Tekil Mesaj gösterimi
Alt 19-02-2007, 11:19 PM   #38 (permalink)
kadirayvaz
Üsteğmen
 
Üyelik tarihi: Sep 2006
Mesajlar: 170
Tesekkür: 0
57 Mesajinıza toplam 165 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
kadirayvaz is an unknown quantity at this point
Standart HİKAYELER : kendi yazdığım öykülerimden bir tanesi

HEY ORADA KİMSE VARMI?

İzmit depreminin ilk günleri. İnsanların çoğu enkaz altında ölmüş… Kimisi yaralı ve enkaz altından kurtarılmayı bekliyor. İki, üç gündür kurtarılmayı bekleyen insanlar var. Her enkazın başında yerli ve yabancı kurtarma ekipleri, ambulanslar, itfaiyeciler, gazeteciler, televizyoncular, vatandaşlar…
Esasen kimse kimseyi tanımıyor. Burada bulunan insanların tek amacı; can kurtarmak…
Yaralı depremzedeleri en yakın hastanelere ulaştırmak. Hatta askeri helikopterlerden yakın illere taşınan yaralılar bile var. Türkiye’nin çeşitli illerinden, dünyanın değişik coğrafyalarından gelmişler.
Nerdeyse beş kıtanın, üç ırkın insanları burada. Enkaz altındakiler, çoğu zaman saatler süren uğraşlardan sonra enkazdan çıkararak ambulanslara bindiriliyor, gelen ihbarlar doğrultusunda başka enkazlara gidiyorlar.
Depremin üçüncü günü. Yerli bir kurtarma ekibi. Ekibe on sekiz yaşlarında bir delikanlı geliyor. Anne ve babasının enkaz altında kaldığını, hala yaşıyor olabileceklerini söylüyor. Ekiptekiler süratle enkazın olduğu yere varıyorlar. Enkazın bazı noktalarına dinleme cihazları koyarak, bir yandan da megafonla bağırıyorlar. Eğer enkaz altındakiler yaşıyorlarsa ses verdiklerinde, bu cihazlar sayesinde yaşadıkları ve ne durumda oldukları tespit ediliyor.
Ekiptekiler megafonla bağırmaya başlıyorlar.
--- Hey orada kimse var mı?
Ses gelmiyor. (Ses gelse de duyamıyorsunuz, ses ancak cihazlara yansıyor. Dışarıdan çıplak kulakla anlaşılmıyor)
Tekrar bağırıyorlar.
--- Hey orada kimse var mı?
Yine ses gelmiyor. Delikanlıya anne ve babasının ismini soruyorlar. Ali ve Ayşe Heper. Tekrar tekrar bağırıyorlar.
--- Ali ve Ayşe Heper oradaysanız ve yaşıyorsanız ses verin veya sert bir yere vurmaya çalışın.
Yine her hangi bir ses veya tepki gelmiyor. Ekiptekilerin bu umutsuz uğraştan moralleri epeyce bozuluyor. Artık umutlarını kesiyorlar. Yaşıyor olsalardı ses verirlerdi. Hiç olmazsa başka bir enkaza gidelim, belki başka bir can kurtarırız, diğer deprem zedelere yardım ederiz kararına varıyorlar.
Delikanlı ağlıyor, yalvarıyor, ısrarla anne ve babasının yaşadığını iddia ediyor. Ekiptekilerin bu manzara karşısında içleri burkuluyor. Delikanlının içinde bulunduğu durumdan ister istemez etkileniyorlar. Cihazla dinleme yapmaktan vazgeçerek enkazı ne pahasına olursa olsun kaldırmaya karar veriyorlar. Bu hummalı çalışma, yemek molası dışında aralıksız tam yedi saat sürüyor. Sonunda ekiptekiler Ali ve Ayşe Heper’e ulaşıyorlar. Ali bey ve Ayşe Hanım yan yanalar. Hemen su veriyorlar. Fakat ekiptekilerin moralleri fena halde bozuk.
--- Madem yaşıyordunuz üstelik yaralı değildiniz, megafonla defalarca anons ettik niçin bir şekilde ses veya tepki vermediniz? En ufak bir ses vermeniz bile bizim için yeterliydi. Diyerek sitem ediyorlar Ali beyle, Ayşe hanıma…
Ekiptekiler anons ederken enkaz altında olay şöyle gelişmiş. Dışarıdan gelen sesleri net bir şekilde duymuşlar. Ali bey tam karşılık verecekken, Ayşe hanım hemen müdahale etmiş.
--- “ Ne yapıyorsun Ali? Sus sakın cevap verme, Azrail geldi bizi arıyor”

Öykü:Kadir AYVAZ

Beğenirseniz diğer hikayelerimide yayınlamayı düşünüyorum.
__________________
Yapabileceğine inanmak, kendi kendini gerçekleştiren bir kehanettir. ANTHONY ROBİNS
kadirayvaz isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla