Aklımı seveyim aklımı:) Avcının biri Afrika'da avlanmaya giderken yanına küçük av köpeğini de almış. Küçük köpek bir gün avcının yanından ayrılıp, ormanda dolaşıp koşarken kaybolduğunu fark etmiş. Ne yapacağını düşünürken bir de bakmış ki karşıdan kocaman bir leopar geliyor ve belli ki çok aç ve günlük yiyeceğini arıyor. "Başım belada" diye düşünmüş küçük köpek. Etrafına bakmış, yerde muhtemelen daha önce parçalanmış bir başka hayvandan kalma birkaç büyük kemik parçası görmüş. Hemen arkasını leoparın geldiği yere dönerek bu kocaman kemikleri kemirmeye başlamış; bu arada da arkadaki leoparın hareketi kestirmeye çalışıyormuş. Leopar tam saldırmak üzereyken küçük köpek kendi kendine yüksek sesle şöyle konuşmuş: "Ne kadar lezzetli bir leoparmış. Etrafta bundan başka leopar var mı acaba?" Bu konuşmayı duyan leopar bir anda şaşırmış kalmış ve ne yapacağını şaşırarak, hemen en yakındaki ağaca tırmanarak yaprakların arasına saklanmış. "Tam zamanında uyandım yoksa bu vahşi köpeğe yem olacaktım" diye düşünmüş leopar. Bütün bunlar olup biterken yandaki ağacın üstündeki bir maymun olanları görmüş. Bildiklerini kullanarak, fırsatı değerlendirerek yalakalık yapıp, bundan sonra leoparın dostluğunu elde ederek ondan kurtulabileceğini düşünmüş. Leoparın yanına giderek neler olduğunu anlatmış. Leopar, köpeğin yaptığına çok hiddetlenmiş ve bu kötü durumdan kurtulmak için maymuna "Atla sırtıma, gidip şunu dersini verelim" demiş. Ancak küçük köpek leoparın sırtında maymunla birlikte süratle yaklaştığını fark edince neler olduğunu hemen anlamış. "Şimdi ne yapmalıyım" diye düşünürken kaçmaya hiç teşebbüs etmemiş; tekrar arkasını leoparın geldiği yöne dönerek, o kocaman kemikleri kemirmeye devam etmiş. Leopar tam saldıracakken yine kendi kendine konuşmuş: "Birlikte plan yaptığımız bu aptal maymun da nerede kaldı?... Yarım saat önce bir leopar daha getirmek için gitti, hâlâ haber yok!..." smil56 Bu hikâyedeki küçük köpeğin verdiği dersten herkes ders almalı. Diplomasi işte böyle bir şey. Yapabiliyorsanız; hızlı düşünün, sakin olun, güçlü görünün ve düşmanınızı kendi silahı ile yenmeye çalışın.956k |
Cevap: Aklımı seveyim aklımı:) Hayat sizin ona baktığınız yönde güzeldir... Bir defasında Rus çarı at arabasıyla ülkesini dolaşıyormuş. Araba yoldaki kanal inşaatının önünde durmak zorunda kalmış. Yolunun üzerinde kanal kazan işçiler, Çar'ın arabasını görünce heyecanla irkilmişler. Çar arabadan inmiş ve kan ter içinde kalan bir işçiye sormuş: "Bu kadar yoruluyorsun, kan ter içinde kalıyorsun peki iyi para kazanabiliyor musun?" "Bana yetecek kadar kazanıyorum efendim diye yanıt vermiş işçi. "Yani ne kadar " diye tekrar sormuş Çar. İşçi başını öne eğmiş ve şöyle yanıt vermiş; "Borçlarımı ödeyebiliyorum, gelecek için faize yatırabiliyorum, Kalanı ile de hergün sıcak tasda yemek yiyebiliyorum efendim " Çar çok şaşırmış, Ülkede bu kadar az para kazanan, boğaz tokluğuna çalışan bir kanal işçisi nasıl olurda bu kadar az parayı, bu kadar çok yerde, bu kadar verimli kullanabilir diye merak etmiş. Dayanamadan tekrar sormuş: "Peki paranı nasıl yettirebiliyorsun da bu kadar faydalı işe fırsat bulabiliyorsun?" İşçi yanıt vermiş: "Babama bakıyorum : Bu eski borçlarımı ödediğim anlamına gelir. Oğlumun nafakasını çıkarıyorum: Bu ise gelecek için yatırım yaptığım anlamına gelir. Yani böylece paramı faize yatırmış oluyorum. Hergun bahçemde tek yetişen sebzeyi lahanayı yiyoruz: Olsun!! Lahana da sıcak yemektir. Karnımız doyuyor sevgili Çarım" demiş. Çar fakir işçinin verdiği yanıttan çok etkilenmiş ve hemen onu bir kese altınla ödüllendirmiş. Saraya döndükten sonra ise akıllı işçinin sözlerini, bir bilmece olarak yaverlerine sorup onları sınamış. |
Cevap: Aklımı seveyim aklımı:) Einstein konferaslarina hep özel soförü ile giderdi. Yine bir konferansa gitmek üzere yola çiktiklari bir gün soförü Einstein'a ; "Efendim, uzun zamandir siz konusmanizi yaparken ben de arka siralarda oturup sizi dinliyorum ve artik neredeyse söyleyeceginiz her seyi kelimesi kelimesine biliyorum" dedi. Einstein gülümseyerek ona bir öneride bulundu: "Peki, simdi gidecegimiz yerde beni hic tanimiyorlar" dedi. "O halde bugün palto ve sapkalarimizi degistirelim, benim yerime sen yap konusmayi, ben de arka sirada seni dinlerim." Soför, gercekten cok basarili bir konusma yapti ve sorulan tüm sorulari dogru yanitladi. Tam yerine oturacagi sirada bir kisi, o güne kadar konferansta sorulmamis bir soru sordu. Soför, hic duraksamadan soruyu soran kisiye döndü ve "Böylesine basit bir soruyu sormaniz gercekten cok garip" dedi. Sonrada Einstein'i isaret ederek söyle devam etti: "Simdi size arka sirada oturan soförümü cagiracagim ve sordugunuz soruyu, göreceksiniz, o bile yanitlayacak |
Cevap: Aklımı seveyim aklımı:) Nebraska'da yasli bir adam yasardi. Patates ekimi icin bahceyi bellemesi gerekiyordu, lakin bu cok zor bir isti. Tek oglu olan David ona yardim edebilirdi fakat o da hapisteydi. Yasli adam ogluna bir mektup yazdi ve durumunu izah etti. "Sevgili David, Patates bahcemi belleyemeyecegimden kendimi cok kotu hissediyorum. Bahceyi kazmak icin oldukca yaslanmis sayilirim. Burada olsan butun derdim bitecekti. Biliyorum ki sen bahceyi benim icin hallederdin. Sevgiler Baban" Bir kac gun sonra oglundan bir mektup aldi "Babacigim, Babacigim Allah askina bahceyi kazma, ben oraya cesetleri gommustum. Sevgiler David" Ertesi gun sabaha karsi 4'de FBI ve yerel polis cikageldi ve tum sahayi kazdi lakin hic bir cesede ulaşamadilar. Yasli adamdan ozur dileyerek gittiler. Ayni gun yasli adam oglundan bir mektup daha aldi. "Babacigim, Simdi patatesleri ekebilirsin. Bu sartlarda yapabilecegimin en iyisini yaptim. |
Cevap: Aklımı seveyim aklımı:) ÖRDEK Üç kadın arkadaş bir kaza sonucu aynı anda hayatlarını kaybedip cennete giderler.Cennetin kapısında onları karsılayan melek : "Bizim burada uymanız gereken tek kural var.. O da ördeklere dikkat edin sakın üstlerine basmayın" der. Sonra kapı açılır üç kadın cennete girerler.Gerçekten de etrafta ördek doludur. Üstlerine basmamak adeta imkansızdır.Dikkat etmesine rağmen kadınlardan biri kazayla bir ördeğin üstüne basar.Hemen Cebrail belirir.Yanında son derece çirkin bir adam vardir.Kadını kolundan adama kelepçeler ve "Ördeğin üstüne basmanın cezası olarak sonsuza kadar bu çirkin adama kelepçeli olarak yasayacaksin" der. Ikinci gün kadınlardan biri yine kazayla bir ördeğin üstüne basar ve Cebrail anında yanında çok çirkin bir adamla gelip onları kadına ceza olarak birbirlerine kelepçeler. Üçüncü kadının gözü bu olaylardan çok korkar.Diğerlerinin akıbetine uğramamak ve sonsuza kadar çirkin bir adama kelepçelenip yaşamamak için her attığı adıma acayip dikkat etmeye başlar.Aradan aylar geçer ve hiçbir ördeğin üstüne basmaz. Derken bir gün Cebrail belirir.Bu kez yanında boylu poslu inanılmaz derecede yakışıklı bir adam vardir.Cebrail hiçbirşey söylemeden yakışıklı adamla kadını kelepçeler ve yine birşey söylemeden çeker gider. Kadın artık mutluluktan uçmaktadır. O güne kadar gördüğü en yakısıklı adamla kelepçelenmiştir. Adama döner ve "Ben acaba ne yaptım da sonsuza kadar senin gibi güzel bir adamla birlikte olmayı hak ettim" der. Adam suratı asık bir şekilde cevap verir. "Vallahi seni bilmem ama ben az önce bir ördeğin üstüne bastım" der. |
Cevap: Aklımı seveyim aklımı:) MAL CİMRİLERDE, SİLAH KORKAKLARDA, YÖNETİMDE AKILSIZLARDA OLURSA İŞ BOZULUR... Yavuz Sultan Selim Han döneminde, İran hükümdarı Şah İsmail, kıymetli mücevherler ile dolu bir hediye sandığı gönderiyor, hünkâra. Sandık açılır. İçinden çeşit çeşit değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkar. Fakat, sandık açılır açılmaz, etrafa pek fena bir koku yayılır. Önce, hiç kimse bir anlam veremez, nadide mücevherler ile dolu sandıktaki bu fena kokuya. Sonra, mesele anlaşılır. Sandığın dibine insan dışkısı doldurulmuş. Yani, Şah İsmail,aklı sıra,cihan padişahına hakaret ediyor…(!) Cihan padişahı emir verir, "herkes düşünsün, bu edepsizliğe, Osmanlı'nın şanına yakışacak şekilde bir mukabelede bulunmalıyız.“ Ve çözümü yine kendisi bulur. Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatılır. Sandığın içine, o zamanın en nefis gül kokulu lokumlarından hazırlanmış bir kutu yerleştirilir. Kutunun altına da, bir satırlık yazıdan ibaret pusula (not) iliştirilir. Hediye sandığı, itina ile süslendikten sonra, Şah İsmail'e gönderilir. Sandık, Şah'ın huzurunda açılır. Sandık açılır açılmaz, etrafa mis gibi gül kokusu yayılır. Mücevher vs. gibi hediyeler takdim edildikten sonra, Osmanlı Elçisi –Şah’ın tedirgin olmaması için, önce kendisi tatmak kaydıyla-büyük bir saygı ve nezaketle, Şah İsmail'e lokumdan ikram eder. Bilâhare, görevliler,huzurda bulunanlara teker teker ikram etmeye başlarlar, lokumdan. Şah, bütün bu olup bitenlere bir anlam veremez. Osmanlı Elçisi, Şah'ın şaşkınlığını gidermek için, lokum kutusunun altına iliştirilmiş mütevazı pusulayı uzatır. Pusulayı okuyan Şah'ın yüzünde, bu sefer, şaşkınlığın yerini büyük bir utanç ifâdesi alır; "İsmail,herkes yediğinden ikram eder." |
Cevap: Aklımı seveyim aklımı:) Bir zamanlar, Uzak Doğu’da, artık yaşlandığını ve yerine geçecek birini seçmesi gerektiğini düşünen bir imparator varmış. Yardımcılarından ya da çocuklarından birini seçmek yerine; kendi yerine geçecek kişiyi değişik bir yolla seçmeye karar vermiş. Bir gün, ülkesindeki tüm gençleri çağırmış ve: ”Artık tahttan inip yeni bir imparator seçme vakti geldi. Sizlerden birini seçmeye karar verdim.” demiş. Gençler şaşırmışlar, ancak o sürdürmüş: ”Bugün hepinize birer tohum vereceğim. Bir tek tohum... Ama bu çok özel bir tohum. Evlerinize gidip onu ekmenizi, sulayıp büyütmenizi istiyorum. Tam bir yıl sonra büyüttüğünüz o tohumla buraya geleceksiniz. Sizi, yetiştirdiğiniz o tohuma göre değerlendirip, birinizi imparator seçeceğim.” Gençlerin arasında Ling adında biri varmış. O da diğerleri gibi tohumunu almış. Eve gidip heyecanla olayı annesine anlatmış. Annesi bir saksı ve biraz toprak bulup, onun tohumu ekmesine yardım etmiş. Sonra birlikte dikkatlice sulamışlar. Her gün sulayıp büyümesini bekliyorlarmış. Yaklaşık üç hafta sonra diğer gençler tohumlarının ne kadar büyüdüğünü anlatırken, Ling hayretle kendi tohumunda hiçbir değişiklik olmadığını görüyormuş. Üç hafta, dört hafta,beş hafta geçmiş... Hala hiçbir şey yokmuş. Diğerleri yetişen bitkilerinden söz ederken Ling çok üzülüyormuş. İmparatorun onu beceriksiz sanmasından çok endişeleniyormuş. Ancak, arkadaşlarına hiç bir şey demiyor sabırla bekliyormuş. Sonunda bir yıl bitmiş ve tüm gençler bitkilerini imparatorun huzuruna getirmişler. Ling, annesine boş saksıyı götüremeyeceğini söyleyince, annesi ona cesaret verip; saksısını götürüp dürüst bir şekilde olanları imparatora anlatmasını istemiş. Ling,annesinin sözünü tutmuş ve boş saksıyla saraya gitmiş. Saraya varınca; gördüğü bitkilerin güzellikleri karşısında şaşırmış. Sonra imparator gelmiş ve tüm gençleri selamlamış. Ling, arkalarda bir yerlere saklanmaya çalışıyormuş. “Oooo! Tanrım; ne büyük bitkiler, çiçekler ve ağaçlar yetiştirmişsiniz. Bugün biriniz imparator olacak.” demiş imparator. Aniden arkada elinde boş saksısıyla Ling’i fark etmiş. Hemen muhafızlarına onu öne getirmelerini emretmiş. Ling çok korkmuş. ”Sanırım beceriksizliğimden dolayı beni öldürtecek.” Ling öne geldiğinde imparator adını sormuş. “Adım Ling.” demiş. Tüm gençler gülüşüp onunla alay etmeye başlamışlar. İmparator onları susturmuş. Ling’e bakıp kalabalığa doğru dönmüş. ”Yeni imparatorunuzu selamlayın. Adı Ling!” demiş. Ling inanamamış. Çünkü tohumunu bile yetiştirememiş, nasıl imparator olurmuş?... İmparator devam etmiş: ”Bir yıl önce burada herkese bir tohum verdim. Siz ekip, sulayıp bir yıl sonra getirecektiniz. Ama hepinize kaynamış tohum vermiştim. Asla büyümeyecek olan... Ancak Ling’in dışında herkes ağaçlar, bitkiler ve çiçekler getirdi; çünkü tohumun büyümediğini fark edince hepiniz onu bir başka tohumla değiştirdiniz. Oysa sadece Ling içinde benim verdiğim tohum olan boş saksıyı getirme cesaret ve dürüstlüğünü gösterdi. Onun için yeni imparatorunuz o olacak!!!” Benim Notum:Böyle yapacağına seçim yapsaymış halk seçseymiş demokrasi daha iyi olurmuş. |
Cevap: Aklımı seveyim aklımı:) ESAS AKIL Bir akil hastanesini ziyareti sirasinda, adamin biri sorar: - Bir insanin akil hastanesine yatip yatmayacagini nasil belirliyorsunuz? Doktor: - Bir kuveti su ile dolduruyoruz. Sonra hastaya uc sey veriyoruz. Bir kasik, bir fincan ve bir kova. Sonra da kisiye kuveti nasil bosaltmayi tercih ettigini soruyoruz. Siz NE yapardiniz? Adam: - Ooo! Anladim. Normal bir insan kovayi tercih eder. Cunku kova kasik ve fincandan buyuk. — Hayir, der doktor. Normal bir insan kuvetin tipasini ceker. SADECE BİZE SUNULANLARİN DİSİNDA COZUM BULMAKTİR AKIL :) |
Cevap: Aklımı seveyim aklımı:) Bir adam microsofta tuvalet temizlikçisi olarak iş görüşmesine gidiyor. Hr- menajeri ile görüşüp tıkanmış bir lavaboyu açıp testten geçiyor.. Hr menajeri testten geçtiğini ve hangi gün işe saat kaçta geleceğini bir e-mail yoluyla haber vereceğini söylüyor... Adam ise bir You are not allowed to view links. Register or Loginının olmadığını ve dolayısıyla e-mail kullanmadığını söylüyor... Hr menajeri ise bunun üzerine, üzgünüm ama e-mailiniz yok ise siz sanal olarak varsayılamazsınız ve sizi işe alamayız diyor... Adam bunun üzerine çaresiz bir şekilde dışarı çıkıyor ve cebşndekş son 10 dolar ile markete gidip 10 kg kiraz alıyor... Kapı Kapı gezip elindeki tüm kirazları 2 saat içinde satıp sermayesini 2 katına çıkarıyor... Bu şekilde para kazanabilirim diyip her sabah çıkıp kiraz satıyor ve her geçen gün sermayesini büyütüyor... Derken kazandığı paralarla kendisine küçük bir kamyonet alıp satışına bu şekilde devam ediyor biraz daha zaman geçtikten sonra da büyük bir kamyon ve bir kaç küçük kamyonet daha alıyor... Aradan 5 yıl geçiyor... Ve bu adam şu an Amerika'nın en büyük nakliye firmaları arasında... Bir gün ailesinin geleceğini düşünerek bir sigorta firmasıyla görüşüp sigorta yaptırmak istiyor ve sigorta firması kendisinden bir e-mail adresi istiyor... E-mail kullanmadığını söylediğinde karşısındaki adam bunun ilginç olduğunu söyleyip bir e-mail adresiniz bile yokken koskoca bir holding kurmuşsunuz kimbilir olsa neler yapacaktınız diyor... Adamın cevabı ise "bir e-mailim olsaydı şu an Microsoftta tuvaletçiydim" oluyor... |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:14 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.