| Yüzbaşı 
				  Üyelik tarihi: Apr 2010 
					Mesajlar: 997
				 Tesekkür: 1,234 
		
			
				980 Mesajinıza toplam 4,011 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
			
		
	   |   Bağımlılık ve putlaştırma.. 
  Hepimiz bir yerde bir  şeylere tutunuyoruz,  takılıyoruz. Kimimiz kullandığımız arabaya, kimimiz çoluk  çocuğumuza,  kimimiz sahip olduğumuz fikirlere. Belki başlangıçta bunlardan   gelişmemiz için yararlanıyoruz. Fakat bunlara olduklarından daha büyük  değerler  yüklüyoruz. Dışımızdaki bu şeylerin bizleri sonsuza dek mutlu  etmesini  bekliyoruz. Sıkı sıkıya asılıyoruz onlara.Aslında gelişmek ve  olgunlaşmak her an bir kopma ve vazgeçme eylemini  başararak mümkün olabilir.  Nasıl küçükken oynadığımız misketleri, süt  emmeyi, alfabeyi bırakmamız  gerekiyorsa ve bu bizim olgunlaşmamız için  gerekliyse; büyüyünce de işimizi,  alışkanlıklarımızı, fikirlerimizi  değiştirmek zorunda kalabiliriz.
 Geçenlerde dört - beş  yaşlarındaki çocukları bir yüzme havuzunda  gözlemledim. Bir anda hayatın  kendisi ile havuzdaki davranışlar  arasında bir benzerlik gözüme çarptı. Nasıl  mı? Anlatayım. Hepsinin  kollukları var. Başlarında yüzme hocaları nezaret  ediyor. Aşağı yukarı  aynı tarihlerde havuza bağlamışlar. Fakat davranışları  farklı. Kimisi  korkusuzca kendini havuza atıp neşeyle suyun keyfini sürerken,  kimisi  usul usul tedbirli bir şekilde havuzun kenarına tutunup ayak çırpıyor.   Birkaç tanesi de havuza beni sokmasınlar diye köşe bucak kaçıyor. Bir  yandan  korkudan bağıra bağıra ağlıyor.
 Oysa havuz aynı havuz,  su aynı su, onlara verilen araçlar aynı.  Hepsinin elleri, ayakları sağlam.  Fakat kimisi havuzun imkânlarından  yararlanıp yüzerken, balıklama atlama  teknikleri geliştirirken,  kimileri havuzda yüzmeyi kâbus haline getiriyor.  Korkudan ağlayıp  bağırarak sıkı sıkıya ya bir kenara ya da öğretmenlerine  TUTUNUYOR!  Belki bunu geçici bir süre yapsalar iyi, fakat bir türlü bu aşamadan   geçip yüzmenin tadını çıkaramıyorlar.
 Hayatın kendisi de biraz  öyle değil mi? Kendimizi hayatın imkânlarına  sonuna kadar açtığımızda,  denemekten ve öğrenmekten zevk almaya  başladığımızda, hayat bizim için bir  bayram yeri oluyor.
 Bunu yapmayıp sadece  kendi güvenliğimizi temin edeceğine inandığımız  şeylere sıkı sıkıya yapışarak,  ağlayıp tepinerek, şikâyet edip  sızlanarak geçiriyoruz ömrümüzü. Artık hayat  bizim için faturalarla  ihbarnameleri ödeyebilmek, vaziyeti idare etmek, üç beş  kuruşu bir  araya getirip bir yerlerde bir şeyler almak kaygısından öteye  gitmiyor.
 
 PSİKODRAMA  METODU İLE YARATICILIĞI ATEŞLEME
 
 Macar asıllı Amerikalı  Psikolog Moreno şöyle bir soru sormuştu:  "İnsanın Tanrı'yla aynı olan yanı  nedir? "Sonra da yanıtını  vermişti:"Tabii ki yaratıcılığı" ve devam etmişti  soru sormaya: "Peki  bu yaratıcılığı engelleyen ve ortaya çıkartan sebepler neler   olabilirdi?"
 Bu araştırmaların  semeresini bir süre sonra aldı. İnsan kendi  benliğine olan güveninin  eksikliğinden kaynaklanan bir korkuyla kendine  sürekli "Yapay Benlikler" arıyor  ve onlara sıkı sıkıya yapışıyordu. Bu  benlikler onu güçlendiriyordu. İhtiyaçlarını  karşılıyordu. Bu ilişki  giderek insanın kendi güçlerine yabancılaşmasına neden  oluyordu.
 Anne, bebek için bir  süre böyle yapay bir benlik oluşturuyor. Çünkü  başlangıçta bebek anneye muhtaç.  Sağlıklı bir bebek aslında sürekli  annesine olan bu bağımlılıktan kurtulan  bebektir. Bebek vakti gelince  yürür, konuşur kendi ihtiyaçlarını kendisi  karşılamaya başlar. Bebeğin  bağımsızlaşmasına giden her bir beceri, çaba  gösterilerek, uğraşılarak  kazanılır.
 Sanki insan zamanı  geldikçe içindeki bu kaynağa başvurarak yeni  yetenekler ortaya çıkarmaktadır.  Düşünme yeteneği, ellerini kullanma  becerisi okuma ve yazabilme yeteneği sanki  hep o kaynakta mevcuttur. Bu  kaynaktaki uyur durumdaki güç; ihtiyaçların  zorlamasıyla, tekrar  tekrar deneyerek, düşüp kalkarak kazanılır.
 Yürüme, konuşma, okuma  gibi kolay ortaya çıkan yeteneklerin dışında  daha üst seviyede, daha Tanrısal  güçlerde mevcut. Bunlar da insanın  içinde uyur durumdalar ve bunlardan  faydalanabilmemiz, edindiğimiz  "Yapay Benlikleri" zamanı gelince terk etmemizle  mümkündür.
 Moreno, insanın içinde  yaratıcılığının ortaya çıkmasına engel olacak  kızgınlıklar, korkular ve utangaç  duygularını ortaya çıkartacak bir  yöntem geliştirmiş; Psiko Drama Metodu…
 Terapiye katılan  insanlar, konularını kendilerinin seçtiği çeşitli  sahneler canlandırıyorlar. Bu  sahnede çocuk, kimi anne, kimi baba, kimi  öğretmen vs. oluyor. Oyun sırasında  gerçek hayatta söyleyemediği  duygularını serbestçe ifade etme olanağını buluyor  kişiler. Bastırılan  ve bloke edilen bu duygular "Kızıştırma" denilen bir  yöntemle ortaya  çıkartılıyor.
 Böylelikle kişiler  kendi içsel yaratıcılıklarını bloke eden  duygulardan özgürleşmiş oluyorlar.
 
 TANRININ  KIZIŞTIRMA METODU; SINAMA
 
 Dünya bir sınama ve  olgunlaşma, mükemmelleşme alanı. Tanrı da insanı,  içindeki mevcut Tanrısal  özellikleri ortaya çıkartmak için  "Kızıştırıyor" aslında. Moreno'nun insanın  yaratıcılığını serbest  bırakabilmesi için uyguladığı bu metot, bir yerde  Tanrısal arındırma  metodunun taklidi gibi.
 Ne yapıyor Tanrı?  İnsanın elinden, tutunmakta olduğu şeyleri çekip  alıyor ve Tanrı, en büyük  Psikodramacı olarak bunu tam zamanında ve  dozunda yapıyor ki insan o noktada  kendi içinde bir gücü meydana  çıkarsın, yeni bir gerçeğe kucak açsın.
 Aslında bu açıdan  bakılınca insan hayatı, bir ölçüde sınamalarının  yaşanmasından başka bir şey  değil. Varlıkla yokluk arasında, gülmekle  ağlamak arasında gidip gelen bir  sarkacın ucunda insan. Hepimiz  güçlenmek ve mükemmelleşmek için neye  ihtiyacımız varsa onu yaşıyoruz.  Kimimiz işsiz kalıyoruz, kimimiz aşsız. Bazen  de rüzgâr diğer yandan  esiyor. Her şey bizden yana oluveriyor.
 Ve bütün bu yaşamlar içinden insan, her gün  biraz daha Tanrı'ya  benzeyerek çıkıyor.
 
 PUTLAŞTIRMA:  İNSANIN KENDİSİNİ İNKÂRI
 
 Tevrat'ta Hz. Musa ile  söylenen "On Emir"den biri de "Putlara  tapmayacaksın."dır. Hz. Muhammed de  özellikle Kâbe'deki putlara karşı  bir mücadele sürdürmüştür.
 Kur'an da "Kendi üstlerine  konan sinekleri bile kovmaktan aciz"  putlara tapmanın bir tür sapıklık olduğu söylenir.  Oysa Allah tek  tapılacak mabuttur…
 Dinlerin putlara  tapılma olayını bu kadar şiddetle ve önemle  menetmesinin nedeni açıktır.  Kendilerine bile ne bir fayda, ne bir  zarar verebilen ve yine insan eliyle  şekillendiren putlar, insanın  kendine yabancılaşmasının bir ürünüdür. İnsanın  kendi yaratıcılığından  vazgeçmesinin açıkça itirafıdır.
 
 OYSA  TANRI'NIN HALİFESİ OLAN İNSAN; DÜŞÜNEBİLEN, YAPAN  YANIYLA ÂLEMLERİN EFENDİSİ OLABİLECEK  BİR DONANIMA SAHİPTİR…
 
 Putlaştırma sadece  geçmiş dönemlerde, dinler tarihinin tozlu  sayfalarında kalmadı şüphesiz. Şimdi  onlar şekil değiştirdiler. Yeri  gelince para, yeri gelince güç ve iktidar, yeri  gelince teknoloji ve  konfor şeklinde dönüşebiliyor bu geçmişin putları.
 Bütün bunların hepsi  bizi, tek başlarına olduğumuzdan daha akıllı,  daha iyi, daha bilgili ve daha  sevilen insanlar haline getirmiyor.  Bütün bunlar tek başlarına bizi daha çok  insan yapmıyor ama bütün  bunlar gerçekten insan olmuş birinin elinde doğru bir  amaca hizmet eden  araçlar durumuna geliyor.
 Üstüne üstlük bunlar,  yeterli olumlu alt yapımız yoksa bizi  gevşekliğe sürükleyen gurura kapılmamıza  sebep olan ve hatta başka  insanlara baskı uygulamamıza sebep olabilecek  potansiyel taşıyorlar.
 Hani şu, Milli Piyango'dan  büyük ikramiye çıkınca sapılan, kumara,  kadına düşen, şımaran sonrada kendini  hapislerde bulan insanların  hikâyesini hepimiz biliriz. Güç ve iktidar olayı da  buna benzer  "Görmemişi vali yapmışlar, tutmuş babasını asmış." Misali…
 Fakat dıştaki güçler,  içteki değerlere göre elde edilmesi daha kolay  olan şeylerdir. Bu yabancı dil  öğrenmek bizim yıllarımızı alır. Oysa  bir kaç yabancı marka giysi, ya da bir  Avrupalı gibi davranmak  kolaylıkla ulaşılabilecek bir şeydir.
 
 BAĞLANMAKLA  BAĞIMLI OLMAK
 
 Fakat insan hayatının  birçok döneminde ilişkide bulunduğu kişilere ve  nesnelere "Bağlanmak"  zorundadır. İlişkinin gerçek bir boyut kazanması  için bir yerde gereklidir bu.  Diyelim bilgisayar öğrenmek  istiyorsunuz. Zamanınızın çoğunu onun başında  geçirmeniz gerekecektir  ya da bir bina yapıyorsunuz. Onu planlayacak, gece gündüz  onu  düşünecek, gerekli izinleri alacak, teknisyenleri ve ustaları   denetleyeceksiniz. Bir insanı sevdiniz. Ona bağlanmadan, zamanınızın  çoğunu ona  ayırmadan, ona sadık kalmadan bu ilişkinin gerçek bir sevgi  olması mümkün  değildir.
 Bu  tür bir bağımlılık yanlış olmak bir yana, insanın  gelişmesi için bir şart  niteliği taşır.
 Oysa bağımlılık  ilişkisi tersine bir etki yapar. İnsanı çoğaltmaz,  azaltır. Güçlendirmez,  zayıflatır. Bağımlılık ilişkisi insanın kendini  kötü hissetmesine sebep olur.  Kendini çaresiz, zayıf, suçlu, korkak  hissetmesine. Bağımlılık ilişkisinde kişi  bağlandığı şey ya da insan  olmazsa, yaşayamadığına inanır. Onlar birlikte  güçlü, o yokken bir  hiçtir.
 
 GERÇEKÇİ  OLMAK BAĞIMLILIĞA KARŞI EN BÜYÜK PANZEHİRDİR
 
 Eğer bizim dünyayla,  kendimizle ilgili bilgilerimiz doğruysa,  bağımlılığın en büyük panzehirini  yakalamışız demektir.
 Bedenimiz  tek ve kalıcı gerçek değildir. Dünya, üzerinde  yaşanabilecek tek ortam  değildir. İnsanın bu hayatı, yaşadığı ve  yaşayacağı tek hayat değildir.
 Bizim  özümüz, tahrip edilmeyen, yok olmayan ve Tanrı'yla aynı  olan ruhumuzdur. Bu öz  mükemmel yaratılmıştır. Biz arınmak ve  olgunlaşmak için dünyada birçok kereler,  birçok ayrı tecrübeyi yaşamak  üzere bedenleniyoruz ve insan bu bedeni terk  ettikten sonra başka  boyutlarda yaşamaya devam ediyor.
 Bu gerçekler insanın  bağımlılığına karşı en iyi ilaç görevini yapar.  Hangi değerin amaç değer,  hangilerinin araç değer olduğunu belirleyen  bir "Gerçek Hiyerarşisi" sıralaması  verir bize.
 O  zaman, asıl olan ruhun mükemmelleşmesinin olduğu, her şeyin  bu amaca hizmet  eden araçlar olduğu çıkar ortaya. Beden bu amaca  hizmet eden mükemmel bir  araçtır. Fikirler bu amaca hizmet ettiği  ölçüde yararlanılabilir. Yaşadığımız  olaylar bizi bu hedefe götüren  basamaklardır. Cinsiyetimiz, işimiz, ailemiz, zamanımız,  para, mevkii,  her şey bizi bu amaca götüren araçlardır.
 
 alıntı
 
      Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayınBir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu  Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir? Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.  Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.
 25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.
 |