Tekil Mesaj gösterimi
Alt 29-11-2007, 11:41 AM   #1 (permalink)
shamanic
Administrators
♥Ozlem Şahin ♥
 
shamanic - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,030
Tesekkür: 13,842
2,276 Mesajinıza toplam 13,392 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
shamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond reputeshamanic has a reputation beyond repute
Standart nazar boncuğu üzerine

prometus’un tanrılardan çalıp yeryüzüne indirdiği ateşe sevdalı, ateşin şiirini yazan insanlar da yaşar dünyamızda.
onlar, prometeus’a bağlılıklarını aşka dönüştürmüş, yeryüzü sanatçılarıdır...
ve onlar, dünyanın herhangi bir köşesinde, hiç beklemediğimiz bir anda karşımıza çıkabilirler.
ellerinde, ateşten yarattıkları ateş çiçekleriyle ve ateşten damıttıkları şiirsel yaşamlarıyla..
onlardan geriye, silik anılar, anlaşılamaya muhtaç mesajlar
ve belki de neye işaret ettiği hiç bir zaman anlaşılamayacak olan gizemli simgeler kalacak...

uygarlık tarihinin hemen her döneminde, insanoğlu korkularından ve sıkıntılarından kurtulmak veya kötü etkileri savmak
için tılsım adını verdiği büyülü nesnelere başvurmuştur. üzerinde çeşitli harfler, rakamlar veya soyut şekiller bulunan tılsımların
yanı sıra tek tanrılı dinlerle birlikte kutsal metinlerinde çeşitli sembollerle birlikte kullanıldığı görülür. bu sembollerden
biri vardır ki hemen her kültürde istisnasız göze çarpmaktadır. o da göz dür.



kerem çiğin
tılsım araştırmacısı
" dünyadaki bütün kötülükleri gören bu gözün, yoksulluğu ve cehaleti uzaklaştırdığına inanılırdı.
horus gözlerini açınca ortalık aydınlanır, kapatınca karanlık olurdu. göz tılsımı mısırdan çıkıp, t
üm akdeniz'e, ortadoğu’ya, avrupa’ya yayılmıştır. karşısındakine çok dikkatli bakan, özelliklede
mavi gözlü insanların negatif enerji yaydığına, nazar etkisinde bulunduğuna inanılıyor.
kem gözlerin hedefi olma korkusu çok yaygın ve güçlü bir duygudur.
binlerce yıldır insanları koruduğuna inanılan gözün anadolu'da nazarlıklara yansıması rastlantısal değildir "


hakim rengi mavi olan nazar boncuğu, anadolu'da kem gözlere karşı kullanılan en yaygın tılsımdır.
3 tip kem gözün varlığına inanılır. ilki istem dışı kem gözlerdir... bunlar canlı ve cansız varlıklara istemeden zarar verirler.
ikincisi bilinçli olarak kötülük yapmayı amaçlar. üçüncüsü ise görünmeyen, gizli nazardır ki en çok korkulanı da budur.
günlük yaşamda, nazar boncuğunun kullanılmadığı yer hemen hemen yok gibidir. insanlar önem verdikleri, sevdikleri
her şeyi bu mavi göz boncukları ile donatırlar. yeni doğan bebeklerin yakasına hemen bir nazar boncuğu iliştirilir,
sevgiliye nazar boncuklu takılar alınır, yeni açılan bir işyerine, alınan yeni arabaya mutlaka nazar boncuğu takılır ya da
nazar boncuklu süsler armağan edilir.
hemen her yerde binlerce gözün insanlara bakmasının tek nedeni, kem gözlerin yıkıcı etkilerini,
yine gözlü bir nazar boncuğu ile ortadan kaldırılma çabasıdır.


doç.dr.nusret kaya psikiyatrist
" gözü biz eskiye doğru araştırdığımızda, bundan beş bin yıl önceki mısır inançlarına gidiyoruz osiris'in simgesi,göz !
alt beyin sistemi gözlerle iletişim kurar. yani alt beyinden gelen bir nevrotik enerjinin, güçlü bir nevrotik enerjinin karşı
tarafın alt beynini etkilemesidir.ve aşırı nevrotik enerji sirayet edici bir enerji olduğu için, irite edici - rahatsızlık verici
bir enerji olduğu için hastalık yapabilir. nazar boncuklarında da örneğin mavi renk kullanmışlar. gözden yayılan
nazara,mavi renkli gözü simgeleyen nazar boncuğu kullanarak karşı durma..ikisinde de göz var! "

nazara karşı kullanılan göz boncuklarının doğum yeri anadolu’dur. bugün gerçek göz boncukları sadece
türkiye’de, izmir'e bağlı görece ve kurudere köylerinde, bu işe gönül vermiş son bir kaç usta tarafından yapılmaktadır.
bu ustalar, evrensel bir inancın sihirli nesnelerini şaşırtıcı bir cam işleme tekniğiyle üretmektedirler.
bu sanat, binlerce yıllık süreç içinde, çok az değişime uğramıştır.

3000 yıllık antik akdeniz cam sanatı tüm incelikleriyle anadolu göz boncuğu fırınlarında yaşamaktadır.
yüreği ısıtan, gözleri okşayan boncuklar... onlar en çok ışık oyunlarını ve ışıkla dans etmeyi severler.
çünkü, renkleri ve ışıltıları, ateşten ödünç alınmıştır. bu yüzden,
sevgiyle biçimlendirip renklendiren usta ellerin cama duydukları sevdayı anlatırlar.



işte burası, kem gözlere, kötü güçlere karşı o koruyucu cam gözlerin üretildiği gizemli mekân...
cam ustalarının, yaptıkları işi bir ayine, çalıştıkları yeri ise bir tapınağa dönüştürdükleri yer...




bugün, bu geleneği yaşatan az sayıdaki boncuk ustasının kökeni, 19. yüzyılın sonlarında osmanlı imparatorluğunun dağılmaya başlamasıyla,
izmir ve çevresine yerleşen arap asıllı cam ustalarına dayanmakta. anadolu'da unutulmaya yüz tutmuş olan cam işleme tekniği,
bu tarihten sonra göz sembolüyle birleşerek yeniden hayat bulur. önceleri araphan ve kemeraltın'da ocak kurup hal hal ve göz boncuğu yapan ustalar,
fırınların çıkardığı dumanın, çevre sakinlerini rahatsız etmesi ve yangın tehlikesi yaratması üzerine bu bölgeden sürülürler. 1930'larda,
büyük miktarlarda tükettikleri çam odununun bol olduğu görece'ye, 1950'lerde ise kurudere köyüne yerleşirler.



günümüzde kullanılan fırınların yapısı ve çalışma tekniği eskisiyle bire bir aynıdır. sabahın erken saatlerinde çam odunuyla yakılan fırın,
atık camların ve özel olarak hazırlanan renklendirici kimyasalların fırın içindeki gözlere yerleştirilmesinin ardından, çok kısa sürede
900 c derecelik bir sıcaklığa ulaşır. bu, sadece ateş tuğlası, kil ve samandan yapılmış olan fırınlardaki üstün teknolojinin bir göstergesidir.

her gün inanılmaz bir ısı düzeyine yükselip soğuyan fırınların üzerindeki kil sıva, hem ideal bir ısı yalıtımı sağlamakta hem de dağılıp
parçalanmasını önlemektedir. çam odunu ise yandığında yüksek ısı vermesi, çok az kül bırakması, cama parlaklık ve şeffaflık kazandırması
nedeniyle özellikle tercih edilmektedir.


osman sağlam
göz boncuğu ustası
“ ilkokula giderken kardeşlerim bu mesleği yapıyordu. okul dışında bende başladım çıraklık yapmaya. ateş yakıyordum,
bir ihtiyaçları olduğunda alıp geliyordum. çıraklık yaptım 2-3 sene. ondan sonra başladık kendimiz işlemeye. giriş o giriş hala devam ediyorum.

valla biz gittikten sonra bilmiyorum artık geride kalanlar ne yapar.çünkü yetişen yok. ben akşam sabah bırakacağım. çünkü yaşım dolmuş,
gözler ameliyatlı ikisi de. mecburum bırakmaya, daha kaç sene dayanabilirim ki , altı ay -bir sene,ondan sonra tamam”

ocak başında geçen zorlu yılların sonunda ustalar, adeta çileci dervişlere dönerler.
ocağın gözlerinde, ateşin kızıllığını almış, sıvılaşmış cam bulunur... ustaların elinde birazdan hayat bulacak olan erimiş cam...
gözleri ateşe odaklanmış ustalar, çelik çubuklarıyla, hızlı ama, telaşsız çalışırlar... sessizlik içinde bilmediğimiz bir oyunu oynar gibidirler...
birkaç kesin hareketle, erimiş cama biçim verilir.

kullanılan araçların adları bile mistik bir törende okunan duaların yankıları gibidir. ana parçayı oluşturan camın sarıldığı çubuğun adı asabe...
boncuğun üzerine gözleri kondurmada kullanılan şiş, merdan... erimiş cama biçim verilen yassı demirin adı ise metleke... ve bu ayin, sürer gider...


rasim altmışkara
göz boncuğu ustası
“boncuğun yapılma tekniği ilkel bir tekniktir. tamamen el sanatıdır. bir ince bir kalın demir vardır elimizde,
kalın demire boncuğun ana zeminini sararız. şu ana zemindir. bu gördüğünüz gözleride, şu beyazını mavisini de diğer ince demirle koyarız.
çalışma tekniğimiz bizim iki demirden ibarettir. boncuklarımızda sarı göz vardır, şu sarı. bu sarının oksidini biz çinko, metal, kurşun, karışımından yaparız.
onu dünyada yapacak kimyager babayiğit varsa gelsin yapsın bakalım. o bizlere mahsustur . 60 sene önce burada 7-8 tane ocak vardı zaten böyle.
şimdi kala kala 3 tane kaldı. nesil yetişmiyor."

göz boncuğunun renklendirilmesi, sümer tabletlerinde anlatılanlardan çok farklı değildir. bakır tozu,
kepek ve sofra tuzu camla karıştırılıp eritildiğinde mavi renk, kalay, çinko, kurşun ve cam karışımına bakır tozu eklendiğinde ise,
çeşitli tonlarda yeşil elde edilir. cama opal karıştırılırsa kaliteli beyaz renge ulaşılır. ama her ustanın, uzun yıllar sonunda edindiği,
renklere ilişkin çok özel, gizli sırları da vardır.
kızgın fırın karşısında geçirilen uzun yıllar, ustaların her birine bozulmuş bir omurga, ateşin kavurduğu bir beden ve yarı körlük kazandırmış...
bu son ustalar, yıllarını ateşin çevresinde geçirmiş, gözlerindeki ışığı ateşe kaptırmış son cam dervişleri... fırınlardaki cam,
belki de ustaların gözündeki ateşi çaldığı için bu denli parlak ve göz alıcıdır... nazar boncuğunun tılsım etkisi bel ki de bu yüzden çok güçlüdür...


babadan oğula, ustadan çırağa geçen o kadar çok sır var ki... göz boncuğu geleneğinin son ustaları, sırlarını, anılarını,
bilgilerini de yanlarına alıp gitmek için gün sayıyorlar. bu büyülü sanatın temsilcileri, çevresini sardıkları ateşin başında,
belki de son boncuklarını yapıyorlar.

göz boncuğunda, ilginç isimleri bulunan klasikleşmiş temel figürler vardır. örneğin bu, küçük danagöz.
sadece bir yüzünde gözü olan üzerinde sarı renk bulunmayan bir boncuk. silindir biçiminde olan ve
üzerinde üç gözün bulunduğu boncuğun adı karagözdür. ayrıca yapımı özel ustalık isteyen sarıgöz, yumurta biçiminde olan
ve adını üzerindeki göz sayısından alan yedigöz gibi çeşitler de vardır. ustalar, boncukların renklendirilmesine ait kimi özel bilgileri özenle gizlemektedirler. renk tonları ustadan ustaya, fırından fırına, karışımdan karışıma değişmekte.

kendisi de boncukçu bir aileden gelen göreceli genç girişimci, boncukçuluğun canlandırılabilmesi için yeni yollar arıyor.
göreceli ustaların bin bir zahmetle yaptıkları, kendi türünün en güzel örneklerini galerisinde toplayıp, değerli tablolar
gibi özenle sergiliyor ve boncukların renkli dünyasında gönüllü rehberlik yapıyor.


murat kayan
göz boncuğu tüccarı
“ bir insana baktığınızda eğer boynunda bir kolye varsa
kolyedeki boncuğa ilk bakışınız yoğunlaşıyor ki, o bakıştaki enerji direkt olarak boncuğa yöneliyor. yine halk arasında
renkli gözlerin daha çok, renkli gözlere sahip olan kişilerin nazara karşı etkili olduğu biliniyor. hatta bir keresinde
mavi gözleri olan bir bayan müşteri gelmişti, bir boncuk istedi şu kısımda asılı olan ve ben daha boncuğa yönelmeden
boncuk orada kırıldı. hatta elimi kesti hiç unutmuyorum. daha sonra müşterim espri yaptı"isterseniz ben buradan ayrılayım,
size ve boncuklara daha fazla zarar vermeden..” şeklinde”


geleceği göz boncukçuluğuna bağlı olan göreceliler, her ailenin göz boncuğu yapımına katıldığı günleri özlemle anıyorlar.
zekai erdal ocağın başında 49 yıl geçirmiş, bu yüzden yarı körlük çeken, boncuk yapmayı bırakmış bir usta...



coca- cola, türkiye'nin yerel el sanatları için bir proje hazırlar. "türkiye'den cola şişeleri" projesi...
bu zekai erdal’ı ve tüm görecelileri heyecanlandırır. belki boncukçuluğa bir faydası olur diye, bütün bilgi ve becerilerini,
en güzel boncukların yapılması için ortaya koyar zekai usta ve köy halkı... uzun uğraşılardan sonra, unutulmuş modeller ve
özel olarak renklendirilmiş boncuklar hazırlanır.
ardından projenin danışmanlığını yürüten prof. özanay omur, genç sanatçılarla birlikte tam 8 ay süren bir çalışma sonunda,
9000 göz boncuğuyla dev cola şişesini süslemeyi başarır.


aylin arabacı
ressam
“ insanlar nazar boncuğunu tek başına kendilerince de çeşitli düzenlemelerle kullanabilirler. ancak bir şişede,
ayrı bir form olarak uygularken boncukların bir araya gelerek başka anlamlarda taşıyabildiğini de görürsünüz.
örneğin, deniz üstü, deniz altı..belki gökyüzünü de görebilirsiniz o mavi degrede geçişlerde. altta balıklar var.
ilk baktığınızda sanki bir yeryüzü ve o yeryüzünde karayı denizi ve gökyüzünü bir arada görebiliyorsunuz.
boncuk kendi başına bir kültür. o kültürü anadolu'nun motifleriyle yaşatmaya çalışıyoruz. bu bir anlamda çağdaşlık
ve kültürel çizgilerin bir araya gelmesi, birleşmesi diyebiliriz "


göz boncuklarıyla süslenmiş dev cola şişesi, anadolu’nun bir kültür varlığı olarak dünyayı dolaşacak.

türkiye’de başınızı nereye çevirseniz, size bakan bir çok gözle karşılaşabilirsiniz...
burası gerçekten bir nazar boncuğu cennetidir. bir yabancıya sürekli izlendiği duygusunu verecek kadar çok nazar boncuğu vardır çevrede...
gizli gözler sanki hayatı ve insanları sessizce izlemektedir... belki de “rahatlayın, her şey yolunda'”demek ister gibi çok derinlerden bakmaktadır mavi gözler...

istanbul'da nazar boncuğu, diğer sanatlarla yaratıcı bir işbirliği içindedir... bir şeyi süslemek için akla ilk gelen şey nazar boncuğu, ya da nazar figürüdür....
ya nazar boncuğu bir eşyayı süslemektedir, ya da bir eşya nazarlığa süs olmaktadır. farklı şekil ve desenlerle bir araya gelerek, şaşırtıcı kombinasyonlara
imkan vermektedir.



nazar boncuğunu da işleyerek sayısız çeşit yaratabilen canlı ve dinamik bir sektördür hediyelik eşya sektörü. bu sektörün arkasına baktığımızda,
onu besleyen başka aktörleri de görürüz: cam sanatçıları.. onlar, boncuk değil cam ustalarıdır, cama biçim veren ustalar.
göz figürünü cama uyarlarken ilginç yenilikler ortaya koymaktadırlar. ateş ile usta yine birlikte ve baş başadır, ateş camı eritmekte,
usta bu camı istediği gibi biçimlendirmektedir.

göz boncuklarının bu değerli madenlere ayrı bir anlam kattığını düşünerek altın ve gümüş üzerine sadece göz boncuğu işleyen hagop usta.
mesleğinde özgün bir çizgiyi de yakalamış...

hagop can hülyar
kuyumcu ustası

“bir fiil göz bocuklarıyla alakalı işler yapıyorum. bütün takılarım göz boncuklu. irili ufaklı taşlar kullanıyorum.
nazar boncuğunu seçmemin sebebi, benim inançlarıma göre kollayıcı bir obje olduğunu düşünerek başladım buna.
bunun üzerindeki taş çatladığı zaman derler ki bizde "sana gelecek kötülüğü çekti, seni bu kolladı" diye bir inanç vardır bizde”

nazar boncuğu yapımında gelenekle bağını koparmış, daha kolay ve hızlı üretim için, kestirme yollar yaratmış bir kesim çıkar karşımıza...
bunlar camcılığın bir kolu olan küçük cam atölyeleri ve bu mesleğin vardiyalı çalışan işçileridir....

bu atölyelerde, ne görece’de gördüğümüz toprak fırın kalmıştır, ne de fırını ısıtmak için kullanılan çam odunu...
bu atölyelerin merkezinde bir değil iki fırın bulunur. nazarlığın ana maddesi olan koyu mavinin eritildiği 1600 derecelik büyük bir fırın ile,
içinde beyaz, açık mavi ve siyahın bulunduğu 1400 derecelik ısıya sahip daha küçük bir fırın...



atölyede çalışanlar, tıpkı göz boncuğu ustaları gibi, adına fonga denilen çelik çubuklar kullanmaktadırlar. erimiş cam,
fongaların ucuna sarılarak alınmakta ve hızla bir önceki renkli camın üzerine konulmaktadır. her vardiyada ortalama
1500-2000 cam nazarlık yapılabilmektedir. çalışmanın ritmi bir tür geriye sayma işlemi gibidir; erimiş camın potadan alındığı
andan itibaren başlayan bir geriye sayma işlemi...camın soğuyup katılaşması saniyeler içinde olur...
atölye tipi nazarlıklara bakıldığında boncuğun ortasındaki deliğin yok olduğu, sarı rengin artık kullanılmadığı,
ve göz figürünün iki yüzde değil sadece bir yüzde bulunduğu görülüyor.


sadece nazar boncuğuyla ilgilenen ve kendilerini bu işe adayanlar, bu geleneği, bu sembolü diğer insanlara ulaştırmak
ve anlatmak için de büyük bir çaba harcamaktalar. nazar boncuğunu ve nazar figürlü hediyelik eşyaları dünyanın 60 ülkesine iletirken,
mavi gözün pozitif gücünü, dinsel inançların ötesinde bir anlayışla, tüm insanlarla paylaşmak istemektedirler.



nafi ervaron
boncuk ihracatçısı “dünyanın en büyük çarşılarından olan istanbul'daki kapalıçarşı'da sadece nazar boncuğu satan çok sayıda dükkan bulunmakta.
kapalıçarşı’da, nazar boncuğu ve nazar figürlü hediyelik eşyalar özellikle turistlerin büyük ilgisini çekmekte.. nazar boncuğu hiçbir dine ait bir simge değil,
anadolu insanına ait olabilir fakat bunun dinle hiçbir alakası yok. çünkü anadolu'da musevilerde, hıristiyanlarda, müslümanlarda her zaman bir arada yaşamışlar.
dini bir sembol olarak kabul etmemek lazım. gerek iç piyasada gerekse dış piyasada bayağı bir ilgi var. hatta bu sadece nazarlığın haricinde kıyafetlere
ve birtakım ev dekorlarına bile yansıda. genel olarak nazar boncuğu, bütün ülke turistlerinin ilgisini çekiyor. ama daha çok güney amerikalılar yani latin
kökenli insanlar daha çok alıyorlar onlar daha çok takıya meraklı." "

turistler bu sembolü, çekici buldukları gibi, nazarı iten ve şansı çeken tılsımlı bir obje olarak da görmekteler. bu yüzden,
nazar boncuğu ya da nazar desenli eşyalara özel bir ilgi göstermekteler.

nazar boncuğu yapımında, köy fırınlarında ve cam atölyelerinde sadece erkekler göze çarpmakta.
oysa nazar boncuğu, atölyelerden çıktığı haliyle bir hammadde olarak düşünüldüğünde, onu giydiren,
ona makyaj yapıp, çekici hale getiren kadınlar... bu ev tipi atölyede sadece kadınlar çalışıyor.
atölyeye gelemeyenler ise evlerinde çalışıyor.
daha çok züccaciye ve hediyelik eşyalara uyarlanan nazar boncuğu, kadınların ellerinde yeni ve yaratıcı sentezlere ulaşabiliyor.
nazar boncuklu süslemelerinin yapıldığı hediyelik eşya sektöründe yoğun bir rekabet söz konusu.
nazar boncuğunda, göz figüründe sanki kadın ruhuyla örtüşen ve yaratıcılığını kışkırtan bir şeyler var.


sevgi eryüksel
hediyelik eşya imalatçısı " nazar boncuğunun camla birleşip çok değişik bir şeylerin ortaya çıkması bende nazar boncuğuna
ve cama karşı çok büyük bir sevgi, büyük bir aşk uyandırdı. yani nazar boncuğuna aşık oldum bir anlamda.
ve bunu çeşitlendirmeyi biçimlendirmeyi bir yerlere taşımayı arzu ettim. hala nazar boncuğunu görebileceğim,
yapabileceğim her şeye taşımaya çalışıyorum. kaybolmaya yüz tutmuş geleneksel türk sanatları da,
nazar boncuğu ile birleşip yeniden hayat bulmakta. özellikle, eski süsleme sanatlarından ebru, halker,
telkari ve altın yaldız, nazar boncuğuyla birleştiğinde, yaratıcı olduğu kadar anlamlı yeniliklerin ortaya çıkmasını sağlıyor.”





simgesel mavi göz, sınırları aşarak, gittiği her yere anadolu'nun renkli mesajını da taşımakta:
iyi ile kötünün sonsuz mücadelesinde, iyiyi destekleyen saf bakışın, kötülüğün karşısındaki kararlı duruşun mesajı o mavi gözlerden yayılmakta.
bu binlerce yılın tılsımı, anadolu’da kem gözlere karşı yaptığı mücadeleyi, dünyanın dört bucağında da sürdürüyor...

www.avrupagazete.com/

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

__________________
ben mevlana değilim, insan ol öyle gel..
shamanic isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla