Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-05-2007, 07:06 PM   #2 (permalink)
shamanic
Administrators
♥Ozlem Şahin ♥
 
shamanic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,030
Tesekkür: 13,842
2,276 Mesajinıza toplam 13,392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
shamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond repute
Standart Ynt: hıdrellez bayramınız kutlu olsun


TÜRK EDEBİYATINDA HIDRELLEZ
Hıdrellez inanış ve âdetleri folklorda olduğu gibi edebiyata da köklü biçimde yansımış ve Gılgamış destanından bu yana mitoslar halinde yazılı ve sözlü edebiyat geleneğinde yer almıştır. Anadolu’nun pek çok yerinde hıdırlık denilen mesirelerin bulunması ve hıdrellez başta olmak üzere bahar eğlencelerinin buralarda düzenlenmesi edebiyatta hıdrellez temasının canlı tutulmasına sebep olmuştur.
Dede Korkut’ tan itibaren Ebû Müslim, Battal Gazi, Dânişmend Gazi, Sarı Saltuk, Köroğlu gibi kahramanların hayatı etrafında teşekkül eden destanî romanlarda gerek Hızır ve İlyâs’ın kişilikleri, gerek hıdrellez günü, gerekse hıdırlıklarda devam eden sosyal faaliyetler ve gelenekler ekseninde yer yer hıdrellezin de zikredildiği görülür. Klâsik Türk şairleri “evvel bahar”ı andıkları zaman genellikle hıdrellez günlerini kastetmekte ve baharı konu edinen şiirlerinde(bahariye) ekseriya bu günleri anlatmaktadırlar.
Bazı mesnevilerde de hıdrellez ve hıdırlık bir çevre öğesi olarak anılır. Meselâ Şeyhoğlu Sadreddin Mustafa’nın Hurşidnâmesi’nde Hurşid, uğruna ölen âşığının mezarına türbe yaptırır ve adını Hıdrellez koyup burada sık sık Ferahşâd ile buluşur. Halk şiiri geleneğinde “bâdeli âşık”ların Hızır elinden dolu içmeleri(klâsik şiirde de ağzına Hızır’ın tükürdüğü kişinin güzel şiir söyleyeceği rivayeti) ve zaman zaman hıdırlık mevkiinde saz çalıp şiir söylemeleri gelenektendir. Hıdrellez ile alâkalı zengin folklor malzemesinin bulunduğu en önemli eser Evliya Çelebi Seyahatnâmesidir.
Hıdrellez şenlikleri yapılırken özellikle dilek tutan genç kızlar tarafından söylenen aşk ve hasret dolu mâniler anonim halk edebiyatının önemli bir bölümünü oluşturur. Bu tür mânilere bütün Türk dünyasında rastlamak mümkündür. Bunun yanında halk şiiri geleneğine uyularak bazı saz şairlerince hıdrellezi konu alan şiirler de söylenmiştir. Divan edebiyatında da hıdrellez çeşitli özellikleriyle birçok beyitte yer almıştır. Osman Şems Efendi’nin bir hıdrellez günü İstanbul’dan Bursa’ya gitmek için vapura binerken söylediği, “Devran bizi yârân-ı kadîmden ayırdı/Oldukları gün Hızır ile İlyâs mülâki” beyti bunun bir örneğidir. Modern Türk şiirinde de hıdrellezden ilham alan manzumeler tertiplenmiştir: Arif Nihat Asya’nın “Hıdrellezde Kızlar” adlı şiiri bunlardan biridir.
Hunlara kadar uzanan eski Türk geleneğinde Örüs Sara diye bilinen sürülerin otlağa çıkarıldığı 9 Mayıs tarihinin Anadolu coğrafyası ve diğer etkenlerle 6 Mayıs tarihinde gelenekleştirdiği Hıdrellez ile ilgili olarak halk edebiyatında hayli ürüne rastlıyoruz.
* Kul daralmayınca Hızır yetişmez.
* Hızır dedik hınzır çıktı.
* Hızır gibi yetişti, Hızır mısın mübarek
* Hıdırellez’ de bir tutam, sonrasında bin tutam
* Hıdırellez yağmurunun damlası altın olur
* Hızır diye yapıştığım hınzır olur.
* Hızır’ı bulsa külâh giydirir.
Halk şairlerimizin de sadece Hızır ve Hızır İlyâs’ı birlikte anarak söylenmiş şiirleri genellikle darlıkta yetişen Hızır temasını işlemektedirler.
Yunus Emre’de ise işlenen tema; âb-ı hayat ve ölümsüzlük üstüne yoğunlaşmaktadır.

HIZIR’A ATFEDİLEN BAŞLICA ÖZELLİKLER
Hızır, yaygın bir inanca göre, hayat suyu(âb-ı hayat) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış; zaman zaman özellikle baharda insanlar arasında dolaşarak zor durumda olanlara yardım eden, bolluk, bereket ve sağlık dağıtan, Allah katında ermiş bir ulu veya peygamberdir. Hızır’ın hüviyeti, yaşadığı yer ve zaman belli değildir. Hızır, baharın, baharla vücut bulan taze baharın sembolüdür. Hızır inancının yaygın olduğu ülkemizde Hızır’a atfedilen özellikler şunlardır:
1. Hızır, zor durumda kalanların yardımına koşarak insanların dileklerini yerine getirir.
2. Kalbi temiz, iyiliksever insanlara daima yardım eder.
3. Uğradığı yerlere bolluk, bereket, zenginlik sunar.
4. Dertlilere derman, hastalara şifa verir.
5. Bitkilerin yeşermesini, hayvanların üremesini, insanların kuvvetlenmesini sağlar.
6. İnsanların şanslarının açılmasına yardım eder.
7. Uğur ve kısmet sembolüdür.
8. Mucize ve keramet sahibidir.
Hızır, bu nitelikleriyle mitoloji dünyasının kendilerine üstün yetenekler atfedilen tanrılarını hatırlatmaktadır.

BAŞLICA HIDRELLEZ ÂDETLERİ
Hıdrellezde baharın taze bitkilerini ve taze kuzu eti veya kuzu ciğeri yeme âdeti vardır. Baharın ilk kuzusu yenildiği zaman sağlık ve şifa bulunacağına inanılır. Bugünde kırlardan çiçek veya ot toplanıp onları kaynattıktan sonra suyu içilirse bütün hastalıklara iyi geleceğine, bu su ile kırk gün yıkanılırsa gençleşip güzelleşileceğine inanılır.
Hıdrellez gecesi Hızır’ın uğradığı yerlere ve dokunduğu şeylere feyiz ve bereket vereceği inancıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi herhangi bir yere istediklerinin küçük bir modelini yaparlarsa Hızır’ın kendilerine yardım edeceğine inanırlar.
Hıdrellezde baht açma törenleri de oldukça yaygın olarak uygulanan geleneklerimizdendir. Bu törene İstanbul ve çevresinde “baht açma”, Denizli ve çevresinde “bahtiyar”, Yörük ve Türkmenlerde “mantıfar”, Balıkesir ve çevresinde “dağara yüzük atma”, Edirne ve çevresinde “niyet çıkarma”, Erzurum’da “mâni çekme” adı verilir. Törenler baharda tabiatın ve bütün canlıların uyanmasıyla eş anlamlı olarak insanların da talihlerinin açılacağı inancıyla, şanslarını denemek amacıyla yapılır. Hıdrellezden bir gece önce bahtını denemek ve kısmetlerinin açılmasını sağlamak isteyen genç kızlar yeşillik bir yerde veya bir su kenarında toplanırlar. İçinde su bulunan bir çömleğe kendilerine ait bir yüzük, küpe, bilezik gibi şeyler koyarak ağzını bir tülbentle bağladıktan sonra bir gül ağacının dibine bırakırlar. Sabaha erkenden çömleğin yanına giderek sütlü kahve içip ağızlarının tadının bozulmaması için dua ederler. Ardından niyet çömleğinin açılmasına geçilir. Çömlekten içindekiler çıkarılırken bir yandan da mâniler söylenir. Buna göre eşyanın sahibi hakkında yorumlar yapılır. Hıdrelleze özgü bu uygulama temelde bu şekilde yapılmakla birlikte, yörelere göre bazı farklılıklar da gösterebilmektedir. Son zamanlarda ise bu tören yalnızca evde kalmış kızların kısmetini açmak amacıyla yapılmaktadır.
Hıdrellez Kültür-Bahar Bayramı 1996 yılından beri Kültür Bakanlığı koordinatörlüğünde yurt çapında kutlanmaktadır. Bütün il valiliklerine genelge gönderilerek illerde kutlama komiteleri oluşturulmakta ve komitelerin aldığı kararlar doğrultusunda illerde gerçekleştirilecek faaliyetler belirlenmektedir. İllerde gerçekleştirilen kutlamalar daha sonra rapor halinde Kültür Bakanlığına bildirilmektedir. Ayrıca daha önceden 6 Mayıs tarihinde geleneksel birtakım kutlamaların yapıldığı tespit edilen illerde konuyla ilgili alan araştırmaları yapılmaktadır.
Hıdrellezlerde halkın kırlara ve bahçelere gitmesi olayı binlerce yıl önce yapılan bir merasimin uzantısı olabilir. Belki de bu kır şenlikleri “tabiatperestliğin” ve yine Roma sır dinlerinde görülen Mayısta yapılan tarla törenlerinin ve yine sır dinlerinde dirilmeyi sembolize eden ilkbahar canlanmasının izlerini taşıyabileceği gibi, Türk boylarından kalma bir kalıntı da olabilir.
Yazın ilk günü sayılan 6 Mayıs gününe Hıdrellez denmesinin sebebi Mûsâ(a.s.)’ın ümmetinden bir veli veya peygamber olduğu bildirilen ve Kur’an-ı Kerim’de Kehf Sûresi 65. âyetinde “Kullarımdan bir” ibaresi ile ismi geçen Hızır(a.s.)’ın, kurak bir yere oturması ile o yerin yeşerip dalgalanmaya başladığı hadîs-i şerîfle bildirilmiştir. Bu sebeple yaz başlangıcında ortalığın yeşermeye başladığı güne yeşil mânâsına gelen “Hızır” günü, yine bu günde Hızır ile İlyâs (a.s.)’ın buluştukları rivayeti sebebiyle de Hıdırellez(Hızır-İlyâs) denmiştir.
Bugün yaz günlerinin başlangıcı sayıldığından temiz havadan ve bol güneşten istifade etmek maksadıyla kırlara çıkmak halk arasında âdet haline gelmiştir. Bu günün İslâmiyet’te dinî bir hüviyeti ve kutsiyeti yoktur.
Türk kültürünün tarih şuuru içinde dil, din, san’at, folklor ve sosyal hayat alanlarında yarattığı mahsullerin birlik ve kardeşlik ruhunu yaşattığını unutmamak lâzımdır.
Türkiye’de halk kültürü ya da halk sanatı kavramları genellikle kır-köy kültürü veya sanatı biçiminde algılanmaktadır.
Doç. Dr. Nimetullah Hafız’ın “Kosova’da Hıdrellez Âdetleri” isimli makalesinden öğrendiğimize göre, eski Yugoslavya’da da hıdrellez âdetleri Türk dünyasındaki âdetlerle benzerlikler arz etmektedir.
Hıdrellez gelenekleri, barış içinde birlikte yaşamayı sağlayan kültürel değerlerimizdir.

MUT YÖRESİNDE HIZIR VE HIDRELLEZ GELENE?İ
Hızır’ın Arapça kökenli Hadra-Hazra’dan üretildiği ve yeşil anlamına geldiği söylenir ve buradan hareketle de aslen Hızır ile İlyâs’ın ayrı kişiler olmadığı, Hızır’ın Türkler tarafından İlyâs’a verilen bir sıfat olduğu iddia edilir.
Gerçekten Hızır’la ilgili geleneklerin tamamında yeşil-yeşillik ve tazelik motifleri bulunur.
Dede Korkut Masallarında Hızır’dan “Yeşil donlu Hızır” diye bahsedilir. Aslında Hızır’ı ayrı, Hıdrellezi ayrı incelediğimizde daha ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor:
Efsane, rivayet, menakıp veya velayetnâmelerde Hızır bir nebidir. İlyâs Peygamberle birlikte âb-ı hayat içmiş, ölümsüzlüğe erişmiştir. Bu nedenle de hâlâ yaşamaktadır. Mevlânâ Celâleddin-i Rumî ve Hacı Bektaş-ı Velî ile sohbete girmekte, arkadaşlık etmektedir. Hz. Muhammed’in ricası üzerine ölmek kararından dönmüş, O’nun ümmetine müzaheret etme ricasını kabul etmiştir. Bu vasıflarıyla Hızır, her an insanların içinde, dara düşenlerin yardımına koşmaktadır. Zaman zaman kişiliğini belli eden olayların bulunduğu rivayetler anlatılır.
Halk arasında Hızır ile ilgili en yaygın kanaatlerden birisi; O’nun ne zaman ve hangi kılık ve kişilikte insanın karşısına çıkacağı belli olmadığı için kapıya gelen misafiri hoşnut etmek, dilenciyi geri çevirmemek şeklindedir.
Hıdrellez olayında ise hem Hızır yalnız değildir, hem de işlevi kişilerden kitleye yayılır.
Efsaneye göre Hızır’ın ayağının bastığı yer yeşerir ve ot biter. Hızır, eski çok ilâhlı dönemlerdeki mevsimlerle birlikte ilâhların da ölüp dirilmesi işlevini üstlenmiş gibidir.
Rumî takvime göre ilkbaharın başlangıcı Mart ayının birinci günüdür. Bu, milâdi takvime göre Mart ayının 13. gününe tekabül eder.
Mart dokuzu, üçüncü cemreden sonrasının bir takvim ile başlangıcıdır. Dokuzun dokuzu çıktıktan sonra kış geride kalmıştır. Ancak hayvancılar yani Yörükler için Aprul yani Nisan, hele hele Nisanın beşi çok önemlidir.
İlkbaharın bu sayılı günlerinin ardından, 6 Mayıs’ta Hıdrellez gelir. Hıdrellez, her tarafın yemyeşil otlarla kaplandığı, otlaklarda anaların ayrı, yavruların ayrı otlanabildiği bir dönemin başı sayılır. Doğrudan rızk ve bereketle ilgili bu tarih, aynı zamanda aşiret takviminde belli işlerin de başlangıç tarihidir.
Çoban bu mevsimde tutulur ve kesenesi Hıdrellez-Koç Katımı arası için tespit edilir.
Yavrular kendi başlarına otlayıp karınlarını doyurabildikleri için peynir mandıralarına da süt verimine, daha doğrusu teslimine bu tarihte başlanır. İlk teslimle birlikte sütçüden avans da alınacağı için, kışın tüccara borçlanan çiftçilerin borç ödeme tarihi de Hıdrellez olarak hesaplanır.
Kısacası Hıdrellez, köylünün bağ budama, bağ bozumu, ekin, koç katımı, döl vb. meteorolojik ve topoğrafik özelliklere göre tespit edilmiş belli günler takviminin çok önemli bir parçasıdır.
Buna ilâveten Hızır ve İlyâs’ın kişiliğinde konunun bir de inanç yönü vardır.
Taşeli yöresinde yerleşmiş ve yaygın inançlara göre Hıdrellez günü dikiş dikilmez, hamur yoğrulmaz, çamaşır yıkanmaz. Bütün bu işlerin bir gün önceden yapılmış olması gerekir. Zira Hıdrellez eğlenmeye ayrılmış bir gündür.
Hıdrellez yağmur ile karıştırılıp pişirilen sütten mayısız peynir ve yoğurt çalınabilir.
Hıdrellez günü yağmur bol ise bütün hayvanlar dışarıya salınarak bu yağmurla yıkanmaları sağlanır. Böylece bu hayvanların sütlerinin bol, yünlerinin çok olacağına inanılır.
Genç kızlar, Hıdrellez yağmurundan biriktirdikleri su ile yıkanırlar. Bu su ile yıkananların üstüne hastalık gelmeyeceği, saçlarının uzayacağı, gelin gittikleri eve bereket taşıyacaklarına inanılır.
Kayıkçılar kayıklarını Hıdrellezde suya indirirler.
Hıdrellez günü dal kırılmaz, ağaç kesilmez. Bu gelenek Tahtacılar arasında mutlaka uyulması gereken kurallar arasındadır.
Hıdırellez’ de niyet tutma, niyet kutusu kapatma, dilek dileme geleneği az da olsa yaşamaktadır.
Hızır ile İlyâs’ın senede bir gün, bir gül ağacının altında buluşmak ve oraya bırakılmış işaretlerle istenenleri yerine getirmelerine dair olan gelenek ise daha ziyade genç kızların ilgi gösterdiği bir husustur.

SONUÇ
Hıdrellez gecesi evin damında ateş yakmak, eline aldığı uzunca bir sopanın ucunu alevlendirerek başının üzerinde bol bol çevirmek, mahalle aralarında yakılan ateşlerin üzerinden atlamak, gündüzleri kırlara açılmak, parklarda hattâ mezarlıklarda oturup eğlenmek, yiyip içmek gibi âdetler görebildiklerimizden birkaçıdır.
Hıdrellez gününün dinimizle özel mânâda bir ilgisi yoktur.
Ateş üzerinden atlayınca ev sahibi olunacağına, ucunda ateş yana sopayı başının etrafında çevirince başının ağrımayacağına inanmak gibi batıl inanışların dinimizle bir ilgisi olmadığı gibi, hangi gün olursa olsun eğlence kastıyla kabristana gitmenin de hiçbir meşrû yönü yoktur.
Kabristan sadece ibret almak ve orada yatanlara Allah’tan mağfiret niyaz etmek için ziyaret edilir.
Edebin muhafaza edilmesi şartıyla o günde veya başka bir günde dinlenmek üzere kırlara açılabilinir. Bunun mahsuru yoktur. Mahsur, o gün kıra çıkmanın dinî bir vazife olarak düşünülmesindedir.

http://www.mersintercuman.com/


[/b][/i][/color]
__________________
ben mevlana değilim, insan ol öyle gel..
shamanic isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla