürmek için yapabileceği şeyler vardır.

"Ben kurbanım" demek, suçu dışarıda birilerine veya bir şeylere atarken, bununla birlikte gücü ve kontrolü de başka birilerine veya şeylere devretmek anlamına gelir. Bir "kurban" ın olması için, onu o konuma getiren, elini kolunu bağlayan, bir "efendi" olmalıdır bir yerlerde.

O nedenle hayatımızın kontrolünü elimize almak, zayıf yönlerimizi güçlendirmek, hayallerimizi gerçekleştirmek, her zaman için hayatımızın %100 sorumluluğunu almamızı gerektirir.

Bunu söylediğimde genellikle şu tepki ile karşılaşırım: "Nasıl yani? Bu savaşlar, deprem, felaketler, hepsi benim sorumluluğum mu? Bunların olması benim suçum mu?"

Şimdi, sorumluluk demek suçluluk demek değil. Bu bir gün kelimenin ingilizcesini düşünürken kafama dank etti: Sorumluluk (Responsibility) = Tepki Verme Yeteneği (Response Ability). Kısacası, elbette, tüm dünyaya, tüm evrene siz %100 hâkim değilsiniz. Elbette hayatınızda sizin iradeniz dışında gelişen iyi veya kötü şeyler her zaman olacak. Bu sizin suçunuz değil.

Öte yandan, sizin sorumluluğunuz, sizin tüm bu dış koşullara ve olaylara ne tepki verdiğiniz.

Dolayısı ile kendinizi her ne kadar kötü durumlarda bulursanız bulun, kendinize şu tür soruları sorun:

Bu durumu biraz olsun iyiye götürmek için, şimdi, burada, elimdeki imkânlarla, ne yapabilirim?

Bu durumu nasıl iyi bir şeye dönüştürebilirim?

Parasızlıktan yakınıyorsanız, bir lira daha kazanmak için birkaç fikir üretebilirsiniz.

Arkadaşsızlıktan yakınıyorsanız, birkaç kişi ile daha tanışabileceğiniz ortamlara girebilirsiniz. Ya da uzun süredir görmediğiniz eski arkadaşlarınızı arayabilirsiniz.
Mutsuzluktan yakınıyorsanız, biraz olsun gülmenizi sağlayacak bir şeyler yapabilirsiniz.

Günün uygulama önerisi:

Eğer duygusal özgürlük yöntemleri uygularken, çözemediğiniz bir Psikolojik Ters Akım varsa, bu gün okuduklarınızı da değerlendirerek tekrar tıklayın. Veya eğer bunları okurken aklınıza sorumluluktan kaçtığınız bir alan geldi ise, o konu için tıklayın.
__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla