Tekil Mesaj gösterimi
Alt 23-04-2011, 02:10 PM   #175 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



"Kişinin karakteri, onun koruyucu tanrısıdır."
HERACLITUS

Değerler her kararımızın rehberidir. Kendi değerlerini iyi bilen ve onlara göre yaşayan insanlar, toplumumuzda lider durumuna geçerler. Tüm ülkede dikkati çeken bireyler hep onların standartlarını örnek alırlar. Bu, yönetim kurulu salonlarında da okul sınıflarında da böyledir. Örneğin acaba siz Stand and Deliver adlı filmi gördünüz mü? Jaime Escalante adlı bir matematik öğretmeninin hikâyesini anlatıyordu.

Kendi içindeki öğrenme ihtirasını öğrencilerine aktarabilmek için kahramanca adımlar attığında siz de benim kadar heyecanlanmış mıydınız? Herkesin öğrenemeyeceklerini sandığı şeyleri öğrenirken benliklerinin en derin düzeylerinde bir gurur duymayı, sinir sistemlerine bir asosiyasyon olarak yerleştiriyordu. Onun bu adanmışlığı, öğrencilerinin değer yargılarına da geçti. Onun disiplininden, güveninden, ekip çalışmasına verdiği önemden, esnekliğinden ve kararlılığından ders aldılar.

Bu öğrencilere, hayatlarında neler yapmaları gerektiği konusunda nutuk çekmiyordu. Kendisi canlı bir örnekti. Nelerin mümkün olduğunun yeni bir tanımıydı. Herkesin imkânsız bir şey saymasına karşın öğrencilerinin yüksek matematik seçme sınavını başarmasını sağlamakla kalmadı, aynı zamanda kendilerinin kim olduğu yüksek standartlara adanırlarsa neler yapabilecekleri konusundaki inançlarını da değiştirdi.

Eğer doyumun en derin düzeylerini istiyorsak, onu ancak bir şekilde elde edebiliriz, o da bu iki kişinin yaptığını yapmaktır. Hayatta en çok neye değer verdiğimizi kararlaştırmak, en yüksek değerlerimizi seçmek, sonra da her günümüzü o değerlere uygun biçimde yaşamak. Ne yazık ki bu davranış bugünkü toplumumuzda oldukça ender rastlanan bir şeydir. Genellikle insanlar, kendileri için neyin önemli olduğunu pek bilmemektedir. Her konuda yalpa vururlar, dünya gözlerine gri renkte görünür, hiçbir şey için ve hiç kimse için kesin bir tutum benimsemezler.

Eğer siz ya da ben, hayatımızda neyin en önemli olduğu konusunda emin değilsek, neyi temsil ettiğimizi bilmiyorsak, o zaman bir özsaygının temelini atmayı bile nasıl bekleyebiliriz? Etkin kararlar verme yeteneği ise hiç bizim harcımız olmaz. Eğer bir konuda karar vermeyi zor bulduğunuz hiç olmuşsa, nedeni öyle bir durumda neyi en önemli bulduğunuz konusunda emin olmayışınızdır. Unutmamamız gerekir ki tüm kararlar, değerlerin netleşmesine dayalıdır.

Sizin için neyin en önemli olduğunu bildiğiniz zaman karar vermek çok kolaylaşır. Ama pek çok insan, hayatlarında neyin en önemli olduğunu bilmez, bu yüzden de karar vermek onlar için bir tür iç işkence olur çıkar. Hayatlarının en yüksek ilkelerini tanımlamış kimseler için bu geçerli değildir. Ross Perot için, ne yapacağına karar vermek hiç de zor olmamıştır.

İnandığı değerler, ona zaten başka seçenek bırakmamıştır. Bu değerler ona kişisel bir pusula gibi yardımcı olmuş, tehlikelerle dolu bir yolda ona rehberlik etmiştir. Son zamanlarda Escalante de Los Angeles okul sisteminden ayrılıp Kuzey California'ya taşınmıştır. Öğretmenlerin performansı konusunda hiçbir standardı olmayan bir kuruluşta kalmayı sürdüremeyeceği sonucuna varmıştır.

Kültürümüzde evrensel olarak hayranlık duyulan, herkesin saygı gösterdiği insanlar kimlerdir? Kendi değerlerine sahip çıkan, standartlarını yalnız açıklamakla kalmayıp onlara göre yaşayanlar değil midir? İnandıkları doğrultuda kesin bir tutum benimseyenlere hepimiz saygı duyarız. Onların doğru/yanlış saydığı fikirlere katılmıyorsak bile, yine de saygı duyarız. Felsefeleriyle eylemleri birbiriyle tutarlı bir hayat süren insanlarda bir güçlülük vardır.

Çoğu zaman bu benzersiz insanlık durumunu tanımlamak için, "kişiliğinde tutarlılık olan bir insan" sözünü kullanırız. Kültürel olarak, bu insanlar çok çeşitli olabilir. John Wayne'lerden Ross Perot'lara, Bob Hope'lardan Jerry Lewis'lere, Martin Sheen'lerden Ralph Nader'lara, Norman Cousins'lardan VValter Cronkite'lara kadar. İşin aslı, değerlerinde tutarlılık sağlayan insanlarda, kültürümüzü etkileme konusunda büyük bir güç bulunduğudur.

Walter Cronkite'ın akşamları yayınlanan haber programını hatırlıyor musunuz? Hayatımızın en önemli günlerinde Walter hep bizimleydi. Zafer günlerinde de trajedi günlerinde de. John F. Kennedy öldürüldüğü gün, Neil Armstrong aya ilk ayak bastığı gün de. VValter bizim ailemizin bir parçasıydı. Ona tüm yüreğimizle güvenirdik.

Vietnam Savaşı'nın başlangıcında o haberleri de kendi standart usulüyle bize aktardı. Böyle bir savaşa girişmemiz konusunda tarafsız davrandı. Ama Vietnam'ı ziyaret ettikten sonra, bakış açısı değişti. Değerlerindeki dürüst tutarlılık, uğradığı hayal kırıklığını, doğru ya da yanlış olsun, bize aktarmasını zorunlu kıldı. Onunla ister aynı kanıda olun, ister olmayın, pek çok Amerikalının o savaşla ilgili sorular sormasını ilk başlatan da onun etkisi olmuştur. Artık Vietnam'ı protesto eden yalnızca bir avuç radikal öğrenci değil, "Walt Amca"dır.

Vietnam sorunu kültürümüzde gerçen bir değerler çatışmasıydı. İnsanların neyin doğru, neyin yanlış olduğu konusundaki algıları, neyin bir fark yaratabileceği konusundaki farklı inançları, ülkemizin içinde ikinci bir savaş halinde devam ediyordu. Çocuklar cephede silahla, bazen nedenini bilmeden savaş verirken, vatanda da bu savaş verilmektedir. Liderlerimiz arasında rastlanan değer tutarsızlığı, esasen kültürümüzün en büyük acı kaynaklarından biridir. Watergate kesinlikle pek çok sayıda Amerikalıyı yaralamıştır. Ama o olay boyunca, ülkemiz büyümeyi sürdürmüştür, çünkü sürekli olarak, daha yüksek bir standarda sarılmanın mümkün olduğunu bize gösteren kişiler de vardır. İster dünyanın dikkatini Afrika'daki açlık sorununa çekmeyi başaran Bob Geldof olsun, ister sakatların hayat kalitesini yükseltmek için gerekli politik ağırlığı sağlamayı başaran Ed Roberts olsun.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla