Administrators Atakan Sönmez
Üyelik tarihi: May 2006 Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 5,723
Tesekkür: 2,852
3,132 Mesajinıza toplam 17,384 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
| Ynt: Ünlülerin Fobileri Kelebekler olmasa
Efsanevi İsveçli sinemacı Ingmar Bergman'ın ise ilginç bir fobisi var. Bergman herşeyin berbat olmasından çok korkuyor. "Amerikan Pastası" filminin ünlü oyuncusu aktör Jason Biggs ise arı, örümcek, eşekarısı gibi hayvanlara karşı korkusu var. Ünlü sinema oyuncusu Nicole Kidman'ın korkusu ise neredeyse inanılmaz. Pek çoğumuz kelebekleri severiz, bir yerimize konsa uğur işareti sayarız, hatta onu özgürlük simgesi olarak niteleriz. Oysa Kidman bu sevimli böcekten çok korkuyor. Gina Gershon de köpekbalıkları ve hamamböceklerinden çok korkuyor.
Kirli'nin bugünlerdeki korkusu işsizlik
Ekmek Teknesi'nin Kirli'si Kadir Çöpdemir'in kanser ve yükseklik korkusu varmış. Şimdi işsizlikten de çok korkuyor. Kirli, işsizlik korkusunu, "Düşündüğüm zaman buz gibi terler akıyor" sözleriyle anlatıyor. Yükseklik korkusunu yenmek için Klas FM'nin vericisine bile çıkan Çöpdemir zor anlar yaşamış. Çöpdemir, "Yaklaşık 70 metre falandı. Ama çıkmak değil, inmek problem oldu. İnerken orada bulunan arkadaşların ömürlerinden ömür götürdüm. Her halde on yaş yaşlandılar. Çok korkunçtu hem benim açımdan hem de oradaki arkadaşlar açısından. Neden böyle bir şey yaptın, diyebilirsiniz. Korkuların üzerine gideceksin dediler, gittim, canına yandığım hiçbir halta da yaramadı. Bir de kanserden çok korkuyorum. Ailemde çok kanser vakası oldu" diyor.
Yılmaz'ın hobisi fobililerle uğraşmak
Siz siz olun fobilerinizi uluorta kimseye anlatmayın, yoksa başınız ağrıyabilir. ANAP eski milletvekili Haşim Haşimi uçak fobisini arkadaşı Nurettin Dilek'e anlatınca olanlar olmuş. Dilek, fobi muhabbetlerini seven ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a Haşimi'nin fobisini hemen yetiştirmiş. Aynı uçakta Dilek ve Haşimi ile Almanya'ya yolculuk eden Yılmaz, oğlu Hasan ile birlikte Haşimi'ye soğuk terler döktürmüş. Oğlu Hasan Yılmaz'a "Kanatlarda bir sorun mu var? Motor bu kez niye böyle ses yapıyor? Arıza mı var? Bak ileride şimşek çakıyor. Şimdi bulutlara giriyoruz" diyen Mesut Yılmaz, kendisiyle sırt sırta oturan Haşimi'yi bambaşka alemlere götürüp getirmiş. Yolculuk boyunca bildiği bütün duaları okuyan Haşim Haşimi ecel terleri dökmüş. Yaşadığı bu olaydan sonra bir daha kimseye fobilerinden söz etmemeye karar veren Haşimi, arkadaşı Nurettin Dilek'ten intikamını alacağı günleri de sabırsızlıkla bekliyormuş.
'Sarıoğlan' fobisini aşmış
DSP'nin çiçeği burnunda genel başkanı, Sarıoğlan lakaplı Zeki Sezer'in bir zamanlar yükseklik fobisi varmış. Sezer, "Yüksek bir duvarın kenarında duramazdım. Kendi kendime bundan kurtuldum, şimdi korktuğum o duvarlarda yürüyorum" diyor. Hema Endüstri'nin patronu Mehmet Hattat da viski alırsa uçağa binebiliyor. Bu yüzden Hattat, mecbur kalmadıkça yurt dışına çok az çıkabiliyor. Türk sinemasının ünlü komedyenlerinden merhum Kemal Sunal'ın da uçağa binmek ve denize girmek fobisi vardı. Sunal 2000 Temmuz'unda uçakta kalp kriziyle yaşama veda etti.
Uçakta paraşüt istedi
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun da bir zamanlar uçak fobisi varmış. 1989'da Sinan Aygün ile birlikte Ankara'dan İstanbul'a uçarken, aniden bir korkuya kapılmış. Daha önce pek çok kez uçağa bindiği halde, anlaşılmaz bir nedenle korkuya kapılan Hisarcıkoğlu hosteslerle uçağın arkasına gitmek için yerinden kalktığında dizlerinin bağı çözülüp olduğu yerde yığılıp kalmış. Hostesler tarafından koluna girilerek arkaya götürülen Hisarçıkoğlu, ""Bana bir paraşüt verin ve beni uçaktan atın. Nereye düşersem düşeyim" demiş. İstanbul'dan Ankara'ya uçakla gitmek istemeyen Hisarcıkoğlu araba kiralıyor. Hisarcıkoğlu'nun davranışlarından farklı bir anlam çıkaran ve uçak kazası olabileceğini düşünen ATO Başkanı Sinan Aygün de aynı araçla Ankara'ya birlikte yola çıkıyorlar. İki arkadaş yolda ciddi bir trafik kazasının eşiğinde dönüyor. Hisarcıklıoğlu sonunda bu fobisinden kurtulmuş, uçak fobisi yaşayan arkadaşlarına yardımcı oluyor.
Elem tere fiş kem...
Şarkıcı Ebru Yaşar'ın fobisi nazar. Mankenler Ebru Şallı, Ebru Destan, Nefise Karatay, Tuğba Özay nazardan çok korkuyorlar, bu yüzden nazar boncuklarının dizili olduğu bileklik ve kolyeler takıyorlar. Nazardan korkan pop şarkıcısı Çelik, oğlu Atilla Ata'yı kırkı çıkıncaya kadar insan içine çıkarmadı. Koç ailesinden işadamı Ali Koç'un da korkusu nazar. Koç, holdinge nazar değmesinden çok korkuyor. Burhan Çaçan'ın da ciddi bir nazar korkusu varmış. Çaçan, "Bu inanç meselesi. Sanki çok dışarlarda görününce göze geliyoruz. Büyük oğlumuz kaç defa hastalandı, bacakları yaralandı" diyerek nazar korkusunu anlatıyordu.
Polis fobisi yurt dışına kaçırdı
1967'de vefat eden ünlü ressam Fikret Mualla resimleriyle olduğu kadar trajik yaşamıyla da izler bırakan bir kişilik. Nazım Hikmet'in bazı şiirlerini de resimleştiren Fikret Mualla büyük bir sorun halinde yaşadığı polis fobisi nedeniyle birkaç kez daha tedavi altına alındı, hatta 1936'da yanlış yorumlanan bazı sözleri nedeniyle savcılık emriyle bir süre Bakırköy Akıl Hastanesi'nde yattı. Hastaneden taburcu olan Mualla polis fobisi yüzünden 1937'de yurt dışına çıktı, bir daha da dönmedi. Paris'te kimsesizler mezarlığına gömülen Mualla'nın kemikleri daha sonra Türkiye'ye getirildi
İclal Aydın'ın dalga geçilme, Ayşe Arman'ın kalabalık, Sadettin Teksoy'un canlı yayın, gazetemiz yazarlarından Mehmet Ocaktan'ın ise tahtakurusu fobisi var...
Gazetemiz yazarlarından şair Mehmet Ocaktan en çok trafik kazasında ölmekten ve tahtakurusundan korkuyor. Ocaktan, "Tahtakurusunu gördüğüm zaman, bana dokunması önemli değil, anında vücudum kabarır, kaşınır" diyor. Ocaktan, 17 Ağustos depreminden sonra ise pek çok insanda olduğu gibi deprem fobisi de yaşamaya başlamış.
Teksoy, canlı yayın yapmıyor
Kendine özgü esprili programlarıyla tanıdığımız Sadettin Teksoy'un fobisi canlı yayınmış. Meğer, canlı yayından köşe bucak kaçan Teksoy'un bütün programları band yayınıymış. Hiçbir kuvvet Teksoy'a canlı yayın yaptıramazmış.
'Lahana bebek oluyorum'
Radikal gazetesi yazarı Nur Çintay'ın, tarifsiz, talihsiz, tedavisiz bir tv fobisi var. Çintay, "Devreye kameranın gireceği düşüncesi bile elimi ayağını dolandırıyor. Ezberim dağılıyor, lahana bebek oluyorum. En fazla kahkaha efekti olarak kullanılabilirim yani. O yüzden televizyona çıkmamaya, hani yeminliyim demeyeyim ama, epeyce ısrarlıyım" diyor.
Hürriyet yazarı Pakize Suda ise doktor fobisi yüzünden acil servilik olana kadar bekliyormuş.
Arman, kalabalıkta panikliyor
Hürriyet'in en cıvıldak yazarlarından Ayşe Arman kalabalık karşısında panikliyormuş. Arman tv'lere konuk olmaktan bu yüzden kaçarmış. Geçtiğimiz aylarda Okan Bayülgen'e konuk olan Arman zor anlar yaşadı. Sık sık gerilen Arman'ın, konuşması sırasında "karı" lafını ağzından kaçırması ise günlerce tartışıldı. Arman kalabalık fobisiyle ilgili neler yaşandığını ise şöyle anlatıyor: "Karşımda üç kişiden fazla insanı bir arada gördüğümde, bambaşka bir kadına dönüşüyorum, elim ayağım birbirine dolaşıyor, o benim beynim var ya, o küçük beynim, duruveriyor. Sersemliyorum, panikliyorum. Yer yarılsın içine gireyim istiyorum. Kalabalıklardan o kadar çok korkuyorum ki, dünyanın en şahane kaçış planlarını yapıyorum. Genellikle de son anda kaçıyorum. Yeter ki insanların önüne çıkmayayım."
İclal Aydın'la dalga geçmeyin
Yazar ve programcı İclal Aydın'ın ise dalga geçilme fobisi varmış. Kendisiyle dalga geçilmesinden çok korktuğunu belirten Aydın şöyle konuşuyor: "Onun için içimde feci bir otokontrol sistemi çalışır. Bundan çok mutsuzum aslında. Bu anlamda profesyonel danışmanlık alıyorum, çünkü bu yaptığım doğru değil, kendime haksızlık yapıyorum. Birisi bana üç kereden fazla 'sizi çok beğeniyorum' dediğinde garip bir perde iniyor. Bazen başımı kaldırmadan yürüyorum yolda."
Çölaşan'ın korkusu uçak
Hürriyet'in gedikli yazarlarından Emin Çölaşan'ın da uçak fobisi var. Çölaşan bir söyleşide, uçağa binmemeyi tercih ettiğini belirterek, "Gerçi askerliğimi de havaüssünde yaptım ben. Ama yine de gemiyi ya da yatılı treni tercih ediyorum" diyor. Çölaşan uçak fobisi yüzünden Amerika ve Uzakdoğu'ya da gitmemiş.
Gazeteci, yazar-şair Mehmet Nuri Yardım, geçen yıl bir şiir şöleni için davetli olduğu Fransa'ya uçakla gidiyor. Uçak fobisi olan Yardım, güç bela bindiği uçakla geri dönmek istemiyor, bileti yakıp trenle Türkiye'ye dönmeye karar veriyor. Ancak bu kez karşısına vize sorunu çıkıyor. Yorucu tren yolculuklarının ardından Yardım, sonunda Fransa'ya geri dönüyor, oradan da uçakla Türkiye'ye gelmek zorunda kalıyor. Yardım bu olayı "Ne yaparsanız yapın, kaderden kaçış yok" diyerek anlatıyor.
Virginia Wolf'u delirme fobisi ra götürdü
Romana getirdiği tarz ile dünya edebiyatını sarsan Virginia Wolf, uzun yıllar delirme korkusuyla yaşamış. Wolf'un rına da bu amansız korku neden olmuş. Romanlarında rı tema olarak işleyen Wolf, "Dalgalar" adlı romanında olduğu gibi, 1941 yılında ceplerine taş doldurarak kendini delice akan Ouse nehrinin kollarına bırakıp r etmiş.
Peyami Safa facia korkusu çekerdi
Peyami Safa, facia bekleme korkusuyla yaşamış. Safa şöyle anlatır: "Benim şuurum bir facia atmosferi içinde doğdu. Ben iki yaşımda iken, babam ve kardeşim Sivas'ta on ay içinde öldüler. Belki de bütün kitaplarımı dolduran bir facia bekleme vehmi böyle bir başlangıcın neticesidir."
Mantık profesörü uçaktan korkuyor
Uçak korkusu yüzünden bir bilim adamının bırakın ülke dışına, Ankara'dan İstanbul'a bile gidemediğine kimse inanmaz herhalde. İşte ODTÜ'nün Alman asıllı felsefe profesörlerinden Teo Grünberg böyle biri. Üç ciltlik "Sembolik Mantık El Kitabı"nın yazarı da olan 77 yaşındaki Grünberg, mecbur kalmadıkça ODTÜ'den dışarı adım atmıyor.
Dünyada en fazla görünen fobiler, sosyalfobiler. İstatistiklere göre Amerika'da 17 milyon sosyalfobik var. Avrupa'da utangaçlık hastalığının yaşam boyu görülme sıklığı yüzde 9.6 ile yüzde 16 arasında değişiyor. ABD'de bu oran yüzde 13.3. Sosyalfobiler genelde erken yaşlarda ve sinsice gelişiyor, utangaçlık ile ilerleyerek kökleşiyor. Erken yaşlarda başlayıp erişkinlikte pekişen sosyalfobilerde alkol, uyuşturucu kullanımının yanısıra depresyon, panik atak ve r eğilimi gözleniyor. Sosyalfobiler kadınlarda erkeklere oranla daha sık rastlanıyor. Sosyalfobikler başlangıçta genellikle fobik nesne veya durumdan kaçınarak yaşamlarını devam ettirmeye çalışıyorlar. Yaşamlarını taşıdıkları fobilerle yüzyüze gelmeyecek şekilde kuruyorlar. Fobileri iş, okul veya sosyal hayatlarında sıkıntı yaratmaya başladığında ise çoğunlukla tedaviye başvuruyorlar. Türkiye'de en yaygın sosyal fobi, 'aldatılmak'mış. Ahmet Altan'ın 'Aldatmak isimli kitabının neden çok sattığının sırrı da böylece açıklığa kavuşuyor.
Sosyalfobikler genellikle utangaç ve içe dönüktürler, normal göz temasından kaçınırlar, az konuşurlar, dikkatlerin üzerlerinde toplanmasından hoşlanmazlar. Sosyalfobikler kalabalıktan, gözönünde olmaktan haz etmezler. Toplantılardan, davetlerden uzak durmayı yeğlerler, bu tür yerlerde yemek yemekten rahatsızlık duyarlar. Mükemmeliyetçi olmaları, karşılaştıkları engelleri çoğaltır. Beklentilerini karşılayamamaları ise çoğunlukla yalnızlığa ve melankoliye sürükleyebilir. Hastalığın temelinde, başka insanların bulunduğu ortamlarda hata yapma, diğer kişiler karşısında küçük düşme korkusu yer alır. Kliniklere başvuran sosyalfobiklerin yüzde 70'i yüksek okulda okuyor ya da mezun kişiler.
Erkek adam korkar mı ?
Çocukların küçük yaşlarda cezalandırılmaları, hesaba çekilmeleri, yargılanmaları, utandırılmaları yahut tam tersine aşırı korumacılığa maruz bırakılmaları da sosyalfobik potansiyeli yükseltir. Böylece erişkin dönemlerde başka etkenlerle de beslenerek kişilik bozukluğuna kadar gidebilir. Anne ve babaların korkuyu yoğun biçimde eğitim ve disiplin aracı olarak kullandıklarında tedavisi güç psikolojik sorunlar oluşabiliyor. Anne ve babaların çocuklarını, 'Erkek adam korkar mı?', 'Bir de erkek olacaksın', 'Erkek adam ağlar mı?' gibi sözlerle suçlamak çocuklardaki normal korkuları dahi fobikleştirebiliyor. Psikologlar bu gibi durumlarda ailelerin, kendileri açısından önemsenmeyen korkuları anlamaya çalışmalarını tavsiye ediyorlar. Aksi takdirde, çocuk korkusunu içine atıp saklayabilir, bu da çocuğun gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Uyuyan devler haydi uyanın
TİMAŞ Yayınları'ndan çıkan "Sosyal Fobi" isimli kitabın yazarı Psikolog Yıldız Burkovik'in kendisi de bir zamanlar sosyalfobikmiş. Burkovik, işe önce hastalığını kabul ederek başladığını ifade ediyor. Psikolog Burkovik'in sosyalfobisinin kaynağı mükemmeliyetçi olmasıymış. Potansiyeli olduğu halde bir şeyi yapamayınca çılgına dönüyor, dışarıya yansıtamadığı için kızgınlığını kendisine yöneltiyormuş. Asıl olarak fobisiyle GATA'da görev yaparken karşılaştığını belirten Burkovik, "15-16 yaşlarında karşı cinsten arkadaşlarla konuşurken heyecanlanırdım, çorba içerken elim titrerdi. İş hayatına girme aşamasında hastalık kendini göstermeye başladı. Bir dönem askeri hastanede çalıştım. O dönem sürekli egzersiz yaptım. Duyarsızlaşma tekniklerini kullandım, hayal gücünü devreye sokarak zihnimde rahatlamayı ortaya çıkarmaya çalıştım. İlaç kullanmadım, ama gece gündüz egzersiz yaptım. İki buçuk yılımı aldı tedavi. Görevim nedeniyle toplatılara katıldım, konferanslar verdim. Açıkçası fobimi burada yendim" diyor.
Sosyalfobikleri, potansiyellerini dışarı vuramadıkları, çeşitli kaygılarla hep kuytu köşelere saklanıp kaldıkları için 'uyuyan devler' olarak niteleyen Burkovik şöyle sesleniyor: Uyuyan devleri uykularından uyandırın ve hayattan payınıza düşeni alın."
Gözlüğün sırrı fobiymiş
Yalnızlığı seven aktör Fikret Kuşkan'ın çocukluğundan beri sosyalfobisi var. "Kalabalık yerlerden hiç haz etmedim ki. İstiklal'de beş-altı yaşında annemle yürürken, önümdeki insanların ayaklarını tekmelermişim, açılın, çekilin diye. Stadyumlar da beni hep tedirgin etmiştir" diyen Kuşkan, "Gündüzlerden çok geceleri sevmemin nedenlerinden biri de bu" şeklinde konuşuyor.
Uğur Yücel'in sosyalfobik olduğunu da pekçok insan bilmez. Yücel de kalabalığa girmeyi sevmiyor. Ayna Grubu'ndan Erhan Güleryüz'ün sahnede gözlük kullanmasının sırrı da fobiymiş. Meğer Güleryüz sosyalfobik olduğu için gözlük takıyormuş.
Karanlıkta tek başına kalarak korkusunu yenmeye çalışıyor
Merhum Kemal Sunal'ın oğlu Ali Sunal da karanlık ve yalnızlık korkusunu sinema sayesinde yenmiş. Sunal, fazla tercih edilmeyen bir filme gittiğinde, sık sık öyle anlar oluyormuş ki, karanlık salonda neredeyse tek başına kalıyormuş. Sunal, "Tamamen filme odaklandığımdan, hem yalnızlık, hem de karanlık korkumu unutuyorum" diyor. |