![]() |
Kapak Hastalıkları ile Birlikte Görülen Ritim Bozuklukları Kapak Hastalıkları ile Birlikte Görülen Ritim Bozuklukları Kalp, günde ortalama 100 000 kez atmakta ve 7.500 litre kan pompalamaktadır. Ortalama 70 yıl yaşayan bir kişinin kalbi toplam olarak 2.5 milyardan daha fazla atmaktadır. Bu kadar çok çalışan bir organın düzenli bir ritmde çalışması da o kadar önemlidir. Memorial Hastanesi Kalp Cerrahisi Bölümü'nden Doç. Dr. Ergun Demirsoy , kapak hastalıkları ile birlikte görülen ritim bozuklukları hakkında bilgi verdi. Kalp hastalıkları arasında en sık görülen ritim bozukluğu nedir?Atriyal fibrilasyon (AF), en sık görülen uzun süreli kalp ritm bozukluğudur. Kulakçıkların normalden 5-7 kat daha fazla kasılması olarak tanımlanabilir. Ancak bu kasılmaların tümü karıncıklara ulaşmaz ve düzensiz bir ritm meydana gelir. Genel polülasyonda % 0.4 - %2 arasında görülmesine rağmen, bu oran 60 yaş üzerinde %10'a çıkmaktadır. Kalp cerrahisi açısından değerlendirilecek olursa, mitral kapak hastalığı nedeni ile cerrahi müdahale yapılacak olan hastalarda bu oran, %30 - %80 arasında, koroner bypass yapılacak hastalarda ise, %5 civarındadır. AHA (American Heart Association) verilerine göre ABD'de 2.2 milyon kişide AF mevcuttur ve tedavi için yıllık ortalama 3.6 milyar dolar harcanmaktadır. AF ile hastada ne gibi yakınmalar oluşur?Genellikle ölümcül bir ritm bozukluğu olmadığından, bu kadar yaygın olarak görülmesine rağmen, korunma ve tedavi yöntemleri daha çok tıbbi tedavi ile kısıtlı kalmıştır. Ancak AF, birçok önemli komplikasyonları nedeni ile günümüzde daha çok ciddiye alınmaktadır. Atriyal fibrilasyon, inme, tansiyon değişiklikleri, çarpıntı ve baygınlık hissi gibi akut fiziksel rahatsızlıklar yanında, uzun süreli ritm düzensizlikleri ve kan sulandırıcı kullanımına bağlı ciddi yan etkiler oluşmasına neden olabilir. Atriyal fibrilasyon olan kişileri inme geçirme olasılığı 5 kat daha fazladır. Tüm inmelerin %15 - 20'sini AF'li hastalar oluşturur. AF nasıl tedavi edilmektedir?Gerek klinik, gerekse ekonomik anlamda kapladığı alanın büyük olduğu farkedilmesi üzerine, ölümcül olmasa da önemli komplikasyonları nedeniyle bu aritminin tedavisi için çeşitli girişimler başlatılmıştır. Medikal tedavinin genellikle AF tedavisinda yetersiz kalması sonucunda bu aritmiyi ortadan kaldırabilmek veya en azından bu komplikasyonları azaltabilmek için bir takım cerrahi girişimler geliştirilmiştir. Bunlar; sol kulakçık izolasyon işlemi, pulmoner düğme izolasyonu, kulakçık kompartıman, vs. olarak sıralanabilir. Cox ve arkadaşları tarafından geliştirilen ve sonra kendileri tarafından iki kez modifiye edilerek son hali “Maze-III prosedürü” olarak adlandırılan teknik, günümüzde AF'nin cerrahi tedavisinde altın standardı oluşturmaktadır. Bu teknik ile tedavi oranı da % 95 – 99'a ulaşmıştır. Ameliyatsız yöntemlerAF'nin tedavisinde tek amaç, ritmin sinüse dönmesi değildir. Kulakçık ve karıncıkların uyumlu çalışması ve kulakçık ileti fonksiyonunun da sağlanması en az onun kadar önemli diğer amaçlardır. Maze bu anlamda yüksek başarı oranına sahip bir teknik olmasına rağmen, her iki atriyumda yaygın kesiler yapılarak yeniden dikilmesi prensibine dayanan bu işlem, çok zaman alması, komplikasyon riskinin yüksek olması, çok tecrübe gerektirmesi ve fazlasıyla komplike olması nedeniyle dünyada yaygın kullanım alanı bulamamıştır. Bunun yerine, bu son derece başarılı işlemin teknik zorluklarını ortadan kaldırmak amacıyla değişik enerji kaynakları kullanılarak benzer lezyonlar “kesip-dikme” işlemi gerektirmeksizin oluşturulmaya çalışıldı. Bu amaçla kullanılan enerji kaynakları; kriyoablasyon, mikrodalga, lazer, radyofrekans (RF), vs. olarak sıralanabilir. Ancak bunlar içinde dünyada en fazla kabul gören RF ablasyondur. Memorial Hastanesi Kalp Cerrahisi Bölümü ekibimiz, Aralık 2000 tarihinden beri, kardiyak bir patolojiye ek olarak AF'si olan hastalarımıza RF ablasyon yöntemini başarıyla uygulamaktayız. Bugüne kadar toplam 124 hastaya bu prosedürü uyguladık. Başarı oranımız, % 80'lere yakındır. Hastalarımızın büyük kısmını mitral kapak patolojileri oluştururken, daha az orandaki diğer hastalıklar; koroner kalp hastaları, aort kapak hastaları, atriyal septal defekt (kulakçıklar arası duvarın delik olması), vs. idi. RF ABLASYONUN UYGULAMA ŞEKİLLERİ 1-Unipolar RF ablasyon Endokardiyal uygulama: Kulakçıkların içyüzeyine uygulanır. Epikardiyal uygulama: Kulakçıkların dışyüzeyine uygulanır. 2-Bipolar RF ablasyon:Kalbin dış yüzünden uygulanır. Biz hastalarımızda daha çok unipolar endokardiyal (107 hasta) metodu tercih etmekteyiz ve ablasyon için “ The Cobra RF System (Boston Scientific, Boston Mass. USA)” kateteri kullanılmaktadır. RF ablasyon uygulamasını teknik olarak kısaca; pulmoner ven ağızlarının dairesel olarak ablasyon hattı ile dönülmesi ve bu halkaların değişik şekillerde birleştirilmesi olarak tanımlanabilir. 40 yılı aşkın süredir kalp cerrahları daha çok mitral kapak hastalıkları hastalıkları ile birlikte olan bu ritm bozukluğunu görmemezlikten gelmiştir. Ameliyat sonrası tüm bu hastaların çok iyi çalışan bir kapakları olmasın karşın, çarpıntıları devam etti. Ancak günümüzde bu sorun RF ablasyon metodu ile büyük oranda çözümlenmiştir. Resimde iki hastanın ameliyat öncesi ve RF ablasyon sonrası bir haftalık süreçte ki kalp ritimleri görülmektedir. Kardiyovasküler Cerrahi Kategorisindeki Sağlık Rehberi Girişleri Kaynak: Memorial Hastanesi |
WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:26 AM. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.