* "mutsuz şarkıları severim. trajik olanları.." diyen nico'nun, belki de en mutsuz, en karanlık ve çok soğuk albümüdür, desertshore. 1970'de çıkmıştır, chelsea girl ve the marble index'ten hemen sonra.
kapağı aldatır insanı. karların içine gömülü bir sestir çünkü aslında, yükselen. yine de kapaktaki fotoğraf bomboşluk içinde, nereye gideceğini bilemez ilerlemeyi anlatır belki de. "boşluğun kıyısında"dır. bu, şarkıların da üzerine uyan bir giysidir şüphesiz: nico, küçük bir çocuk gibi

ten düşüp, beyin hemorajından öldüğünde, mezarı başında birkaç arkadaşı desertshore'dan şarkılar çalarlar.
daha esamesi okunmayan bir yılda goth rock'ın tohumlarının atıldığından da bahsedilebilir bu albümle. john cale'in orkestrasyonunun, albümün eşsizliğinde ne denli payı olduğundan da.
bir de dipnot: 60'larda, nico'nun filmlerde kendine küçük de olsa roller bulmaya başladığı bir dönemde - hemen akla gelen ilk örnek, pek tabi "la dolce vita"- tanıştığı alain delon'dan olma çocuğu "ari", bu albümdeki le petit chevalier diyedir şarkıyı söyler.
Kaynak: EkşiSozluk