![]() |
Korkularınızdan Korkmayın Korkularınızdan Korkmayın Korku normal yani olması gereken, oldukça sıradan bir duygudur. Hoş bir duygu olmadığını herkes bilir. Fakat bazı durumlarda yararlı olduğunu kabul etmek gerekir. Neden mi? Çünkü tehlikelerden korur. Hatta uygun dozlarda motive edici bile olabilir. İş yeri sahibinden korkan, çekinen birisinin daha fazla çalışması gibi. Fakat aşırı ve panik şeklinde olursa tam tersine insanı engeller. İnsan korktuğu objeyi, insanı terk edip gider. Korkunun objesi gerçek ya da hayal ürünü olabilir. Korku mantıklı ya da mantıksız olabilir. İşte bu irrasyonel olanlara fobi adı verilir. Fobi Yunanca bir kelimedir (phobos) anlamı kaçmaktır. Adından da belli olduğu gibi fobi korku ile kaçınma arası bir duygudur. Fobi, psikiyatrideki tarifine göre bireyin bir şeyden korkusu ona saçma ve mantıksız gelmesine ve bundan korkmamalıyım demesine rağmen bu korku ve kaçınmadan kendini alıkoyamamasıdır. Bunu saçma bulduğu için başkalarına anlatamaması, hayatını ya da bir işlevini aksatması nedeniyle duyulan sıkıntı, ızdırap ve engelleme durumu da fobinin bir parçasıdır. Fobik kişi sadece fobik olduğu şeyden kaçınır. Başka konularda ise oldukça girişken ve cesur olabilir. Sonuçta; bir veya birkaç fobimiz olması her şeyden korktuğumuz anlamına gelmez. Hele cesur bir olmadığımız anlamına hiç gelmez. Uçmakdan korkan, uçak fobisi olan bir cerrah doktor, çok cesaretli ameliyatlara girişebilir. Doktorun elde ettiği, cerrahi başarılar diğer bazı doktorların, denemeye cesaret edemiyeceği risklerle oluşmuş olabilir. Her gün yaşadıklarımızı, korkularımızı, bunlarla nasıl baş edeceğimizi anlatmak için size bir hikaye anlatmak istiyorum. Susuzluktan kırılan bir köpek devamlı olarak bir gölete kadar gelip, tam su içecekken kaçar. Belli ki köpek susamıştır ama gölete geldiğinde sudaki yansımasını görüp korkmaktadır. Bu yüzden de suyu içmeden kaçmaktadır. Sonunda köpek susuzluğa dayanamayıp kendini gölete atar ve kendi yansımasını görmediği için suyu içer. “Bu hikayeden çıkarılacak ders nedir?” derseniz? Benim bundan öğrendiğim şu oldu: “Bir insanın istekleri ile arasındaki engel, çoğu zaman kendi içinde büyüttüğü korkulardır. Kendi içinde büyüttüğü engellerdir. İnsan bunu aşarsa, istediklerini elde edebilir.” Benden söylemesi, isterseniz siz yine de korkularınızla yaşamaya devam edin. Gölete gelip, kaçan bu köpeğin misali, korkularınızla yüz yüze gelince hep onlardan kaçın, böyle mutlu olabilir misiniz? Olamazsınız, korkularla mücadele kararlılık ve cesaret ister. Yazı alıntıdır. |
Neden Korkarız? Korkunun en büyük nedenlerinden biri kendimizle yüzleşmek istemememizdir. Bu yüzden korkuların yanı sıra onlardan kurtulmak için geliştirdiğimiz kaçış yollarını da incelememiz gerekir. Beynin de bir parçasını oluşturduğu zihin korkuyu yenmeye, bastırmaya, disiplin altına almaya, kontrol etmeye, başka bir şeyin diliyle yorumlamaya çalışırsa anlaşmazlık ve çatışma baş gösterir, bu çatışma da enerjinin boşa harcanmasıdır.. Şu anda burada otururken korkmuyorum; şimdiki zamanda korkmuyorum, başıma bir şey gelmiyor, kimse beni tehdit etmiyor veya benden bir şey alıp götürmüyor. Ama yaşanan anın ötesinde, zihnin derinlerinde, bilinçli ya da bilinçsiz olarak, gelecekte neler olabileceğini düşünün ya da geçmişten bir şeyin birden karşıma çıkmasından endişelenen bir katman var. Yani hem geçmişten hem de gelecekten korkuyorum. Zamanı geçmiş ve gelecek olarak ikiye ayırıyorum. Düşünce araya giriyor, “Dikkat et bir daha olmasın” ya da “Geleceğe hazır ol. Gelecek senin için tehlikeli olabilir. Şu anda elinde bir şey var ama onu kaybedebilirsin. Hiç ünlü olamayabilirsin. Yalnız kalabilirsin. Yarından emin olsan iyi olur” diyor. Korku düşüncenin ürünü müdür? Öyleyse, düşünce daima eski olduğuna göre, korku da daima eskidir. Dediğimiz gibi, yeni bir düşünce yoktur. Bir düşünceyi tanıyorsak, o zaman eskidir. Öyleyse bizim korktuğumuz, eskinin tekrar etmesidir; geçmişte olanın düşüncesinin geleceğe yansımasıdır. Dolayısıyla korkunun sebebi düşüncedir. Bu böyledir, bunu kendiniz de görebilirsiniz. Bir şeyle ansızın yüzleştiğinizde korku hissetmezsiniz. Ancak düşünce işe karışınca korku ortaya çıkar. Öyleyse şimdi soracağımız soru şudur: Zihnin tamamen, bütünüyle şimdiki zamanda yaşaması mümkün müdür? Ancak böyle bir zihinde korku olmaz. Ama bunu anlayabilmek için düşüncenin, hafızanın ve zamanın yapısını kavramamız gerekir. Bunları zekayla ya da sözlü olarak değil, gerçekten kalbinizle, zihninizle, sezgilerinizle anlamak sizi korkudan kurtaracaktır; işte o zaman zihin düşünceyi korku yaratmadan kullanabilir. Jiddu Krishnamurti |
Cevap: Korkularınızdan Korkmayın Tatlımmm... Biliyorsun ki ben oldukça geniş bir arşive sahibim. Bir ara Tarih'e merak saldım, hala da devam etmek istiyorum açıkçası ve tarihle ilgili araştırmalarıma Homo Erektuslardan başlamıştım. Çok güzel bir kitap okuyordum. Okuduğum kitap duygularımızın oluşumunu bile anlatıyordu. Düşün artık ne kadar gerilere gittiğimi. ttli3 Bir tarih kitabında pek rastladığımız söylenemez bu gibi konulara, ancak benim çok hoşuma gitmişti, belki de bu farklılıktı hoşuma giden... Neden hatırlattı bilemiyorum ancak Krishnamurti'den yapmış olduğun bu alıntı bana insanda korkuların oluşmasını hatırlattı. Teşekkür ederim zihnimi tazelediğin ve bilinçaltımın derinliklerine sakladığım bazı bilgilerin yeniden su yüzeyine çıkmasına vesile olduğun için. Kocaman sevgimle. |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:28 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.