Tekil Mesaj gösterimi
Alt 16-01-2011, 09:18 PM   #2 (permalink)
Işıldayan Safir
Administrators
Zerynthia
 
Işıldayan Safir - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Mar 2009
Bulunduğu yer: Mutlulukya
Mesajlar: 5,993
Tesekkür: 49,758
6,229 Mesajinıza toplam 25,545 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
Işıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond reputeIşıldayan Safir has a reputation beyond repute
Standart Cevap: İçindeki Devi Uyandır Kitabından Alıntılar



BÖLÜM I

GÜCÜNÜZÜN BAĞLARINI ÇÖZÜN

1- KADERİMİN RÜYALARI

"Tutarlı bir insan, kadere inanır; kaprisli bir insan, şansa inanır."
BENJAMIN DİSRAELİ

Hepimizin rüyaları vardır... Hepimiz ruhumuzun derinliklerinde, bizde özel bir şeyler olduğuna, dünyada bir fark yaratabileceğimize, insanlarla özel bir biçimde ilişki kurabileceğimize, yaşadığımız dünyayı daha iyi bir yer haline getirebileceğimize inanmak isteriz. Hayatımızın bir aşamasında, hepimizin içinde, arzu ettiğimiz ve hak ettiğimiz hayatın kalitesiyle ilgili bir vizyon mutlaka belirmiştir. Ama çoğumuz için o rüyalar gündelik koşuşturmanın ve kaygıların arasında öyle sislenmiştir ki, artık onlara ulaşabilmek için çaba göstermeyi bile kesmişizdir. Pek çok insan için, rüya artık silinmiştir ve onunla birlikte, kendi kaderimizi biçimlendirme irademiz de yok olmuştur. Kazanan kişi olabilmeyi getiren o güven duygusunu kaybetmiş pek çok kişi vardır. Benim hayatımın amacı, o rüyayı geri getirip gerçekleştirmek, her birimizin onu hatırlamasını ve kendi içinde uyumakta olan o sınırsız gücü uyandırmasını sağlamaktır.

Kendi rüyamı yaşamakta olduğumu ilk anladığım o günü hiç unutamam. Jet helikopterimle, Los Angeles'deki bir iş toplantısından, Orange County'deki seminerime uçuyordum.

Glendale kenti üzerinden geçerken gözüme büyük bir bina ilişti. Helikopteri durdurup o binanın üzerinde bir süre kaldım. Aşağıya bakarken, daha on iki yıl önce o binada odacı olarak çalıştığımı düşünüyordum!

O günlerde en büyük kaygım, 1960 modeli Volkswagen'imin, ofise kadar olan 30 dakikalık yolculuğa dayanıp dayanmayacağıydı. Hayatımın tek odağı, sağ kalmayı sürdürebilmekti. Kendimi yapayalnız ve korku içinde hissediyordum.

Ama helikopterimden o binaya bakarken, "On yıl ne büyük değişiklikler getirebiliyor!" diye düşünmekteydim. O zaman da rüyalarım vardı. Ama ben kendim o noktadayken, hiçbiri gerçek olamayacakmış gibi görünüyordu. Oysa bugün bakıyorum da, geçmiş başarısızlıklarım ve çaresizliklerim aslında bugünkü hayat düzeyimi yaratan anlayışın temelini atıyormuş, diyorum. Sahil yolu boyunca güneye doğru uçmayı sürdürürken, aşağıdaki dalgalarda oynaşan yunusları, sörf yapan insanları gördüm. O manzara, eşim Becky'nin de, benim de, hayatın en özel armağanlarından biri saydığımız manzaraydı. Sonunda Irvine'a vardım. Aşağıya baktığımda, semineri vereceğim yere gelen yolun üzerinde tampon tampona bir trafik yığılması gördüm. Kendi kendime, "Hay Allah, bu akşam bu kentte ne gibi bir gösteri olacaksa, bir an önce başlasa da benim seminere gelecek insanlar da vaktinde gelebilse" diye düşündüm.

Ama helikopter pistine inerken, karşımdaki tablonun farklı olduğunu anladım. Güvenlik kuvvetleri binlerce insanı, benim iniş yapacağım yerden uzak tutmaya çalışıyordu. Gerçeği o anda anladım. Gördüğüm trafik sıkışıklığı, benim seminerime gelen insanların yarattığı bir sıkışıklıktı! Biz 2000 kişinin katılmasını bekliyorduk, oysa karşımda 7000 kişi vardı.

Tuttuğumuz salon ise ancak 5000 kişi alabiliyordu! Pistten binaya yürürken çevremi yüzlerce insan sardı, hepsi beni kucaklamaya, bana çalışmalarımın hayatlarını nasıl değiştirdiğini söylemeye çalıştılar. Anlattıkları hikâyeler inanılacak gibi değildi. Bir anne bana, "hiperaktif" ve "eğitilemez" teşhisi konulmuş oğlunu tanıştırdı. Bu kitaptaki durum yönetimi ilkelerini uygulamış, oğlunu hem Ritalin ilacını almaktan kurtarmış, hem de California'ya getirip yeniden teste soktuğunda onun "dahî" olduğunu öğrenmişti! Bu yeni teşhisi bana söylerken yüzünü görmeliydiniz! Bir adam bana, bu kitapta okuyacağınız Başarı Şartlanması tekniklerini kullanarak kendini kokain alışkanlığından nasıl kurtardığını anlattı. Elli yaşlarında bir çift, on beş yıllık bir evliliğin sonunda, tam ayrılmak üzereyken, kişisel kurallar'la ilgili bilgileri öğrendiklerini anlattılar. Bir satış görevlisi, aylık gelirinin altı ay içinde 2000 dolardan 12.000 dolara nasıl yükseldiğini, bir işadamı da, kalite soruları ve duygusal yönetim ilkelerini uygulamakla şirketinin kazancını on sekiz ay içinde nasıl 3 milyon dolar artırdığını tarif etti. Genç ve güzel bir kadın, bana eski halinin bir fotoğrafını gösterdi, bu kitapta öğreneceğiniz ağırlık ilkelerini uygulayarak tam yirmi sekiz kilo vermişti.

O salondaki duygu yükü bana öyle dokunaklı geldi ki, sesim tıkandı, konuşamaz oldum. Dinleyicilerime bakıp karşımda gülümseyen, tezahüratta bulunan, sevgi dolu 5000 yüzü gördüğümde, gerçekten rüyamı yaşamakta olduğumu anladım! Bunca insanın, en çok istedikleri şeye ulaşabilmesini sağlayacak bilgilere, stratejilere, felsefelere ve becerilere sahip olduğumu hiç kuşkusuz bilmek, öyle harikulade bir duyguydu ki! Benliğimi bir imgeler ve duygular seli kapladı. Daha birkaç yıl önce başımdan geçmiş bir tecrübeyi hatırladım. California'nın Yenice kentindeki küçük bekâr dairemde tek başıma oturmuş, Neil Diamond'ın bir şarkısının sözlerini dinleyip ağlıyordum. Şöyle diyordu şarkı: "Karşımdaki boşluğa, benim, dedim. Kimse duymadı. Sandalye bile. Benim, diye bağırdım. Benim, dedim, Ben! Ve kendimi daha da yalnız hissettim, nedenini anlayamadım." O anda hayatımın hiç önemi yokmuş gibi hissediyordum. Dünyadaki olaylar kontrol ediyordu beni. Ayrıca, hayatımın değiştiği ânı da hatırlıyorum. Sonunda, "Yeter artık! Bende zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak bu sergilediğimden çok daha fazla şey olduğunu biliyorum!" dediğim ânı. İşte o anda bir karar verdim ve o karar hayatımı ebediyen değiştirdi. Gerçekten de, hayatımın her yönünü değiştirmeye karar vermiştim. Elimden gelebilecek olanlardan azına asla razı olmayacağım, demiştim. Bu kararın beni böyle inanılmaz bir güne getireceği kimin aklına gelirdi?

O geceki seminerime varımı yoğumu kattım. Sonunda salondan çıktığımda, insanlar büyük bir kalabalık halinde benimle birlikte helikoptere kadar yürüdü, beni geçirdi. Bu olayın beni çok heyecanlandırdığını söylemek, aslında olayı azımsamak olur. Yaratıcıma bu harikulade armağanı için şükrederken yanağımdan aşağıya bir gözyaşı damlası kayıyordu. Çimenlerin üzerinden kalkıp mehtaba doğru yükselirken, kendi kendimi çimdiklemek zorunda kaldım. Bütün bunlar gerçek olabilir miydi? Daha sekiz yıl önce çaresizlikler içinde mücadele eden, kendini yapayalnız hisseden, hayatını bir türlü yoluna koyamayan insan ben miydim? Şişman, meteliksiz, nasıl edip de sağ kalabileceğini bilemeyen bir adam! Yalnızca lise eğitimine sahip benim gibi bir genç, bu kadar çarpıcı değişiklikleri nasıl gerçekleştirebilirdi?

Cevabım çok basit: Bugün artık konsantrasyon gücü diye isim verdiğim ilkeye, koşum vurmayı başarmıştım. Tüm kaynaklarımızı hayatımızın bir tek alanına odakladığımız zaman, bir anda ne kadar büyük bir kapasiteye komuta eder duruma gelebileceğimizi, çoğu insanlar hiç bilmezler. Kontrollü odaklama, sizi engelliyormuş gibi gözüken her şeyi yarıp geçen bir lazer ışını gibidir. Herhangi bir alandaki gelişme üzerine sürekli odaklandığımız zaman, o alanı nasıl daha iyi hale getirebileceğimiz konusunda benzersiz farklılıklar geliştiririz. Çoğumuzun asıl istediğimiz şeyi elde edemeyişimizin nedenlerinden biri, doğrudan odaklanmayışımızdır. Gücümüzü hiçbir zaman tam anlamıyla konsantre etmeyişimizdir. Çoğu kişiler hayatta gelişigüzel yaşarlar, belli bir konunun hakkından gelmeye karar vermezler. Aslında bakarsanız, pek çok kişinin hayatta başarısız olmasının nedenini, önemsiz şeylerde ustalaşmak olarak görüyorum. Bence hayatın en önemli derslerinden biri, yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı anlamayı öğrenmektir. İnsan davranışlarını biçimlendiren nedir? Bu sorunun cevapları, kendi kaderinizi biçimlendirmenin en önemli anahtarlarını sunacaktır.

__________________
Işıldayan Safir isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla