Geri git   Hayatimdegisti.com kişisel gelişim ritmotrans telkinli Cd'leri > Hedeflerimiz ve Biz Klubü > Hedef Ön Hazırlık > Hedefler Makaleler

Uyarılar

Hedefler Makaleler hedefe ulaşmak, hedefe ulaşma, hedeflere ulaşmak, hedeflere ulaşma, hedeflere ulaşmanın yolları, hedeflere ulaşmak için, hedefe ulaşmanın yolları, hedefe ulaşmak için

İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar

Hedef Ön Hazırlık ve Hedefler Makaleler İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız okunmaz olurmu hiç....

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hedefler Makaleler telkin cd indir izle İstanbul Hedefler Makaleler nerededir kimdir Hedefler Makaleler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hedefler Makaleler hipnoz Hedefler Makaleler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hedefler Makaleler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hedefler Makaleler kuantum düşünce kitap haberi

İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar

Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 29-04-2011, 11:43 AM   #191 (permalink)
 
Üyelik tarihi: Jul 2007
Mesajlar: 9
Tesekkür: 2
9 Mesajinıza toplam 38 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
serifozden is an unknown quantity at this point
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar

okunmaz olurmu hiç.

 

 

Buraya ilk defa geliyorsanız ismim Atakan Sönmez ve burası hayatimdegisti.com.Boğaziçi üniversitesi mezunuyum ve Türkiyede ilk Subliminal Telkin Uzmanıyım.tıklayın

Bir site olsa onu bulanların uykuda dinledikleri mp3 ler ile hayatları değişse… Bir site olsa onu bulanlar hipnoz olmadan sadece subliminal mp3 leri yükleyip ve uykuda dinleyerek hayatlarını değiştirseler. Bu fikir 1995 yılında yani 25 yıl önce çıkmıştı. 15 yıl önce ise bu mp3 lerin kişiye engel olan çekirdek inançlara göre hazırlanması yani cekirdekinanc.com fikri oluştu

Hipnoz gibi bir şey mi subliminal mp3 nedir?

Tam olarak değil. Öncelikle size engel olan 0-11 yaş arası oluşan bilinçaltı kayıtlarınız yani çekirdek inançlarınız bulunur. Sonra bu çekirdek inançlarınızın pozitif halleri olumlamalar isminize özel olarak mp3 lerin ve müziğin içine gizlenir. Siz de uykuda ya da uyanıkken bu mp3 leri dinleyerek sonuç alırsınız. Çocukluğunuzda size söylenenlerin tam tersini dinlediğiniz kayıtlarla binlerce kez bilinçaltınıza yerleştirmiş oluruz.

Çekirdek inançların hayatımda engellere neden olduğunu nasıl anlarım?

Hayatınızda hep aynı şeyler tekrar ediyorsa. İlişkilerde hep aynı şeyleri yaşıyorsanız... Aşırı fedakar bir yapınız varsa ve bu sanki göreviniz haline geldiyse. Birilerini kurtarmaya çalışıyorsanız. Paranızın bereketi yoksa sürekli gereksiz harcamalar çıkıyorsa birikim yapamıyorsanız. Hayır demekte zorlanıyorsanız. Odaklanmakta bir şeyleri devam ettirmekte sorun yaşıyorsanız. İlişkilerde mıknatıs gibi sorunlu kişileri çekiyorsanız. İş hayatında iniş çıkışlar sürekli oluyorsa. Ertelemeleriniz fazla ise. Aşırı kontrolcü ve garantici bir yapınız varsa kaygı düzeyiniz yüksekse hep en kötü ihtimali düşünüyorsanız ve şanssızlıkları sorunlu olayları ve sorunlu kişileri hayatınıza çekiyorsanız çocuk yaşta oluşan çekirdek inançlar hayatınızı yönetiyor olabilir.

25. yıla özel şimdi arayanlara 5 dakikalık çekirdek inanç ön tespit ve bir günlük deneme telkin mp3 ücretsizdir. Ön tespitte size engel olan birkaç çekirdek inanç örneği verilir. Atakan Sönmez tarafından yapılır ve bilgi amaçlıdır. +90 5424475050 Türkiye dışındakiler whatsapp tan arayabilir cekirdekinanc.com inceleyiniz.

serifozden isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-04-2011, 11:59 AM   #192 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



"Bana iç ruh güzelliği ver, dış ve iç insan bir olsun."
SOKRAT

O halde Master Sistemi'nizde değerler olarak bilinen bu üçüncü unsuru nasıl kontrol edebilirsiniz? Şu iki basit adımı atın:

Birinci adım. Şimdiki değerlerinizin neler olduğunu bulun, sonra bunları önem sırasına koyun. Bu size en çok neyi yaşamak istediğinizi açıklayacaktır. Hangi değerlere doğru gitmekte olduğunuzu ve hayatta en çok nelerden kaçmakta olduğunuzu gösterecektir. Yaptıklarınızı neden yaptığınızı anlatacaktır. Ayrıca size sürekli olarak daha çok zevk ala ala yaşamanız için, içinizde var olan acı-zevk sistemini de anlatacaktır.

İkinci adım. Eğer koçu boynuzlarından yakalamaya istekliyseniz, kaderinizi yeniden yönlendirme olanağınız da var. Kendinize yeni bir soru sorun: "Benim değerlerim ne olmalı ki, istediğim ve hak ettiğim kaderi elde edeyim?" Beyin fırtınasıyla bir liste oluşturun. Onu sıraya sokun. Gerçekten istediğiniz hayat kalitesine ulaşabilmek için hangi değerlerden kurtulmanız gerektiğini, hangilerini listeye eklemeniz gerektirdiğini kararlaştırın.

Belki siz şimdi, "Benim kaderim de neymiş, yahu?" diye soruyor olabilirsiniz. Eğer bu noktada takılmış durumdaysanız, Bölüm 12'ye dönün. Orada ben size, tüm istediklerinizi başarabilmek için nasıl bir insan olmanız gerektiğini sormuştum. O insan olabilmek için, değerlerinizin neler olması gerekir? Hangi değerleri eklemek ya da çıkarmak istiyorsunuz?

Örneğin, korkuyla, hırslanmayla, reddedilmeyle başa çıkma kapasiteniz, yeni bir sıralamayla ne kadar değişecektir? Eğlenceye ve oyuna daha yüksek bir öncelik vermek neleri değiştirecektir? Hayatta daha çok eğlenmenizi sağlayacak mıdır? Tüm tecrübelerden zevk almayı, çocuklarınızla daha yakınlaşmayı, onlara yalnızca ekmek parası getiren biri olmaktan çıkmayı sağlayacak mıdır?

Yeni değerler listenizi yaratmakla siz ne başarmış oldunuz? Bir kâğıt üzerinde bir yığın kelime mi onlar? Öyle tabii, eğer kendinizi şartlayıp onları yeni pusula olarak kullanmazsanız. Ama kullanırsanız, vereceğiniz her kararı sağlam temeli olacaklar. Seminerlerimde kullandığım tüm şartlandırma araçlarını bu kitapta size vermek hiç kolay değil ama isterseniz kaldıracın gücünü bir kere daha hatırlatayım. Kaderle Randevu seminerine katılan insanların pek çoğu, de- ğerler listesini iş yerlerinde, evde, insanların görüp onlardan bu yüksek standartları bekleyeceği her yerde duvarlara asıyor, göz önüne koyuyorlardı.

Siz de aynı tür kaldıraçlar kullanarak yeni değerlerinize adanmışlığınızı artırın. Gelecek sefer çocuklarınıza bağırırken, belki sevdiğiniz biri oradan geçerken size, "Merhamet senin listende bir numara değil miydi?" diye hatırlatabilir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-04-2011, 12:02 PM   #193 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



"Ben geleceğe dokunuyorum; öğretmenim."
İMZASIZ

Kaderle Randevu'da insanların değer hiyerarşilerinin kontrolünü ellerine alışını seyretmek öyle ödüllendirici bir şey ki! Cuma sabahı kim olduklarıyla, Pazar akşamı kim haline geldikleri arasındaki farkı anlatamam. Bu değişimler sırasında sanki sihir sergileniyor. Bir adam hatırlıyorum, karısı onu programa sürükleyerek getirmişti. Hiç gelmek istemiyordu. Biz değerlerden ve o alanda değişiklikler yapma olanağından söz ederken o, "Ben değerlerimi değiştirme ihtiyacı duymuyorum" diye direnmekteydi. Bu arada söyleyeyim, bir numaraya koyduğu değer özgürlüktü! Hayatında istemediği bir şeyi değiştirmeye zorlanmaktan yakınıp duruyordu. O değişimi reddederken, mesele bir kontrol sorunu haline gelmişti. Sonunda ona, "Değişiklik yapmak zorunda olmadığınızı biliyorum" dedim. "Sizin özgür olduğunuzu da biliyorum. Eminim ki yeni değerler ekleme özgürlüğünüz de var. Hayatınızın kalitesini artırmak ve belki nihaî kaderinizi de etkilemek için ekleyeceğiniz bazı değerler hangileri olurdu?" Birkaç saniye düşündükten sonra, "Eh, belki esnekliği eklemek iyi olur" dedi. Herkes kahkahalarla gülmeye başladı. "Harika!" dedim. "Esnekliği listede nereye koyarsınız?" Dipten başlayıp yukarıya doğru tırmandık, sonunda o kelime listede dördüncü sıraya girdi.

Oranın yeni değer için uygun sıra olduğuna karar verdiği anda, onun yanında oturan bir başka katılımcı, "Gördünüz mü şunu?" diye patladı. Salondaki başkaları da fark etmişti. Adamın fizyolojisi gözümüzün önünde değişiyordu resmen! Esnekliği kendi değer sistemi içinde kabullendiği zaman, duruşu birden rahatlamış gevşemişti. Sandalyesinde farklı oturuyor daha özgürce soluyordu. Yüz kasları gerilimini kaybederken ifadesi bile değişti. Esneklik yeni önceliği olunca, sinir sistemi hemen mesajı almıştı besbelli.

Ona sordum: "Listenize eklemek isteyeceğiniz daha başka değerler var mı?" Adam bir an düşündü, "Belki... Bağışlama?" dedi. Bunu sonunda soru işareti varmış gibi söylemişti. Herkes yine gülmeye başladı. İşe düşmanca bir tutum içinde başlayan adam, karşımızda 180 derecelik bir dönüş yapıyordu. Bağışlamayı listesinde nereye sokacağını düşünürken, tavrında daha başka değişiklikler de görmek çok hoştu. Duruşu, soluyuşu, yüz kasları, hareketleri! Hafta sonu boyunca, o iki değeri eklemenin bu adamda sağladığı değişime herkes şaşıp durdu. İnsanlarla konuşurken sesi artık yumuşaktı. Yüzü "açık" bir ifadeye bürünmüştü. Daha ifadeliydi. İnsanlarla kurduğu bağlar, eskiden yapamadığı türdendi. Şimdi aradan üç yıl geçti, özgürlük artık onun listesinde bile değil. Karısıyla arasındaki yakınlık da büyük ölçüde arttı.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-04-2011, 12:05 PM   #194 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



"Neyi tekrar tekrar yapıyorsak, oyuz."
ARİSTO

Hayat bir bakıma bizim değerlerimize adanmışlığımızı sınavdan geçirir. Benim sınavım da, bir gün uçağa binerken karşıma çıktı. Bir de baktım, karşımda meşhur Bay Smith duruyor! İçimde iki yıldır hissetmediğim öfkeler ve düşmanlık duyguları kabarmaya başladı. Bu duyguları iki yıldır tatmayışım, biraz da onu bu arada hiç görmeyişimdendi. Uçağa bindi, arka tarafa oturdu. Ben yerime otururken, onun arkamda olduğunu bildiğim için, düşünceler kafamda cirit atıyordu: Ne yapmalıydım? Onunla yüzleşmeli miydim? Oraya yürüyüp yüzüne mi bakmalıydım? Onu bakışlarımla çökertmeli miydim? Bu sorulardan gurur duymuyorum doğrusu. Ama madem ki dürüstlük benim en baş değerlerimden biri, sizinle açık konuşayım dedim.

Ama bir an sonra, eylemlerimi değerlerim yönetmeye başladı. Neden? Defterimi açıp bir şey yazarken, değerler hiyerarşimi gördüm. En başta, "Benim için hayatta en önemli şey sevgi ve sıcaklık," diyordu. Hımmm. "Zeki ol." Hımmm. "Neşeli ol. Dürüst ol. İhtiraslı ol. Minnet duy. Eğlen. Bir fark yarat..." Eh, tahmin edebileceğiniz gibi, durumum birden değişti. Besbelli paternim kırılmıştı. Aslında kim olduğumu, amacımın ne olduğunu hatırlamak, bana bu etkiyi yapmıştı. Ne yapacağım da böylelikle açık seçik ortaya çıktı.

Uçak indiğinde, ona içtenlikle ve sıcaklıkla yaklaştım, geçmiş davranışını hiç onaylamamakla birlikte, artık ona fazla kızmamaya karar verdiğimi söyleyip iyi dileklerimi sundum. Ben dönüp uzaklaşırken yüzündeki şaşkınlığı hâlâ hatırlıyorum. Öfff! Ne büyük bir duygusal isabet! Stresli bir ortamda bile, doğru saydığım şeylere göre davranmıştım. Hayatta hiçbir şey insana, doğruyu yaptığını bilmek kadar büyük bir doyum duygusu veremiyor.

Kendinize kaderinizi biçimlendiren bu gücü kontrolünüze alma fırsatı tanıyın. Zaman ayırıp, önceliklerinizi netleştiren egzersizleri de kesinlikle yapın.

İnsanın değerlere sahip olması, ama onlara göre yaşadığını hissetmemesi de mümkün mü? Hayatınıza muhteşem biçimde yön veren harika bir değerler sisteminiz olabilir, ama yine de kendinizi mutsuz hissedebilirsiniz. Böyle olmaması için, bir başka şeyin gücünü anlıyor olmanız gerek, o da...

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-04-2011, 12:15 PM   #195 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



KURALLAR; MUTLU DEĞİLSENİZ, İŞTE NEDENİ!

"Kimsenin sizden beklemediği kadar yüksek bir standarttan sorumlu olmayı seçin."
HENRY WARD BEECHER

Bu kelimeleri yazarken bir yandan da, Hawaii'nin en büyük adasındaki Hyatt Regency Waikoloa beldesinde, penceremden Büyük Okyanusun o derin maviliğine bakıyorum. Az önce tanık olduğum şey, Amerika'da 2017 yılına kadar olmayacak. Güneşin tam tutulması. Becky'yle ikimiz bu sabah 5.30'da kalktık, diğer binlerce konukla birlikte bu ender astronomik olayı seyrettik.

Seyretme yerinde büyük kalabalıklar toplanırken, benim niyetim olayı bizimle paylaşmaya gelenlerin çeşitliliğini gözlemlemekti. En yüksek düzeyde iş adamlarından, tatile gelmiş ailelere kadar, yanlarında teleskoplarını getiren bilimadamlarından, çadırlarını dün gece lav çukurlarına kurmuş yürüyüş meraklılarına kadar, bunun heyecanlı bir olay olduğunu anneleriyle babaları söylediği için bilen çocuklara kadar her türlüsü vardı. Sayısız insanlar dünyanın her yanından uçarak gelmişlerdi buraya. Binlerce dolar harcayıp gelmiş, üstelik de bunu sırf dört dakika sürecek bir şeyi seyretmek için yapmışlardı! Ne işimiz vardı bizim burada? Gölgede durmak mıydı bütün derdimiz? Ne ilginç bir canlı türüyüz, değil mi?

Saat 6.28'de olay başladı. Havada bir gerilim vardı. Bu yalnız tutulmayı görmekten kaynaklanan bir şey değildi. Herkes hayal kırıklığına uğramaktan korkuyordu. Çünkü bu benzersiz sabah saatinde, bulutlar yavaş yavaş toparlanmaya, gökyüzü kapanmaya başlıyordu. Kalabalığın içinde, beklentilerinin boşa çıkabileceğini düşünenlerin sayısı öyle çoktu ki! Görmeye geldikleri şey yalnızca ayın güneş önünden çabucak kayması değildi. Dört dakikalık tam tutulmayı bekliyordu onlar. Ayın gölgesi, güneş ışınlarının yolunu tümden tıkayacak, bizi karanlıklara itecekti. Onlar bunun için gelmişlerdi buraya. Topyekûn bir olay görmeye!

7.10'da bulutlar daha da artmış, her geçen dakikayla çoğalıyorlardı. Birden güneş, bulutların arasındaki bir delikten kendini gösterdi, bir an için kısmî bir tutulma görebildik. Kalabalık bu fırsatı alkışlarla selamladı, ama bulutlar hemen yine güneşi örttü, giderek kalınlaştılar, sonunda görüşümüzü tıkadılar. Tam tutulma yani salt karanlık ânına yaklaşırken, ayı güneşin üzerinde göremeyeceğimiz belli oldu.

Birdenbire binlerce insan, televizyoncuların oraya kurduğu dev ekrana doğru koşmaya başladı. O ekranın karşısına oturup tutulmayı öyle seyrettik. Dünyanın her yanındaki diğer insanlar gibi! İşte o anda, sınırsız sayıda farklı insan duyguları gördüm. Herkes kendi kurallarına göre davranıyordu, Bu tecrübeden gerekli duyguları elde edebilmeleri için ne olması gerekiyorsa, onu sağlamaya çalışıyorlardı.

Arkamda duran bir adam küfretmeye başladı. "4000 dolar harcayıp buralara kadar gelişim, dört dakikalık tutulmayı televizyondan seyretmek için miydi?" diyordu. Birkaç adım ötemdeki bir kadın da ikide bir, "Kaçırdığımıza inanamıyorum!" demekteydi. Hevesli biri olan kızı ona, "Ama anne, şimdi oluyor işte!" diye karşılık veriyordu. Sağımda oturan bir başka kadın da, "Ne inanılmaz şey, değil mi? Burada olduğum için kendimi öyle şanslı hissediyorum ki!" diyordu.

Derken çok çarpıcı bir şey oldu. Biz televizyonda, son güneş ışınlarının da ayın arkasında görünmez oluşunu seyrederken, ortalık kapkaranlık kesildi. Geceye hiç benzemiyordu. Gece olurken gökyüzü yavaş yavaş kararırdı. Oysa bu, bir anda gelen salt bir karanlıktı! Önce kalabalıktan bir uğultu yükseldi, sonra bir sessizlik çöktü. Kuşlar hemen ağaçlara konup seslerini kestiler. Gerçekten çok şaşırtıcı bir andı. O sırada isterik bir şey oldu. İnsanlar karanlıkta oturup, televizyon ekranındaki karanlığa bakarken, kameralarını getirmiş olanlar ekranı çekmeye başladılar. Ortalık aydınlanıverdi. Güneşten değil... Flaş ışıklarından!

Olay başladığı kadar anî son buldu. Bence bütün bu serüvenin en çarpıcı yanı, bir ışın demetinin ayın arkasından kurtulup bizi aydınlığa kavuşturmasıydı. İçimden sessizce, karanlığı silmek için o kadar da fazla ışık gerekmiyor, diye düşündüğümü hatırlıyorum.

Güneş ışığının geri dönmesinden birkaç saniye sonra, insanlar kalkıp dağılmaya başladılar. Şaşırmıştım. Oysa tutulma henüz bitmemişti. Gidenlerin çoğu, bunca yolu gelip de böyle önemli bir tecrübeyi kaçırdıklarından yakınıyorlardı. Ama birkaç kendinden geçmiş kişi orada oyalandı, olayın her dakikasını seyretti, büyük bir heyecan ve sevinç hissetti. İşin garip yanı, on beş, yirmi dakika geçmeden rüzgârın tüm bulutları dağıtıp gökyüzünü pırıl pırıl etmesiydi. Gökyüzü masmaviydi, tutulma olayı da hâlâ devam ediyordu. Ama insanlar homurdanarak odalarına dönmüşlerdi bile. Beklentileri gerçekleşmedi diye kendilerine acı vermeyi sürdürüyorlardı.

Ben yine her zamanki gibi insanlarla konuşmaya başladım. Önce, tutulma olayından elde ettikleri tecrübeyi bilmek istiyordum. Çoğu kişi olayı inanılmaz bulduklarını, hayatlarının en ruhanî olayı saydıklarını söyledi. Bir hamile kadın göbeğini ovalayarak, tutulma sırasında karnındaki çocukla daha yakın bir bağ kurduğunu anlattı. O anda burada bulunmam şarttı, diyordu. Ne de çeşitli inançlar ve kurallar dinliyordum bugün!

Ama bana esas komik gelen, insanların böyle bir şey için bu kadar heyecanlanıp duygulanmalarıydı. Alt tarafı, tam karanlığın süresi dört dakikaydı! Bir düşünürseniz, aslında güneşin her sabah doğması da bir mucize! İnsanların her sabah böyle toplaşıp gündoğumunu seyredişini düşünebiliyor musunuz? Ya ulusal televizyon bu olayı her sabah yayınlasa, güneşin ufuktan yükselişi hakkında yorumlar yapıp dursaydı? Herkes de sabahları öğleye kadar bu mucizeden söz etseydi?

Ne tür günler yaşardık, hayalinizde canlandırabiliyor musunuz? CNN günlük yayınına, "Günaydın. Mucize bir kere daha oldu... Güneş doğdu!" diye başlasaydı? Neden böyle tepki vermiyoruz? Verebilir miydik? Herhalde verebilirdik. Ama tabii alışırdık. Çevremizde her gün yer alan mucizelere öylesine alışıyoruz ki, artık onları mucize olarak bile görmüyoruz.

Çoğumuz için, nelerin değerli olduğu konusundaki kurallar, bizi hep ender şeylere yöneltiyor. Çok sayıda olan mucizelere aldırış etmiyoruz. Peki, bu insanların tepki farklarını yaratan nedir? Bir adam öylesine bozulmuştu ki, olay yerinde kamerasını kırıp parçalamıştı. Kimi de bugün yalnıca bir sevinci yaşamıştı. Ayrıca o sevinci, olayı b ıskalarına anlatırken de, her sefer yaşayacaklardı. Haftalarca, aylarca, yıllarca!

Bizim bu gerçek olayla ilgili olarak yaşadığımız tecrübenin aslında gerçekle ilgisi yoktu. Durumu biz kendi inançlarımızın kontrol edici gücüyle yorumluyorduk. Kendimizi iyi hissetmemiz için ne olması gerekiyorsa, ona göre. Ben ne zaman zevk, ne zaman acı hissedeceğimizi saptayan bu belirli inançlara, kurallar diyorum. Bunların gücünü anlayamamak, ömür boyu mutluluk olanağını tümüyle öldürebilir, çok iyi anlayıp onlardan yararlanmak ise, hayatınıza tüm bu kitapta anlatılanları katarak onu değiştirebilir.

Daha ileriye gitmeden size bir soru sorayım. Sizin kendinizi iyi hissetmeniz için ne olması gerek? Birinin sizi kucaklaması, öpmesi, sizinle sevişmesi, size ne kadar saygı duyduğunu, sizi ne kadar sevdiğini söylemesi mi gerek? Yoksa bir milyon dolar mı kazanmalısınız? Golfta en güzel puanı mı tutturmaksınız? Patronunuz sizi takdir mi etmeli? Amaçlarınızın tümüne ulaşmanız mı gerekli? Seçkin bir araba kullanıp, seçkin partilere gidip, seçkin insanlarla tanışık mı olmanız gerek? Manevî değerlerinizin güçlü olması, tümden aydınlanma ânını bekliyor olmanız mı gerek? Günde beş mil koşmanız mı gerek? Kendinizi iyi hissetmeniz için ne olması gerek? Aslına bakarsanız, sizin kendinizi iyi hissetmeniz için hiçbir şeyin olması şart değil. Güneşin tutulması şart değil.

Şu ada bile, hiçbir neden olmadığı halde, kendinizi çok iyi hissedebilirsiniz! Bir düşünün. Bir milyon dolar kazansanız, size zevki veren o bir milyon dolar değil. Kendinize, "Bir milyona varınca, kendime iyi hissetme izni vereceğim," diye koymuş olduğunuz kural. O anda, kendinize iyi hissetme izni verdiğiniz sırada, beyninize bir mesaj yolluyor, yüz, göğüs, vücut kaslarınıza giden emirleri değiştiriyor, solumanızı ve sinir sisteminizin biyokimyasını değiştiriyor, zevk diye tanımladığınız şeyleri hissetmeye izin veriyorsunuz.

O güneş tutulması gününde en kötü tecrübeyi kim yaşadı sizce? Kendilerini iyi hissedebilmek için koydukları kuralları çok sert ve yoğun tutanlar! Bilimadamlarının ve kendilerini bilimadamı gibi gören turistlerin en çok acıyı çektiğine hiç kuşku yok. Çoğu ellerinde koca gündemlerle gelmişlerdi. Tutulma sırasında o gündemdekilerin hepsim yapacak, ancak ondan sonra kendilerini iyi hissedeceklerdi.

Beni yanlış anlamayın; kendini adamanın elden gelenin en iyisini yapmaya çalışmanın kötü bir yanı yok. Ama yıllar önce ben, hayatımı ebediyen değiştiren bir farklılık keşfetmiştim: hayatlarımızı kendi kontrolümüzün dışındaki bir şeyden mutlu olacak biçimde yapılandırırsak. Acı çekeriz. Bundan böyle acının gelip beni sarsacağı korkusuyla yaşamak istemediğim için, ayrıca kendimi zeki bir insan saydığım için, kurallarımı yeni baştan tasarımladım, acıyı ve zevki ancak kendim uygun bulduğum zaman ve kendi zihnimi, vücudumu, duygularımı yönlendirme kapasiteme göre yerinde bulduğum zaman çekerim, dedim. Bu arada söyleyeyim, Becky de, ben de, güneş tutulmasından büyük .keyif aldık. Zaten Havvaii'ye başka nedenlerle de gidecektik (orada üç haftalık sertifika programım vardı), bu nedenle birkaç günlüğüne buraya uğrayıp tutulmayı seyredebilmek de bize ek bir ikramiye gibi geldi.

Ama keyif almamızın asıl nedeni beklentilerimizin az olması değildi. Olayı biz de hevesle bekliyorduk. Bizim mutluluğumuzun nedeni, ikimizin de paylaştığı bir kilit kuralda yatmaktaydı: o günün kuralı olarak, ne olursa olsun olaydan zevk almaya karar vermiştik. Beklentilerimiz olmadığından değildi zevk alabilişimiz. Kararımızın, ne olursa olsun, zevk alacak bir yanını bulma yolunda olmasındandı.

Eğer bu kuralı benimser ve kendi hayatınızda sürekli olarak uygularsanız yaşadığınız olayların tümünü nasıl değiştireceğini görebiliyor musunuz? Ben insanlara bu kuralı anlattığımda, içlerinden bazıları, "Evet ama aslında siz standartlarınızı düşürüyorsunuz" diyorlar. Oysa bu hiç doğru değil! Bu kuralı kabul etmek standartlarınızı yükseltmektir. Kendinizi daha yüksek bir standarda adıyorsunuz, koşullar ne olursa olsun zevk alıyorsunuz demektir. Odağınızı, hayatın gerçek zenginliğinden zevk alabilecek biçimde yöneltecek kadar zeki, esnek ve yaratıcısınız demektir. Belki de kuralların en hayatî olanı budur.

Bir önceki bölümde, kendinize bir değerler hiyerarşisi tasarımlamaya başladınız, hayatınızın yönünü tanımladınız. Anlamanız gereken şey, değerlerinizi tutturmak isteyip istememenin tümüyle sizin kurallarınıza, yani kendinizi başarılı ya da mutlu hissetmek, sevgiyi yaşamak için nelerin olması gerektiği yolundaki inançlarınıza bağlı olduğudur.

Mutluluğu bir öncelik yapmaya karar verebilirsiniz, ama eğer mutluluk kuralınız, her şeyin plana göre gitmesini şart koşuyorsa, o duyguyu pek de sık yaşayamayacağınızı size şimdiden söyleyebilirim. Hayat değişken bir olaydır bu yüzden kurallarımız da, uyum sağlamamıza, büyümemize ve zevk almamıza izin verecek biçimde düzenlenmelidir. Kendimize ne zaman acı, ne zaman zevk vereceğimizi kohtrol eden bu bilinç dışı inançlarımızı anlamak son derece önemlidir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-04-2011, 12:19 PM   #196 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



YARGIÇ VE JÜRİ

Hepimizin hem hayatımızda olan olaylar karşısındaki duygularımızı, hem de belli bir durum karşısındaki davranışlarımızı yöneten farklı kuralları ve standartları vardır. Sonunda ne yaptığımız ve kim olduğumuz, değerlerimizin bizi hangi yöne götürdüğüne bağlıdır. Ama beri yandan da, bizim duygu ve davranışlarımızı yöneten, neyin iyi, neyin kötü olduğu yolundaki, neyi yapmamız, neyi yapmaya mecbur olduğumuz konusundaki inançlarımızdır. Bu standartlar ve kriterlere ben kurallar adını vermiş bulunuyorum.

Kurallar, herhangi bir anda sinir sisteminizde hissettiğiniz her acı ya da zevkin tetiğini çeker. Sanki beynimizin içinde minyatür bir mahkeme sistemi kurmuş gibiyizdir. Bizim kişisel kurallarımız, hükmü verecek olan yargıçla jüridir. Eğer ben size "Vücudun çok güzel mi?" diye sorsam, nasıl cevap verirdiniz? Kendi kafanızda güzel vücut konusunda koyduğunuz kriterlere göre ölçerdiniz, değil mi?

İşte bir başka soru daha: "Usta bir aşık mısınız?" Cevabınız, usta bir aşık olmak için neler gerektiğiyle ilgili kurallarınıza, kendinizi adadığınız standartlarınıza bağlı olacaktır. Eğer bana, "Evet, harika bir aşığım" derseniz size kilit soruyu sorarak kurallarınızı anlayabilirim: "Usta bir aşık olduğunuzu nereden biliyorsunuz? Kendinizi usta bir aşık gibi hissetmeniz için neler olması gerekiyor?"

Belki dersiniz ki, "Biliyorum, çünkü biriyle seviştiğim zaman genellikle 'çok harikaydı' der." Kimi de der ki, "Sevgilim öyle dediği için biliyorum." Ya da der ki, "Karşımdakinin türlü tepkilerinden biliyorum." Kimi de der ki, "Sevişirken kendimi harika hissettiğimden anlıyorum." (Karşısındakinin tepkisi hiç mi önemli değilmiş? Hımmm.) Ya da belki bana cevap olarak: "Sorun herkese" deyiverirsiniz.

Beri yandan bazıları da kendilerini usta bir aşık saymazlar. Bu gerçekten öyle olmadıkları için midir? Yoksa kuralları uygun olmadığı için midir? İşte bu çok önemli bir sorudur. Çoğu durumda insanların kendini usta bir aşık gibi hissetmemesi, sevgilileri onlara öyle olduklarını söylemediği içindir. Belki o sevgili, hareketlerine ihtiraslı cevaplar veriyor olabilir, ama bu cevaplar o kişinin belirli kurallarını tutturamadığı için, kişi kendinin usta bir aşık olduğundan emin olamıyordur.

Hak ettiğimiz duyguları hissedememe konusundaki bu durum, yalnız ilişkilere ve sevişmelere özgü de değildir. Çoğumuzun başarıyı, fark yaratmayı, güvenceyi, zekâyı, daha başka şeyleri tanımlamak için de uygunsuz kuralları vardır. Hayatımızdaki her şey, işten eğlenceye kadar hepsi, bu yargıç-jüri sisteminin hükmü altındadır.

Bunun anlamı basittir. Sağ olduğumuz sürece verdiğimiz her cevabı ve her tepkiyi, bizim kurallarımız kontrol etmektedir. Ve tabii tahmin ettiğiniz gibi, o kurallar da rastgele konmuş kurallardır. Master Sistem'in hayatımızı yöneten nice unsuru gibi, kurallarımız da hayatımızda karşımıza çıkan şeylerin etkisinde, baş döndürücü bir kolaj'a benzer. Değerlerimizi biçimlendiren o ceza ve ödül sistemi, kurallarımızı da biçimlendirir. Aslında yeni değerler geliştirdikçe, o değerlere ulaşmak için neler gerektiği konusundaki inançlarımız da değişir, listelere kurallar da sürekli olarak eklenir. Yeni yeni kurallar eklendikçe, çoğu zaman eskilerini çarpıtma, genelleştirme ya da listeden silme eğilimindeyizdir. Birbiriyle çelişkili kurallar ediniriz. Bazı kimseler için kurallar, büyürken içlerine işleyen kurallara bir isyan olarak biçimlenir.

Bugün hayatınızı yöneten kurallar, sizin kim olduğunuza uygun mu? Yoksa geçmişte işinize yaramış kurallara sarılıpkalmış durumda mısınız? Çocukluğunuzdan kalma, artık uygun olmayan kurallarla mı idare ediyorsunuz?

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-04-2011, 12:21 PM   #197 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



"Her budala kural koyabilir... Her budala da ona uyar."
HENRY DAVID THOREAU

Kurallar beynimiz için kestirme yollardır. Eylemlerimizin yaratacağı sonuçhr konusunda bize bir emin olma duygusu verirler, böylelikle neyin ne anlama geldiği ve bizim o konuda ne yapacağımızla ilgili olarak şimşek hızında kararlar vermemizi sağlarlar.

Biri size gülümseyince, bunun ne anlama geldiği konusunda upuzun birtakım hesaplara girmek zorunda kalsaydınız, hayatınız perişan olurdu. Oysa sizin bir kuralınız var, eğer biri size gülümserse, o kişi mutlu demektir, ya da dost demektir, belki sizi seviyordur. Eğer biri size kaşını çatarsa o da başka kuralların dediğini çeker, başka anlamlar getirir, ne yapacağınızı başka biçimde etkiler. Bazı kimseler için biri kaş çatınca, o kişi kötü bir duygu durumunda, demek ki ondan kaçmak gerek, anlamı doğar. Diğer bazılarının kuralı ise, "Eğer biri kötü duygu durumundaysa, onun o durumunu değiştirmem gerek" biçimindedir.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-04-2011, 12:29 PM   #198 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



KARMAKARIŞIK MISINIZ, YOKSA KUSURSUZ MU?

Gregory Bateson'rn Zihin Ekolojisine Atılan Adımlar adlı çok ilginç kitabım okuyuşumu hatırlıyorum. Kızıyla yıllar önce yaptığı bir konuşmanın kaydıydı. Size özetleyeyim.

Günün birinde kızı ona gelip ilginç bir soru soruyor: "Baba, her şey nasıl bu kadar kolay karmaşıklaşabiliyor?"

Bateson ona, "Karmaşıklaşmak demekle ne demek istiyorsun, tatlım?" diyor.

Kız o zaman, "Bilirsin, baba" diye karşılık veriyor. "Kusursuz değil yani. Şu anda benim çalışma masama bak. Her şey her yerde. Karmakarışık. Oysa dün gece orayı kusursuz hale getirmek için ne kadar uğraşmıştım. Ama hiçbir şey kusursuz durumda kalmıyor. Kolayca karmakarışık oluyor!"

Bateson, "Kusursuz olunca nasıl olduğunu göster bana" demiş. Kız masadaki her şeyi yerli yerine koymuş, "İşte, baba, şimdi kusursuz" demiş. "Ama böyle kalmayacak."

Bateson o zaman "Boya kutunu şöyle otuz santim kaydırsam ne olur?" diye sormuş.

Kızı, "Yo baba, şimdi karıştı" demiş. "Hem zaten düz durmalı, senin koyduğun gibi çarpık durmamalı."

"Ya kurşun kalemini şuradan şuraya alsam?"

"Yine karıştırıyorsun."

"Şu kitap kapalı değil de, biraz açık dursa?"

"O da karışıklık demek!"

Bateson kızına dönmüş, "Tatlım, mesele her şeyin kolayca karmakarışık olmasında değil. Senin karıştırma usullerinin sayısı pek çok, kusursuz yapma yolun ise bir tek de ondan" demiş.

Çoğumuz kendimizi kötü hissetmek için çeşitli yollar yaratmışızdır, ama iyi hissetmek için bir tek yolumuz vardır. Kurallarıyla kendilerini acılara bağlamış insanların bu kadar çok oluşu beni hep şaşırtmaktadır. Sanki tam kaçınmak istedikleri duygu durumuna giden bir yığın nöral yollardan oluşan bir şebeke örmüşlerdir. Oysa zevke giden nöral yollarının sayısı pek azdır.

Klasik bir örnek olarak, Kaderle Randevu seminerime katılan bir adamı anlatayım. Fortune 500'e girmiş ünlü bir şirket yöneticisiydi. Toplum onu katkılarından ötürü pek severdi. Beş çocuğu vardı. Karısına ve çocuklarına yakındı, fiziksel olarak sağlamdı, hattâ maraton koşucusuydu. Ona, "Başarılı mısınız?" diye sorduğumda, herkesi şaşırtacak biçimde, ciddi bir sesle, "Hayır" dedi. "Kendinizi başarılı saymanız için ne olmalı?" diye sordum. (Unutmayın, sizin ya da başkasının kurallarını anlamak için kilit soru budur.)

Kendini hayatta başarılı saymak için yerine gelmesini şart gördüğü bir yığın katı kural saydı. Maaşı yılda 3 milyon dolar olmalıydı (o sıra 1,5 milyondu, ama ikramiyeleriyle birlikte 3,5 ediyor ... bu onu tatmin etmiyordu). Vücudunda yağ oranı % 8 olmalıydı (oysa % 9'du). Çocuklarına hiç hırslanmamalıydı (unutmayın, beş çocuğu vardı, hepsi de hayatın farklı yönlerine doğru gitmekteydiler). Sizce bu adamın kendini başarılı hissetme şansı ne kadar? Bütün bu mantığı tartışmalı kriterleri aynı anda tutturabildiği zaman mı kendini başarılı sayacak? Hiçbir zaman başarılı saymayacak mı kendini?

Buna karşılık, seminerde bir de başka adam vardı. Enerjisi taşıyor, bir an yerinde duramıyordu. Seminerden de, hayattan da büyük zevk alıyor gibiydi. Ona da aynı soruyu sordum. "Başarılı mısınız?" Sırıttı, "Kesinlikle," dedi. Tekrar sordum: "Başarılı olmanız için ne olması gerek?" Sırıtarak cevap verdi: "Çok kolay. Tek yapmam gereken, ayağa kalkıp aşağıya bakarım, yerden yukarda olduğumu görürüm, yeter!" Herkes güldü. Adam devam etti. "Yerin yukarısında geçirdiğim her gün harika bir gündür!" Bu kural, Kaderle Randevu kadrosunun pek hoşuna gitti. Artık her seminerde bunu yazıp bir tarafa asıyoruz, sabahları yorganı üstümüzden attığımız anda ne kadar başarılı sayılacağımızı kendimize hatırlatmaya çalışıyoruz.

Kendi kurallarını tutturamayan o genel müdür gibi, sizin de kendinizi kazanıyor ya da kaybediyor hissetmeniz, elinizdeki puan kartının haksız düzenlenmiş olmasından kaynaklanabilir. Kart yalnız size haksızlık etmekle kalmamakta, eşinize, çocuklarınıza, her gün sizinle çalışan insanlara, hayatınızla teması olan herkese de haksızlık etmektedir. Eğer koyduğunuz kurallar sistemi sizin kendinizi öfkeli, kızgın, incinmiş ya da başarısız hissetmenize yol açıyorsa, ya da ne zaman mutlu başarılı, vb. olduğunuzu anlamanız için açık seçik kurallarınız yoksa, çevrenizdekilere davranışınız da etkilenecek, onların sizin yanımzdayken neler hissettikleri de etkilenecektir. Ayrıca, siz ister farkında olun ister olmayın, başka insanları da belki hiç seslendirmediğiniz bu bir dizi kurala göre yargılıyorsunuzdur, çünkü biz başkalarının da bizim kurallarımıza uymasını bekleriz, değil mi? Kendinize karşı fazla sert davranıyorsanız, büyük olasılıkla başkalarına da öyle davranıyorsunuzdur.

İnsan hem kendine, hem de en çok sevdiklerine, neden böyle aşırı sert yasalar uygulasın ki? Bunun büyük bölümü kültürel şartlanmadan gelmektedir. Çoğumuz, eğer kurallarımız aşırı yoğun değilse başarıya ulaşamayacağımızdan çok çalışmaya motive olamayacağımızdan korkarız. Oysa sizi dürtü durumunda tutmak için gülünç denecek kadar zor kurallara ihtiyacınız yok! Eğer kişi kendi kurallarını fazla yoğun, fazla acılı koyarsa, çok geçmeden, ne yaparsam yapayım kazanamam, demeye başlar, öğrenilmiş çaresizliğe yuvarlanırlar. Amaçların gücünü, parlak bir geleceğin çekiciliğini kullanarak kendimizi ileriye itmeyi elbette istiyoruz. Ama işin temelinde her istediğimiz zaman mutlu olmamıza izin verecek kurallara sahip olduğumuzdan emin olmak zorundayız.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-04-2011, 12:33 PM   #199 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



KURALLARINIZ SİZİ GÜÇLENDİRİYOR MU, YOKSA GÜÇSÜZLEŞTİRİYOR MU?

Bizi eyleme geçmeye sevinç hissetmeye, sebat etmeye iten kurallar geliştirmek isteriz. Yolumuzu kesecek kurallar istemeyiz. Benim tanıdığım bazı kadın ve erkekler, ilişkiler konusunda kendilerine öyle kurallar koymuşlardır ki, hayatlarının bu alanında başarılı olmalarına olanak kalmamıştır. Örneğin bazı insanların aşkla ilgili kuralı şöyledir: "Eğer beni seviyorsan, ne yapmanı istersem yaparsın." Ya da, "Eğer beni seviyorsan, ben sızlanır, yakınırım, sen de kabullenirsin." Bunlar uygun kurallar mı? Pek sayılmaz! İlişkinizi paylaştığınız herkes içinhaksızlık bu.

Kaderle Randevu'ya gelen bir kadın aslında bir erkekle yakın ilişkisi olmasını çok istediğini, ama "ilk kovalamacanın heyecanı" geçtikten sonra böyle bir ilişkiyi sürdüremediğini söylemişti. "Bir erkeğin size çekici gelmesi için neler olması gerek?" diyerek sorularıma başladım. Kurallarını söylediği anda, zorluğun ne olduğunu ikimiz de anladık. Bir erkeği çekici bulması için adamın sürekli onun peşinde koşması, kendisi reddedip dururken yine ısrar etmesi gerekiyordu. Eğer adam direnir, engelleri aşmaya uğraşırsa, kadın onu çok çekici buluyordu. Güçlü bir erkek, diyordu.

Ama asıl ilginç olan, ikinci kuralıydı. Adam bu sebatı bir aydan uzun sürdürürse, bu sefer kadın ona saygısını kaybediyor, artık çekici bulmaz oluyordu. Bu durumda, neler olduğunu görüyor musunuz? Reddedildikten sonra yine onun peşinde koşacak erkek sayısı zaten azdır, onlar da kısa bir süre sonra vazgeçerler. Böyle olunca, bu kadın hiçbir erkekle bir ilişki kuramaz. Direnebilen bir avuç erkek bir süre bu kadının iltifatına hak kazanır, ama sonra rastgele seçilmiş bir aylık süre dolunca bu sefer kadının ilgisi söner. Hiçbir erkeğe bir aydan uzun süre ilgi duyamaması, erkeklerin onun o girift takvim düzenini tahmin edemeyişinden kaynaklanıyor.

Sizin böyle imkânsız kurallarınız hangileri? Bazı kimseler, herhangi bir konuda kontrolü kendi ellerinde hissedebilmek için, ne olacağını önceden bilmek zorundalar. Bazıları bir konuda güven kazanabilmek için ille tecrübe sahibi olmak zorunda. Benim güven kurallarım böyle olsa, hayatımda yaptıklarımı asla yapamazdım! Benim başarımın büyük bölümü elimde hiç referansım olmadığı halde, bir şeyi başarabileceğime güven duyma yeteneğimdir. Güven kuralım şöyledir: "Eğer güven duymaya karar verirsem, her konuda duyabilirim, güvenim de başarıma yardımcı olur."

Ustalık ve beceri de bir başka ilginç kuraldır. Bazı kimselerin bu konudaki kuralı, "Bir şeyi yıllarca mükemmel yapmışsam, o şeyin ustasıyım" biçimindedir. Bazılarınınki, "Bir şeyi bir kere iyi yapmışsam, ustasıyım," biçimindedir. Bazıları da, "Buna benzer herhangi bir şey yapmışsam, bunu da öğrenirim, demek ki ben ustayım" derler.

Bu kuralların güveninize, mutluluğunuza, kontrol duygunuza, eylemlerinizin kalitesine ve hayatınıza yapacağı etkileri görebiliyor musunuz?

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Alt 30-04-2011, 12:35 PM   #200 (permalink)
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



OYUNU KAZANABİLECEĞİNİZ GİBİ KURUN

Geçen bölümde değerlerin konulmasına bir hayli zaman harcadık. Ama daha önce de söylediğim gibi, eğer kuralları ulaşılır kılmazsanız kendinizi hiçbir zaman o değerlere varmış gibi hissedemezsiniz. Ben kaderi tasarımlama konusundaki fikirlerimi ilk geliştirmeye başladığımda kafamda yalnızca değerler kavramı vardı, kuralların farkında değildim. Bu nedenle, kişi kendini doğru yolda hissediyor mu, hissetmiyor mu konusu raslantıya kalıyordu. Kuralları keşfettiğim gün, yaşadığımız acıların ve zevklerin kaynağını da bulmuş oldum. Kuralların insan duygularının tetiğini çeken şey olduğunu anladım, bu sefer kuralları nasıl daha etkin kullanabileceğimi değerlendirmeye koyuldum.

Yine daha önce söylediğim gibi, insanlarının çoğunun acıya kablolarla bağlı durumda olduğunu görmem uzun sürmedi. Bu insanların kuralları, kendilerini iyi hissetmelerini çok zorlaştırıyor, kötü hissetmelerini çok kolaylaştırıyordu. Size güçlü bir örnek vereyim. Adına Laurie diyeceğimiz bir kadının değerlerini çerçeve içinde göstereyim. Kendisi ilk Kaderle Randevu seminerlerimden birine gelmişti:

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bookmarks

Etiketler
anthony robbins, içindeki devi uyandır, kitap özeti, sınırsız güç

Seçenekler
Stil

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar

Hedef Ön Hazırlık ve Hedefler Makaleler İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar Konusunu hayatimdegisti.com Konuğumuz olarak inceliyorsunuz hayatimdegisti.com sitemizde yaşamınızı hemen degistirecek bir cok telkinli hipnoz mp3 vardir tesaduf eseri de buradaysanız mutlaka inceleyiniz üst link TelkinCD tıklayınız okunmaz olurmu hiç....

ayrıca bu konularda arama yapan konuklarımız var Hedefler Makaleler telkin cd indir izle İstanbul Hedefler Makaleler nerededir kimdir Hedefler Makaleler çekirdek inanç temizliği İzmir bursa Hedefler Makaleler hipnoz Hedefler Makaleler olumlama seminerleri eğitimi çaresi tedavisi Hedefler Makaleler hakkında bilgi bilinçaltı telkin cd telkin mp3 Hedefler Makaleler kuantum düşünce kitap haberi


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:43 PM.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.