Dinimizin müzik dinleme ve eğlenme konusundaki ölçüsü nedir? 
         Yazar:                       
Sorularla İslamiyet                 2011-05-04           
                                 	İslâm Dini, Peygamber Efendimizin (asm) sünnetine uygun eğlenmeyi ve  çalgıyı haram kılmamıştır. Çünkü insanın bazen bu gibi şeylere de  ihtiyacı vardır. Dinî musikî ruhun gıdasıdır. İlahîler bu cümledendir.  Halk arasında 
«Musikî ruhun gıdasıdır.» sözü meşru ölçüler içinde düşünülürse, bir bakıma doğrudur.  
Ancak hangi ölçülerdeki musikî, müzik ve çalgılar mubahtır?  Bunun için konulan genel kaide nelerdir? İslâm'ın bu husustaki koymuş  olduğu genel anlamda ölçüleri şöyle sıralayabiliriz. 
	— Şehveti tahrik edici, ahlâk bozucu her türlü saz ve çalgı, 
	— Kadın - erkek karışık bir şekilde toplanıp herhangi bir çalgı çalmak, 
	— Kadınları sahneye çıkarıp şarkı - türkü söyletmek, şantözlük yaptırmak, 
	—Toplum yapısında çalışma, ibâdet ve düşünme ruhunu öldüren, insanı havaî şeylere itip zamanı boşa 
harcamayı aşılayan her türlü eğlence ve çalgı haramdır.
  Bunun dışında mubah olan musiki ve çalgılar: 
	— Kafayı dinlendiren musiki; ruha gıda veren dinî musiki, 
	— Allah'ı, âhireti ve sorumluluğu hatırlatan veya vatan ve millet  aşkını uyandıran, kahramanlık ruhunu aşılayan her türlü şarkı, türkü ve  çalgı. 
	— Ahlâkî kurallara bağlı kalınarak kadınların kendi aralarında eğlenip çalgı çalmaları, şarkı ve türkü söylemeleri, 
	— Ayni ölçüler içinde erkeklerin kendi aralarında bu kabil eğlence  tertiplemeleri -ibâdet ve çalışmayı engellemediği sürece- mubahtır. 
	Bunun için fukaha genel anlamda şu hükmü koymuşlardır: 
	Söylenen şarkı, türkü ve şiirler ahlâk bozucu, ilâhî sınırları aşıcı ve  şehveti gayri meşru yola itici olmadığı takdirde mekruh değildir. İçki,  kadın ve benzeri şeyleri över mahiyette ise, mekruhtur. (El-Muhit -  Radiyüddin Serahsî)  
Düğünlerde Tef, Darbuka ve Benzeri Aletleri Çalmak: 
	Düğün ve derneklerde bu kabil âletleri çalmaya cevaz verilmiştir.  Nitekim. Peygamber (asm) Efendimiz zamanında bayram günleri kadınların  biraraya gelip bu tür çalgı çalıp eğlendikleri sahih rivayetlerle sabit  olmuştur. Hattâ bir bayram günü Hz. Âişe (r.anha) validemizin evinde  kadınlar toplanıp tef çalıp eğlenirlerken Resûlüllah (asm) Efendimiz  içeri girmiş, onlara bir şey demeden çekilip bir köşede uzanarak uyumak  istemişti. Tam bu sırada Ebûbekir Sıddık (ra) içeri giriyor ve çalgı  seslerini işitince üzülüyor, onları azarlayarak 
«Peygamber Efendimizin huzurunda caz ve sazın yeri mi olur?» diye uyarıda bulunuyor. Bunun üzerine Efendimiz (asm) yüzünün üstündeki örtüyü kaldırarak,
 «Ya Ebabekir! Herkesin bir bayramı var, onda eğlenirler, vazgeç bunlar da kendi bayramlarında eğlensinler.»
 
	buyurarak, bunun bir aşırılık olmadığını belirtiyor. 
	Efendimiz (asm) Mekke'den Medine'ye hicret edip Medine'ye girerken  coşkun bir tezahüratla karşılandı, bunların arasında neşide söyleyen  kızlar ve kadınlar da bulunuyordu. Efendimiz (asm) onların bu  davranışını o gün için yadırgamadı. Sonraları, kadınların erkekler  arasında neşide, (şarkı ve türkü) söylemelerini yasakladı. 
	Aşırı şekilde çalıp oynamak ise mekruh kabul edilmiştir. İmam Ebû Yusuf bu görüştedir. (El-Muhit - Radiyüddin Serahsi) 
	Hızanetü'l-Müftîn adlı eserde bu konuya temas edilerek deniliyor ki: 
«Bayram ve benzeri günlerde tef ve benzeri şeyleri çalmakta dinen bir sakınca yoktur.» 
	(bk. Celal Yıldırım, Kaynaklarıyla İslam Fıkhı)