Ynt: BENİM HİÇ BABAM OLMADI biz babamla beraber büyüdük..bana dinazorlarla aynı yaşta gibi gelirdi ama benden sadece 18-19 yaş büyüktü..ilk rakımı, ilk sigaramı onunla içtim..diğer kızların babalarından tırım tırım sakladıkları aşk mektuplarını ben ilk ona okuturdum..cevap yazacak kadar türkçem olmadığı için. o söyler ben yarım yamalak yazardım...sonra bi bakardım oğlan benden yüz çevirmiş..e ben ona olumsuz hiç bi şey yazmadımkiiii...gider babama şikayet ederdim..ben ona mektup yazdım şimdi yüzüme bakmıyor diye..gülerdi kıs kıs..boşver derdi..boşver..siz daha küçüksünüz..önemli olan genç kız olunca seveceğin erkek..( meğer bana hiç bir şey demezmişte oğlanlara şöööyle hafiften bir görünürmüş) babam yüzünden hiç erkek arkadaşım olmadı benim..olsun...annemle paylaşamadığım her şeyi onunla paylaştım...benim erkek olmamı çok istemiş...9 ay boyunca hayaller kurmuş...ah derdi hep ahhh..sen bir oğlan olacaktın kiii..içime otururdu..eh noolmuş erkek omadıysam..erkek gibi kızdım işte..ilgisi, sevgisi hep eksik gelirdi..sadece benim derdim sanırdım..sonradan öğrendim bizim jenerasyonun sadece uykuda sevildiği için sevgi yoksulu olarak büyüdüğünü...yalnız bir kere gördüm..üvey annemizin bizi dövdüğünü söylemiş komşular..biz korkudan söyleyemiyoruz..sadece gülleriyle ilgilenirdi..sınırsız güzellikte aşı güller yetiştirirdi..tatil günlerinde sadece gülleriyle ilgilenirdi..aşıların üzerine sıkardık suları yakardık onları..yine böyle aşılarına aşkla baktığı bir gün komşu amca çağırdı babamı...nefret ettiği kahveye götürdü...geri geldiğinde...yüzü bembeyaz..dudakları morarmıştı...titriyordu...sandıkki..kahvedeki amcalar yine onun bunun dedikodusunu yaptılar babamızı kızdırdılar..bu yüzden gitmezdi kahveye ..her şeyi herkesi bir kenara bırakır gülleri ve aşılarıyla ilgilenirdi...ertesi gün işe gitti..çok geçmedi üvey annem işkenceye başladı...kapı açıldı...içeriye babama benzeyen bir canavar girdi...ve üvey annemi mahvetti..ben babamdan çok korktum..sonra...üvey annemi kovaladı..bizi kucağına aldı saçımızı, yüzümüzü okşadı...artık korkmamamızı..bize kimsenin kötülük edemeyeceğini söyledi..ama ...gülleriyle daha çok ilgileniyordu..kimseyi görmüyordu..almanyaya gittik...beni yaşatan ona yazdığım mektuplar ve ondan aldıklarımdı...eşime aşık olduğumu sandığımda, ilk ona duyurdum...ilk öğütlerim ondan geldi..annem duyar duymaz..hemen evlendirdi..zaten neye uğradığımı anlamadan hayatta karşıma çıkan en yanlış insanla karı koca olmuştuk acilen..namus çok önemliydi..iyide ben namussuzluk yapmamıştım ki...küstüm babama..olmaz demedi anneme sen bilirsin dedi diye..sonra baktım almanyada boşanamıyorum..annem bir türlü yumruğunu tepemden çekmiyor..geldim türkiyeye..bir buçuk yıl sonra boşandım...ohhhhh..böylemi rahat olurmuş insan...özgür...babama kırgınım..ben boşanacağımı söylediğimde,peki kızım ben gelir seninle yaşarım..böylece kimse sana kötü bir şey yapamaz..bunu duyduğumda deli gibi döndüm...ve duyabildiğim en soğuk ses çıktı boğazımdan..sen bunu ben evlenirken düşünecektin...ben tam 11 yıldır kötülük görüyorum..ve onun önceside var...bak benim evimde bir tek yeşil yaprak göremezsin...nefret ediyorum..çiçeklerden..çünkü onlara bakmaktan bizi asla görmedin..yüzünü..kırgınlığını..pişmanlığını asla unutamam....daha çok düştü çiçeklerine ..artık o, büyük bahçemizde yoktu..70 m'2evinde ve küçücük balkonunda yetişiyordu çiçekler...bir bayramdı evine gittik çocuklarımızla...çiçekleri sanki cennet bahçesinde yetişiyormuş gibi yemyeşil..renk renk çiçeklerle bezenmişti...halamın kızı maaşallah dayı bunlar ne güzel olmuşlar dedi...şiirler okuyormuş çiçeklerine..onlarda coştukça coşuyormuş...hafif alaycı kılıç çiçeğini gösterdim...buna şarkı söylüyorsun herhalde baksana aşmış kendisini...gösterdiğim çiçeğe baktı...onun ismi hayal.. ona söylediklerimi bir bilsen...hiç kimseye söyleyemediğim sözleri onunla paylaşıyorum..içimden bir hainlik yükseldi...onu bana ver dedim..onu ben istiyorum..evimde hiç çiçek yok..ilk bunu bakıcam...vermekle vermemek arasında kaldı bir an....çiçeklere karşı özel bir kinim olduğunu biliyordu.....baktıki..vermezse ben bunu çok önemsiycem..ama dedi, onunla hep konuş..ne konuşursan konuş önemli değil...derdin olduğunda...sevincin olduğunda onunla paylaş..peki dedim...yalaaaan..amacım onu çiçeğinden ayırmak...aldım çiçeği eve getirdim..koydum bir köşeye..gelip gittikçe sadece bakıyorum..suyunu falan veriyorum..ve ağzımı açmıyorum..sadece zihnimden seninle muhabbet etmemi çok beklersin diyorum....geçti kızım o günler..sonra bir gün..çok sevinçliyim..paylaşmam lazım..arkadaşları aradım..kimse yok..geçtim karşısına ...anlattım..ertesi gün çiçeğin yaprakları daha bir yeşildi sanki...sonra alışkanlık oldu...ona anlatmak hiç kimseyle paylaşmak istemediklerimi...bir gün..on günlük seyahatten döndüm..evin içi misler gibi kokuyor..allah allah...bir hafta boyunca çözemedim...on gün kapalı kalan evin bu kadar güzel kokmasını..işin tuhafı hala daha kokuyordu...bir haftada siparişi topladım...pazarlamaya çıkıcam...arabaya malı yükledim..hayale su vermek için yanına yaklaştım..o zaman gördüm..o, uzun yaprakların tam ortasına saklanmış olan..minicik beyaz çiçekleri...kılıç çiçek açmış..yok ya..kılıç çiçek açmazki..hemen babamı aradım..çiçekleri anlattım..şimdi içim rahat..artık kalbindeki buzlar erimiş...dedi...ağlamaya başladı...meğer kılıçta çiçek açarmış nadir olarak..ama babam çiçeklerin açılmasını benim onlarla ilgilenmeme yordu..çiçeğime sevgi gösterdiğim için ödüllendirildiğimi düşündü..sonra babamla konuşmaya başladık..anlattı hep kendisini...yalnızlığını..boşanmanın ona verdiği eziyetleri...hep sözlerini dikkatle seçerek..annemi kötülemeden..o zaman anladım..her aşı yaptığında..çiçeğin kabuğunun arasına kendi sevgisini aşıladığını...toprağı çapalayıp düzelttiğinde,,oraya kendi gönlünü gömdüğünü...ve babamın yaşarken öldüğünü...gerçekten ölmesine yakındı...çırpınıyoruz iki kardeş ve çocuklarımız onu hastanelerde rahat ettirmek için...yatak arkadaşları..maaşallah özdemir bey,kızların erkek gibi dediler...kısık ve mecalsiz sesiyle, ben onların saçının tek bir telini 9 erkeğe değişmem dedi..bir sevindimkiii..dondum kaldım..orada..sahimi babacım dedim..sahi tabiii.. dedi..ve, vefat etmezden birbuçuk hafta önceydi..bacağı kangren olmuştu,kesecekler...günlerinin sayılı olduğunu biliyoruz...bacağının kesilecek olması..bu son günlerinde..buna tahammül edemedik ağlıyoruz...kendisine söylemek zorunda kaldık...babacığım bacağını kesecekler..o bizi teselli etti..ve yine şu sözleri söyledi...ah be kızım,can kızım..güzel kızım..meğer benim canımın kıymetini canımdan başkası bilmezmiş...anlamadım...kafam karışık..ne demek istedin babacığım..atanın kıymetini evlattan başkası bilmiyormuş çocuğum dedi...bir buçuk hafta sonra vefat etti..bize sosyal güvencesini bırakarak..bu güvenceyi bize sağlamak için...o halinde heyete girdi..çok eziyetliydi onun için bu süreç...tutturdu ben emekli olacağım diye..babam 1 mart 2002 günü vefat etti..emekliliğinin onaylandığı gün....
babam, ideal bir babamıydı..hayır, herkesinki gibi bir babaydı...bir insan varken yoksa,insanın canını çok acıtıyor..ama sosyal yaşamda babası olması çok önemli insanın...ister mezarda olsun..isterse yaşasın..nesebimizden asla şüphe etmedik...onlar bizi sorgusuz sualsiz tanıdılar...tanımayan..çoooook...şöyle bir düşünelim...gerçekten başımız sıkıştığında..becerebildikleri kadar hep yanımızda oldular...ben babama minnettarım..çocukluğuna rağmen, yaşayan ölü olmasına rağmen..şu anda yazamadığım bir çok şeye rağmen beni sahiplendi..ben ona candan yalaştığımda beni hiç itmedi...bazen onların yapamadığını bizim yapmamız gerekir diye düşünüyorum..biz uykumuzdada olsa okşandık onlar hiç sevilmedi..sevgi nasıl gösterilir bilmiyorlarki..öğrendiklerindede iş işten geçti diye yaklaşmaya cesaret edemiyorlar...tabii kırıldık onlara bize göstermedikleri sevgiyi başkalarına gösterdikleri zaman..ama benim babamın gülleri ve çiçekleri...sevgi gördüklerinde babamı binlerce çiçek açarak ödüllendirdiler..biz ise dur bakalım arkasından aynı tavrı sürdürecekmi diye kuşku duyduk..hep aynı şeyi bekledik..kendimizin asla bir kararda duramadığını göz önünde tutmadık...ben babamla helallık alarak ve vererek vedalaştım..içim o kadar rahat ki...ben sorularımı sordum..cevaplarımı aldım..lütfen bunları onlar yaşarken yapın...kan su değil...ne kadar kızarsak kızalım..onlara bir şey olduğu zaman canımız yanıyor..bizim gözümüzde baba olarak hiç bir değerleri olmasa bile...bu benim babam diyebildiğimiz için...kimliğimizi bize kayıtsız şartsız verdikleri için..saygımızı ve sevgimizi hak ettiklerine inanıyorum...çok uzun bir yazı oldu..aslında babacığımı anıp kısa kesecektim..insan hatırlamaya başlayınca sonu gelmiyor...şimdi hepimizin babalarına dua edicem...vefat edenlerin..mekanı cennet olsun..yaradan yaşanlara hayırlı ömür versin...tüm babalara saygılı sevgiler... |