Tekil Mesaj gösterimi
Alt 05-05-2008, 08:59 AM   #6 (permalink)
cent
Binbaşı
 
cent - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2008
Mesajlar: 1,632
Tesekkür: 234
488 Mesajinıza toplam 2,287 kez İyi ki varsın demişler.İyi ki varsınız iyi ki varız.
cent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to allcent is a name known to all
Standart Ynt: hedeflerimize ulaşmak için yazılar

Yalnızlık zamanı geldiyse eğer...


Bazen düşünürüm hüzün olmasa edebiyat olur muydu diye?
Mesela yağmurlu günlerde canım biriyle konuşmak isterse ve o insan kaybedilmişler arasında ise?
Bu kaybedilmişleri kimileri artık başka evrenlerin başka katmanlarında olabilir.
Ama ya bu kaybedilmişler ruhumun içindeki fırtınaları en iyi anlamasını umduğunuz insanlarsa?
Ya o zaman ne olacak?

Yağmurlu günler ve gri gündüzler olmasa edebiyat olur mu diye düşünürüm zaman zaman.
Yitirilmiş sevgiler, uzaklardaki sevgililer ve yaşanamamış sevgiler olmasa, edebiyat olur muydu?
Bilmiyorum. Bilemiyorum. Hüzünlerden kendi payıma düşenleri aldım zamanı geldikçe.
Hüzünsüzlük insana dair bir özellik değil belki de.

Müziği sonuna kadar açıp bir sigara yakıp rüzgârı seyretmek nedir bilirim.
Zevkten evde kendi başıma aynı müziklerle dans etmeyi de biliyorum.
Sevinç ve üzüntünün tahmin edeceğimden yakın kardeşler olduğu bana öğretildi.

Dışarıdaki ağaçları eğen Kasım rüzgârı gibi bir rüzgâr içimde eserken, bir durgun göl olmayı bilirim.
Hissettiklerimi yaşamamayı, yaşadıklarımı hissetmemekten daha iyi bilirim.

Yağmur dökemediğimiz gözyaşları olur.
Rüzgâr koşmak koşmak koşmak isterken yetişir imdadıma.
Müziğin sesinin yüksekliği yetmez içimden yükselen sesleri susturmaya.
Tekrar ve tekrar ve tekrar, yanı şarkıyı dinlerim, artık benim sesim oluncaya kadar.

Ben yalnız zamanlarımda Babamı özlerim,
Üç sene oldu O terki diyar edeli.
Ve şimdi de, belki de uzakta olduğum için daha çok Annemi.

Öğreniyorum,
Yalnızlık zamanı geldiyse eğer,

Çare yok, yaşamaktan başka.


Sevgililer Günü ve Ruh Eşi Enerjisi


Şimdi de Şubat ayının en çok konuşulan gününün enerjisine Numeroloji açısından bir bakalım.

Şubat ayı, 14.Şubat gününün “sevgililer günü” olarak adlandırılması nedeni ile olsa gerek, sevgi üzerine en çok yazılan, konuşulan ay oluyor nedense. Sevgi her an’a dair ama kimi zamanlar sevgiyi irdelemek hakkını daha çok buluyoruz kendimizde.

Peki, sevgi’nin bir sayısı var mı? Sevgi’ye dair ve ait ve onu tarif eden?
Sayılar dünyası sevgi için ne söylüyor? 6 sayısının Tarot’taki adı genelde Aşıklar. İlişkilere dair olduğu için belki de. Ancak bana doğru gelen her zaman belirli bir günün enerjisine bakarken, öncelikle o günün ana sayısını ele almaktır. Daha sonra farklı metotlar ile güne bakılabilir. Bir günün nasıl geçeceğini o günün enerjisi ve bir onun kadar da kişi ile o günün enerjisinin uyumları da etkiler.

14 Şubat tarihine beraber bakalım şimdi:

14.02.2007

2007+16 = 2023 => 2+2+3 = 7

7 sayısı bu tarihin enerjisini tarif eden sayı oluyor.

Bu anlamda 7 sayısını ele aldığımızda, o gün için şu önerilerde bulunabiliriz:
n İlişkilerde denge önemlidir. Yani konuştuğunuz kadar dinlemek. Aldığınız kadar vermek. Bu dengeyi yakalamayı başarabildiğiniz sürece duygusal ilişkilerinizde mutluluğu yakalayabilirsiniz. Ve vermek kadar almak da önemlidir. Tek taraflı ilişkilerin başarılı olması zordur.
n Değişim yaşamın bir parçasıdır. Hayatın durağan olmadığını ve olamayacağını kabul etmek gerekir. Yaşamın akışında yaşadığımız ilişkilerin bizi besleyen ve geliştiren ilişkiler olup olmadığına dikkat etmemiz faydalı olur.
n Bugün yapacağımız doğru seçimler yaşamda belki de aradığımız mutluluğu bulmamıza yardım etme potansiyelini taşıyor.
n Bugün hayatınızdaki 21.Haziran - 21.Temmuz tarihleri arasında doğmuş, yani Yengeç burcu insanları ile ilgili konularınızı çözümlemek isteyebilirsiniz.
n Yaşamın bir sebep sonuç ilişkisi boyutu ile işlediğini unutmayın. Bir ilişkiye ne katıyorsanız ya da yürekten ne katmayı düşüyorsanız, bunu alabilirsiniz. Öz’de enerjisel olarak yaşam bunu sunar. Vermeden almayı düşünüyorsanız, ilişkinizin uzun ömürlü olması mümkün değildir.
n Bugün yaşamınızı düzene koymaya karar verdiğiniz zaman, hayatınızda size ait olmayan şeyleri geride bırakarak, yeni başlangıçlara açılabileceğinizi müjdeliyor. Hayatınızdaki değişimleri hayırlı olacağı inancı ile kucaklayın ve açılan yollarınızı bu niyet ile desteklemekte olduğunuzun farkında olun lütfen.

***
Bizler yaradılışta bir tek parça ruh iken, pozitif ve negatif kutuplar olarak, yani şimdi adlandırdığımız şekilde erkek ve kadın olarak ikiye ayrıldık. Her ruh iki eşit parçaya ayrıldı, farklı kutuplar olarak. Ve yaşamlar ve asırlar boyunca bu parçalar bir araya gelmek üzere yaşayıp duruyor. Ta ki, tekrar bir araya gelinceye kadar.

Birçoğumuz bu yaşamımızda ruh eşimiz ile karşılaşmayacağız. Çok nadir bir olay iki ruh eşinin bir yaşamda kadın ve erkek eşler olarak bir araya gelmesi. Çoğu zaman bu tadı veren ilişkileri arayışında olacağız ve belki de ancak kısmen o tadı yakalayabileceğiz. Bu mutlu olmayacağız anlamına gelmiyor. Ruhumuzun diğer yarısı ister Arjantin’de yeni doğan bir bebek olsun, ister Yeni Zelanda’da yaşlı bir çiftçi, ruh olarak her zaman bizimle birlikte, ya da en azından tam hissetmemiz, tamamlanmış hissetmemiz için çağırmamızı bekliyor.

Ne dersiniz? Fiziksel olarak olmasa da enerjisel olarak diğer yarımız ile buluşma zamanımız gelmedi mi? Ve kim bilir belki de aramızdan o sevgiyi burada yaşayabilecek şanslılarda çıkacaktır. Ne güzel bir şey sevmek, sevebilmek ve sevilmiş hissedebilmek.

Şimdi kapatın gözlerinizi, kendinize sessiz bir köşe ya da zaman dilimi bulun ve aşağıdaki onaylamaları tekrar edin:

- “Ruhumda ruh eşi enerjisini uyandırıyorum. Ben, şimdi, ruhumun diğer yarısını kendime çekiyorum. Tüm ilişkilerim ruh eşi enerjisi ile doluyor ve zenginleşiyor.”
- “Tüm ilişkilerimi ruh eşim ile yaşayabileceğim zenginlik seviyesine yükseltiyorum. Hayatımda sevgiyi hissetmek, yaşamak ve tadına varmak için yer açıyorum.”
- “Yaradan’a, meleklerime ve evrene beni hayrıma olan sevgiye yönlendirmeleri için teslim oluyorum ve mesajlarını duyuyor ve dinliyorum.”

Kabala gibi mistik bilimler ruh eşimize fiziksel dünyada kavuşabilmek için ruhumuzun arınma süreçlerinden geçmiş olması gerektiğini hatırlatıyor. Ancak, ruhunuzun diğer yarısını çağırarak mevcut ilişkilerinize de bu enerjiyi katmak, o arkadaşlıkları, dostlukları bu enerji seviyesin yükseltmek mümkün.

Ruh Eşi Enerjisi bağlantısı için bir not:
Enerjisel olarak Kabala’ya göre yılın bir günü ruhumuzun diğer yarısı ile buluşmamız açısından bize enerjisel olarak bir fırsat sunuyor. Ruhumuzun diğer yarısı ile bağlantıya geçebilmemiz için Evren’in açtığı bir kapı diyebiliriz buna. Ancak o gün Kabalistik takvime göre 14 Şubat 2007 değil. Yaz aylarının sonlarına denk gelen o gün enerjisel olarak nasıl bir bağlantı yapabileceğinizin detaylarını zamanı gelince aktaracağım.

Şimdilik, ruhunuzun yaradılıştaki diğer yarısı ile enerjisel olarak bir araya gelebilmek için: Öncelikle kendinizi sevin ve takdir edin. Siz bilseniz de bilmeseniz de ruhunuzun diğer yarısı dünyanın hangi köşesinde olursa olsun, fiziksel olarak ve duygusal olarak yaşadıklarınızın birçoğunu hissediyor ve etkilerini yaşıyor. Belki bunun neden olduğunun farkında değil. Günlerdir sebepsiz olarak ağrıyan dizinin sizin spor yaparken sakatlanmanız olduğunu bilmiyor. Ya da içindeki tarifsiz acının belki de sizin babanızı yitirmiş olmanız ve bu üzüntü ile yaşamakta olduğunuz için hissedildiğini anlayamıyor. Ama bu etkileri yaşıyor. Siz de benzer şeyler yaşıyor olabilirsiniz.

O zaman, sadece kendiniz için değil, ruhunuzun diğer yarısı için de, kendinize iyi bakın. Ve örneğin her Reiki öğrencisinin ilk olarak öğrendiği 5 temel Reiki prensibini siz de uygulayın ve her sabah kendinize tekrar edin:
- Bugün için endişelenme.
- Bugün için öfkelenme.
- Ekmeğini helal yollardan kazan.
- Şükret.
- Büyüklerine, ailene, tüm insanlara iyi davran.



Leonardo da Vinci’nin Ayak İzinde


Birkaç gün önce yakın bir arkadaşım bana Stuart Avery Gold’ın Ping adlı kitabını hediye etti. Ping yeni bir göl aramaya çıkan Ping adlı bir kurbağanın hikâyesi. Bu basit hikâye bana nedense farklı ama çok benzer başka bir hikâyeyi Coelho’nun Simyacı’sını hatırlattı. Bazılarınız artık biliyor ki bana birçok şey Simyacı’yı hatırlatır. Hep özel bir kitap olduğunu düşünmüşümdür.

Her iki kitap da yolumuzdan, bir anlamda kader çizgisinden ve bu yoldaki arayışlarımızdan bahsediyor. Kurbağa Ping temiz ve berrak suları olan bir göl arıyor. Simyacı’daki başkarakteri delikanlı Santiago ise kendi hazinesini. İkisine hedeflerine, amaçlarına ulaşmak için uğraşıyorlar, çabalıyorlar. Tekrar tekrar deniyorlar. Bazen arayışı bırakıp geri dönmeyi düşünselerde, düşüyor ve sonra kalkıp devam ediyorlar. Ve bu yolculukları sırasında kendilerine yolu öğreten, hedeflerine ulaşmaları konusunda yardımcı olacak insanlar ile karşılaşıyorlar. (Doğrusu Ping’in karşısına çıkan bir insan değil bir baykuş oluyor. )

***

Baykuş, Kurbağa Ping’e ne dedi?

Bazen hedefe, ulaşmayı tasarladığımız hedefe çok odaklanıp bugünü unutuyor muyuz? Yaşamı gün gün yaşadığımızı unutuyor muyuz? Arzularımıza çok odaklanıyor ve esasında bize sadece bugünün verildiğini unutuyor muyuz? Ve yarının esasında bize garanti edilemediğini?

Nefes aldığımızın farkında mıyız? Üzgün ya da sevinçli olduğumuzun farkında mıyız? Mutluluğun nasıl hissettiğini biliyor muyuz? Mutluluk nasıl bir his? Mutlu olunca ne hissedersiniz? En son ne zaman mutlu hissettiniz? Hatırlıyor musunuz? En son ne zaman yürekten güldünüz? Hatırlıyor musunuz? Ve hatırladığınız an’lara dönersek – bunları hissedebildiğini ve hatırlayabildiğinize göre – bu anları özel yapan neydi?

Baykuş Ping’e iyi bir yaşam yaşayabilmek için 2 şey yapmamız gerektiğini söyler:
Öncelikle, Yaşamı yaşamayı çok, fazlasıyla istemeliyiz.
İkincisi, Her gün yaşamı dolu dolu yaşamak için istikrarlı olarak ısrarcı olmalıyız.

Biz yola çıktık. Yoldayız. Gün be gün yaşıyoruz. Günleri teker teker karşılayarak yaşamak zorundayız yaşamı. Soru - yolda geçirdiğimiz zamanı nasıl daha mutlu ve keyifli yaşayabiliriz? Yaşamın ana konusu bir anlamda bu galiba. Huzur, sevgi ve mutluluk arıyoruz – ne yapıyor, ne ile uğraşıyorsak uğraşalım özdeki arzular çok basit esasında.

Peki, bunların Leonardo da Vinci ile ne ilgisi var dediğiniz duyar gibiyim. Sabrın sonu selamet. Bu defa düşündüm de belki de, yazar Michael Gelb’in “Leonardo Gibi Düşünmek” adlı kitabında dediği gibi, Leonardo da Vinci gibi düşünmeliyiz. Yaşamımızda hepimizin bir noktada, kendi yaşam el kitaplarımızı, yaşam kılavuzlarımızı yazmamız gerekecek. O an gelinceye kadar haydi gelin biz bilgileri toplamaya devam edelim.

Nasıl Leonardo da Vinci gibi düşünülür?

Geçtiğimiz Aralık ayında İstanbul, Hasköy’de Rahmi Koç Müzesi’nde bir sergiye gitme şansım oldu. Leonardo’nun tasarladığını, yaptığı bazı makinelerin benzer yapımları sergileniyordu. Çoğumuz Leonardo do Vinci’yi meşhur Mona Lisa resminin ressamı olarak tanırız. Ancak Leonardo bir mühendis, heykeltıraş, ressam, matematikçi, mimar, botanik uzmanı, müzisyen, filozof, sahne dekor ve kostüm tasarımcısı, ve … Evet, liste devam ediyor. O’nun gerçek bir dahi olduğu muhakkak. Hatta Tony Buzan ve Raymond Keene’nin yaptığı bir çalışmaya göre, Leonardo, Albert Einstein, Isaac Newton, Mikelanj ve Büyük İskender gibi dehaların arasında, tüm zamanların en büyük dahisi olarak ortaya çıkmış. Top 10 listesinin 1 Numarası özetle.

Gelb kitabında Leonardo’nun dehasındaki kavramları ele alarak, bunları kendi yaşamımıza nasıl uygulayabiliriz, bunu irdelemiş. Ve Leonardo’ya ait 7 prensip belirlemiş:

1. Yaşama daima merak ile yaklaşmak ve devamlı olarak öğrenmek için tükenmeyen bir arzu.
2. Bilgiyi deneyimler ile test etme kararlılığını ve hatalardan öğrenmek isteği.
3. Tüm duyularımızın hassasiyetini daimi olarak artırmak, özellikle göz ile görme yeteneğimizi artırmak ve böylelikle yaşamı daha canlı bir tecrübe haline getirmek.
4. Belirsizliği, karışıklığı ve anlaşılmazlıkları kucaklama arzusu.
5. Bilim ile sanat arasında, mantık ile hayal gücü arasında denge kurarak beynin tamamını kullanmak üzere gelişmek.
6. Bedensel olarak denge, zarafet içinde formda olmak.
7. Sistem düşüncesi. Her şeyin birbiri ile bağlantılı olduğunu fark etmek ve buna müteşekkir olmak.

***

100 Soru Sormak Neyi Çözer?

Leonardo’nun sorularını, gözlemlerini, düşüncelerini, rüyalarını not defterlerine kaydettiği biliniyor. Gelb bizimde aynı şeyi yapmamızı öneriyor. Yanınızda bir defter, bir günlük ya da ajanda taşıyın ve buna aklınıza gelenleri geldikçe, hatta duygularınızı, hayallerinizi, arzularınızı yazın.

Michael Gelb’in önerdiği diğer bir egzersiz, bizim için önemli olan 100 soruyu yazmak. Bu 100 soruyu bir oturuşta yazmamız gerekiyor. Bu sorular her türlü sorumuz olabilir. Mesela “Nasıl tasarruf yapabilirim?” ya da “Bu dünyadaki varlığımın amacı ne?” ya da “Bana hangi kıyafetler yakışır?” Kısaca aklınıza gelen HER soru. Gelb ancak 100 soru ile tortuların ardındaki gerçek sorulara ulaşmamızı sağlayacağına inanıyor. Yazarak bunları döküyor ve temizliyoruz. Sonra bu 100 soru içinde bizim için gerçekten önemli olan 10 tanesini seçmemiz ve bir sonraki aşama olarak da bunları bizim için önem sırasına dizmemiz isteniyor.

Hemen cevapların ardından koşturmaya başlamayacağız. Cevapları istemediğimden değil. Ancak sadece soruları gün ışığına çıkarmak bile çözümü başlatır. Bilincimiz ve bilinçaltımız aradığımız cevaplar için bilgi toplamaya başlar. Bio-enerji hocam Moshe’nin her zaman söylediği gibi: “Soruyu sorun; cevap mutlaka gelecektir.” Neyi öğrenmek, neyi bilmek istediğimizi adlandırdığımızda hem kendimizi anlarız, hem de neyi arayacağımızı biliriz.

Ben bu dünyada tecrübe etmeye geldiğimiz yaşamımızın için bilginin verilmekte olduğuna inanıyorum. Sadece bazen arama ve araştırma cesaretimizi yitiriyoruz. Bu defa gelin yolu Leonardo’nun ayak izlerinden takip edelim. Her ay adım adım iz sürmeye devam edeceğiz. Ve her adımda yeni tecrübe ve deneyimlere yürüyeceğiz.

Sevgi ve mutluluk dolu günler diliyorum. Yolculuğunuz güneşli ve aydınlık olsun.
“Sanatın bilimini ve bilimin sanatını öğrenin.” Leonardo da Vinci.

“Öğrenmek istiyorum. Öğrendikçe büyüyorum.” Louise L. Hay


Yaşamın Sır’rı Artık Elimizde


Şimdi SIR’ra ulaşmak kolay. Çekim Yasası, şimdilerde en çok konuşulan sır oldu.

Son günlerin en çok satan listesinde bir numarayı kapan “The Secret” Türkçe anlamı ile Sır kitabı yaşama bakış açımızı derinden değiştirmeye devam ediyor. Önce filmi elden ele dolaşmaya başladı. Sonra Nil Gün muhtemelen birazda bu filmin ve kitabın etkisiyle “Çekim Yasası” kitabını çıkardı. Film kısıtlı bir alt yazı ile dağıtıldığı için, “Çekim Yasası” bir iki ay boyunca benim en çok hediye ettiğim kitap oldu. Sonra hocam Moshe Abudaram bana Amerika’dan The Secret’ın İngilizcesi’ni getirerek hediye etti. Neredeyse eş zamanlı olarak da Türkçesi çıktı. Şimdi her köşe başında karşımıza çıkıyor. Ne mutlu bize…

Time dergisi 14.Mayıs.2007 tarihli sayısında, Dünyadaki En Etkili 100 İnsan başlığı altında The Secret filminin yaratıcısı ve aynı adlı kitabın yazarı Rhonda Byrne’da listeye almış. Tavuk Suyuna Çorba serisi kitaplarının yazarlarından ve The Secret’da da yer alan Jack Canfield “Rhonda saf bir niyetle insanlara yardım etmek istedi ve milyonlara ulaştı” diye anlatıyor Time dergisindeki yazısında.

İstanbul’da metro da 4. Levent’e giderken bakıyorum biri elinde kitap, The Secret’ı okuyor. Benim çocukluğumda Japonya’da otobüslerde metrolarda kitap okuyan insanların fotoğrafları basılır, onlar nerede biz nerede denirdi. Gülümsüyorum elinde The Secret’lı adamı görünce. Fethiye’de bir mağazaya gidiyorum. Satış sorumlusu hanım The Secret’ı okuduğundan bahsediyor. Uçakta, sokakta, mağazada sır kulaktan kulağa yayılıyor. Bu arada merak ettiniz mi bu kitabın ismi neden mi orijinal İngilizce adı ile konmuş. Zaman zaman “Sır” kitabını okudunuz mu diye sorarken, öncelikle Nermin Bezmen’ın aynı adlı kitabı ile ve sonra başka kitap ve filmler ile karıştığını gördüm. Ben de kitap hakkında The Secret diye konuşmaya başlayınca, yayınevinin kararını anladım doğrusu.

İstediğiniz her şeyi elde edebilirsiniz, her şey olabilirsiniz.

Peki, bu meşhur sırrın Çekim Yasası olduğunu öğrendik. Nerede, nasıl kullanacağız? Her zaman. Bizler birer mıknatısız ve düşündüğümüzü, hislerimiz ile canlı tuttuğumuz şeyleri yaşamımıza çekiyoruz. Mutlu hissettiğimizde ve olumlu şeyler düşündüğümüzde bunu yaşamımıza çekiyoruz. Sözlerimiz çok güçlü. Dudaklarımızdan çıkanlar ile bir realite yaratmış oluyoruz. Ve Evren de bu gerçekliği onaylamak üzere harekete geçiyor. The Secret bize diyor ki “İstediğiniz her şeyi elde edebilirsiniz, her şey olabilirsiniz.” Ve anahtar bizim elimizde. Bize verilmiş yaradılışımız ile birlikte belki de. Tarihin yaprakların üstatlar, hocalar, bilgeler benzer şeyleri asırlardır söylüyorlar.
Evrenden olumlu sözler ile arzularımızı istiyoruz, gerçekleşeceğine inanıyoruz, arzu ettiğimiz sonucun nasıl gerçekleşeceğini evrene bırakıyoruz ve arzumuzu elde etmeye, kabul etmeye hazır olmaya çalışıyoruz. Evrenin bizim dileklerimizi ve isteklerimiz gerçekleştirmek üzere her zaman hazır beklediğini söylüyor sır.

Şu an nasıl hissediyorsunuz?

Kitapta yer alan eğitmenlerden Lisa Nichols’da bize hatırlatıyor: “Duygularınızdan emin olmadığınızda ‘Şu an ne hissediyorum?’ diye kendinize sorun. Gün içinde zaman zaman durup kendinize bu soruyu sorabilir, böylece duygularınıza dair daha fazla farkındalık kazanabilirsiniz.” Bu sorunun cevabı bize yaşadıklarımızın ve yaptıklarımızın yaşam yolumuz ile uyumlu olup olmadığını gösteriyor. İyi hissetmiyorsak, yaptıklarımız asıl istediklerimizle tam uymuyor demek. Bir şeyleri değiştirmemiz gerekiyor. Ama en önemlisi iyi hissetmeyi hedeflemek gerekiyor.

Sır esasında çok basit, ancak tam olarak kavramak, sindirmek önemli. Ben kitabı mutlaka okuyun diyorum ben. Size çok farklı kapıları açtığını göreceksiniz.

Piyano Sergi Salonunda Nasıl Belirdi?

Çok basit bir örnek verebilirim size. Mart ayında Fethiye Belediyesi Kültür Merkezi’nde bir resim sergim vardı. Ben 7 yaşımdan beri piyano çalarım ve piyanonun sesi beni her zaman çok etkiler, adeta ayrı bir dünyaya götürür. Kültür Merkezi’nde bir piyano hocası olduğunu biliyordum ancak sergi açılışında piyanosunu kullanabilmek için kendisi ile konuşma şansım olmadı İstanbul-Fethiye arasında gidip gelirken. Sergi bir Perşembe günü açılacaktı. Ben Çarşamba sabahı Fethiye’ye vardım. Ve resimlerimde kargo ile Çarşamba öğlen. Resimleri kargo firmasından sergi salonunda teslim aldım. 1, 2 saat sonra resimleri açarak yerleştirmeye başlamak üzere ayrıldım. Geri geldiğimde salona baktığımda uzak köşede bir piyanonun durmakta olduğunu fark ettim. Yanına gittim, evet sergi salonunda bir piyano gelmişti. Meğerse piyano hocası Kültür Merkezi’nin sergi katı ile aynı bölümde olması düşünülen bir aktiviteye katılmak istemiş, sonra da olmamış, piyano aşağıya kadar inmişken bari kalsın aşağıda demiş.

Bu arada sergi açılışına gelen ve açılışta ne kadar çok piyano çalışmasını istediğimi bilenler tabiî ki benim bu organizasyonu yaptığımı düşünmüşler. Gerçeği öğrenince onlar bana “secret” (sır) böyle mi oluyor dediler. Ben sadece istemiştim, gerçekten çok ve herkesin keyif alacağı güzel bir şey olması dileği ile. Çok basit bir örnek ama yaşam bunun gibi mutlu olayların birleşimi ile çok keyifli hale geliyor. Keyifli olmadığında ise bize düşen hayra yormak ve o girdaba kapılmadan olumluya şükretmek. Şükür arzu ettiklerimizi bize çeken mıknatısların en kuvvetlilerinden birisidir.

Louise L. Hay ve Norman Vincent Peale Okunması Gereken Üstatlar

Çekim yasası ve bunun hayatımıza etkisi ilk defa yazılmıyor. “Düşünce Gücüyle Tedavi” ve onlarca muhteşem kitabın yazarı Louise L. Hay düşüncelerin ve duyguların yaşam kalitemize ve sağlığımıza etkilerini ilk duyuranlardan. Aramızdan 1993 yılında ayrılan Norman Vincent Peale “Olumlu Düşünmenin Gücü”, “Olumlu Yaşamanın Gücü” ve “Başarırım Dersen Başarırsın” gibi kitapları ile olumlu düşüncelerin nasıl yaşama olumlu şeyleri çektiğini tüm dünyaya yıllarca duyurdu. Bu yazarlar dünya listelerinde çok satanlarda yer almaya devam ediyor. The Secret bir film ile beraber konuyu ele aldığı için sanırım geniş bir kitleye çok kısa zamanda ulaşma şansına kavuştu. Bir anlamda bu konulara daha ilgi duymayanlara esasında ne kadar gerekli bilgiler olduğunu da duyurmuş oldu.

Steve Rother ve Hatırlamak

Nisan ayında “Hatırla” kitabının yazarı Steve Rother eşi Barbara ile bir eğitim vermek üzere İstanbul’daydı. Onlar ile çok güzel bir dört gün geçirme şansına kavuştum. Çalışmaları hakkında ilerideki aylarda yazmak istiyorum; ancak kendisinin özellikle vurguladığı bir noktayı şimdi belirtmeden geçemeyeceğim. Steve Rother diyor ki “Amacımız insanların kendi güçlerini ve içsel rehberliklerini bulmalarına yardım etmektir. Biz gerçek kimliğimizi hatırladığımızda Dünya’da cenneti yaratma görevini gerçekleştirebiliriz.” Düşüncelerimizi ve duygularımızı çekim yasasına uygun olarak kullandığımızda gündelik hayatımıza cennetin tadını katmak mümkün olabilir.

Sevdiğiniz şeyleri yaparak kendi gücünüzü keşfedeceğiniz günler sizi bekliyor. Hazır mısınız? Haydi, kemerlerinizi bağlayın o zaman. Yolculuk başlıyor…

***

Robin Sharma’dan Yaşamın 5 Altın Tavsiyesi:

1- Her sabah saat 5:00 gibi gün doğumundan önce uyanın. Erken kalkanlar sabahın bereketi ile yaşamdan çok daha fazlasını alırlar.
2- Gününüzün ilk 60 dakikasını gününüzün kutsal saati olarak ayırın. Bu zamanı dua etmek, meditasyon yapmak, günlüğünüzü yazmak, ilham verici kitap yada metinleri okuyarak değerlendirir. Yaşamınızı en üst seviyeye taşımak için güne ruhunuzu besleyerek başlayın.
3- Başkalarının sizden beklediğinin ötesinde ilgi, sevgi ve anlayış gösterin. Yeni dünyanın yaratılmasında yerinizi alın.
4- Sizden beklenilenin ötesinde bir mükemmellikle yapın işlerinizi ve faaliyetlerinizi. Böylelikle bolluk ve doyum size akacaktır.
5- Kendinizi bildiğiniz en sevgi dolu ve sevgi veren insan olarak hissedin ve böyle davranın. Mükemmel bir varlık olduğunuzu bilerek, bu dünyada yaşayan eşsiz bir varlık olarak yaşayın ve buna layık olarak davranın.

***


Moshe Abudaram’dan 10 Altın Anahtar:

1- Nefes alın. Ne zaman sıkılırsanız, farkında olun ve nefes alın. Nefes ruhunuzun beden ile bağıdır. Bu bağlantınız hep yerinde olsun.
2- Su için. Vücudunuzda su yoksa ruhunuzun ikamet ettiği beden ne görevlerini ne de sizin arzularınızı gerçekleştirebilir.
3- Endişeye değil, neşeye odaklanın. Ancak neşe karşınızdaki kapalı kapıları açan anahtardır. İçinizden gelmiyorsa bile, gülün, kahkaha atın, frekansınızı değiştirin. İçinizden gelmese de radyonun kanalını değiştirin.
4- Yarının problemlerini bugünün enerjisi ile çözemezsiniz. Size bugün için gerekli tüm güç verildi. Ve yarın, yarın için gerekenler verilecek. Taşıyamayacağınız hiçbir yük size verilmez. Kendinize güvenin.
5- Kendi anne babamızı biz seçtik. Onlara gereken saygıyı gösterin. Ne olursa olsun. Kızsanız da, darılsanız da, üzülseniz de, saygı gösterin. Bazen saygı sevgiden de önemli olabilir.
6- Çocuklarınız size ait değiller. Onlara hak ettikleri gibi, bağımsız ve özgür varlıklar olarak gerekli sevgi ve saygıyı gösterin. Ve bilin ki onlar sizi seçti, sizin kendi anne babalarınızı seçtiğiniz gibi. Yaşamak için geldikleri bir yol. Onlar için bir şey yapmak istiyorsanız bu yolu yürümeleri için onlara destek olun.
7- Ruhunuzun ölümsüz olduğunun farkında olun. Hep vardınız ve hep var olacaksınız.
8- Ben akşamdan ertesi sabah 6’da uyanmayı kendime vaat edersem, bu olur. Peki, sözleriniz ile siz her gün, her an ne vaat ediyorsunuz? Kelimeleriniz ile kendinize, öldün diyerek, dizlerim bitti diyerek, bu iş beni hasta etti, diyerek gerçekleşerek kehanetler yaratmayın. Güçlüsünüz, insansınız, başarırsınız.
9- Yapın. Yapmadıklarınıza pişmanlıklarınız her zaman daha çok olur. Yüreğiniz derinliklerin bir dilek olarak geliyorsa ve size neşe veriyorsa, durmayın yapın.
10- Bilmek istediklerinizi sorun. Soru varsa, cevap mutlaka gelecektir. Her zaman ilk gelen cevap en doğrusudur.

__________________________________________________ ______________________


“Kendime verebileceğim en güzel hediye koşulsuz sevgidir.”

Louise L. Hay
__________________________________________________ ______________________


“Kimse çiçeği görmez – gerçekten – o kadar küçüktür ki görmek zaman ister – oysa bizim zamanımız yoktur – görmek zaman ister, bir arkadaş kazanmanın zaman istediği gibi.”
Georgia O’Keeffe
__________________________________________________ ______________________

Labels: Barbara Rother, Moshe Abudaram, Sır, Steve Rother, The Secret, Çekim Yasası
Sayıların Size Mesajı Var

Sayıların dili var mıdır? İlkokulda öğrenmeye başlarız 1, 2, 3, 4, 5...

Sayılar miktarlar dünyası ile bağlantı kurmamızı ve ifade etmenizi sağlayan semboller. Yaşamın ayrılmaz bir parçası. Ancak, Sayılar adetler, miktarlar, ölçüm dışında daha farklı bir bilgi verebilir mi bize? Böyle bir özellik taşıyor olabilir mi? Numeroloji ve bu bilgiyi kullanan Tarot bilimi sayıların bize kendimiz ve yaşamımız hakkında kuvvetli bilgiler verdiği söylüyor.

Ben matematiği hep çok sevdim. İlkokula başlamadan önce toplama, çıkarma işlemleri yapmaya başlamışım. Sonraki, kendimi bildiğim yıllarda da bu sevgi devam etti. Sayılar bana hep gizemli geldi. Farklı bir dünyanın anahtarları gibi. Gerçekten de sayılar bize farklı bir dünyadan mesaj getiriyor olabilirler mi? Farklı hocalar ile çalışmalarımda sayılarının dilinin konuşan ile karşılaştım. Ve bu dili Numeroloji ve bunu kullanan Tarot ile bizlere aktarıyorlardı.

Numeroloji Nedir?
Numeroloji sayıların dili hakkında bir dal. Numeroloji yaşamı ve olayları sayıların sunduğu bilgiler ile değerlendirme metodu olarak adlandırılabilir. Numeroloji bir anlamda enerjilere sayılar aracılığı ile bakmaktır. Sayıların miktarsal yönü ile değil, ifade ettiği enerji anlamı ile ilgilenir. 0’dan 9’a kadar olan rakamlar sayıları oluşturur. Tabi matematiğin tarihçesinde ve asırlar boyunca kullanımında farklı bilgiler var. Biz burada günümüzde Numeroloji’nin yaygın kullanımı açısından konuyu ele alacağız.

***

Sayıların enerji anlamı varsa, bunu nasıl okuruz ve anlarız?

Sayılar öncelikle doğum tarihimiz ile bizi ana bir enerji olarak etkiliyor. Doğum tarihimiz astrolojik olarak gezegenlerin konumu ve etkileri nedeni ile yaşamımıza etki ediyor olmak ile birlikte, bir sayı olarak da, bu sayının enerjisi ile birlikte yaşamımıza etki ediyor. Kader diye adlandırdığımız yaşam çizgimizde bize bazı imkânları sunuyor ve bazı görev, ders ve sorumlulukları da beraberinde getiriyor.

Genel olarak yaşamımız ve doğum günümüzden başlayarak her yıl için sayıların enerjisinden yola çıkarak yaşamımız hakkında belki de tahmin edebileceğinizden çok daha fazla bilgi edinmek mümkün.

Gelin, öncelikle doğum tarihinizden, yaşamınızı etkileyen sayıları nasıl buluruz buna bakalım.

Örneğin: 01.01.1970 tarihinde doğdunuz.

Numeroloji’ye göre bu tarih 19 sayısına denk gelmekte. (1970+2=1972; 1+9+7+2=19)
Bu kişi o zaman, genel olarak söyleyebilirsek, 19, ve bu sayılardan elde edilen 10 (1+9=10) ve 1 (1+0=1) sayılarının etkisi altında demektir.
Bu kişi, 2007 yılında girdiğimizde ise doğum günü olan 1.Ocak tarihinden itibaren 11 sayısının etkisi altında olacak. (2007+2=2009; 2+9=11)

Bu arada, belirtmek zorundayım ki her bilimde ve aşağı yukarı her konuda olduğu gibi Numeroloji’de de farklı ekoller ve çalışma ve hesap tarzları var. Ancak ben sizlerle, kendi çalışmalarımda kullandığım ve sonuçlarını tecrübe ettiğim metotları paylaşmaya çalıyorum. Belki konuya tamamen hâkim olmanızı sağlamasa da günümüzde sık sık duyduğunuz bu konuda hakkında bir miktarda olsa bilginiz olması için. Bir konuya giriş dersi diyebiliriz.

Bu sayılar neyi ifade ediyor?
Öncelikle doğum tarihiniz ile ortaya çıkan sayılar, yaşamınızda sizi etkileyen ana enerjileri, ana etkileri ifade ediyor. Kimi Numeroloji ve Tarot uzmanları Kader denilen şeyin bu olduğunu savunuyor. Yaşamın bize - bize özel olarak – sunduğu enerjisel şartlar tanımlanıyor.

Doğum günümüzden başlayarak içine girdiğimiz yıl ise bize, o yıl içerisinde bizi etkilemesi muhtemel olan enerjiler, konular, güçler ve insanlar hakkında bilgi veriyor.

***

Doğum tarihiniz, içinde bulunduğunuz yıl, evinizin kapı numarası, okul numaranız taşıdığı sayı ile belirli bir enerji frekansı olarak yaşamınızı, farkına varsanız da varmasanız da, etkiler. Sayıların dilini anlamak, bu şartları anlamaya ve belki de yaşamınızı anlamaya yardımcı olur. Bizi etkileyen faktörleri ya da bize sunulan imkânları bilirsek, yaşamımızı çok daha rahat ve huzurlu olarak şekillendirme şansımız var.

***

Yaşam sayınızı hesaplamayı sanırım hepiniz yapabildiniz. O zaman size hayat enerjiniz ile ilgili olarak aşağıdaki bilgileri dikkate almanızı önereceğim. Aynı zaman da aşağıda her sayı ile ilgili olarak belirttiğim onaylamaları kullanarak gerek belirli bir yılda, gerekse yaşamınızın akışına yol açabilirsiniz. Tabi bu sayılara dair bilgileri birkaç paragrafa sığdırmak çok zor, ancak faydalı olabileceğini düşündüğüm bir kısım bilgileri paylaşmayı arzu ediyorum.

(1) Bir: İletişim sayısı, esnek olabilmek ve zekâ. Bu sayı ile doğanlar sihirli bir iletişim gücüne sahiptirler. Bir sayısına ait olanlar yaşam çizgilerinde daha yüksek bir güç ve irade ile bağlantıda olma ihtiyacını hissederler. Meslek olarak öğretmenlik, danışmanlık, medya, tasarım, tasarım, halkla ilişkiler ve diplomatik görevlerde başarılı olabilirler.

Onaylama: “Yaratıcılığımı ifade etmek beni mutlu ediyor ve doyuruyor.”

(2) İki: İçsel güçlere ulaşmak, şifacılık, bağımsızlık, artan kendine güven ve iç denge. Yaşam sayısı 2 olan kişiler genelde bağımsızlıklarına düşkündürler. Denge ve uyum onlar içi n önemlidir. Dengesi bozulan şeyleri fark edip dengeye getirmekte ustadırlar. Bu kişiler teşhis koymakta ustadırlar ve iyi negotiator olurlar.
Yıllık olarak 2 sayısında olanlar için bu yıl denge ve uyumu yakalamak için önemli bir yıldır. Bu yılda kısıtlanmak, engellenmek istemezler. Uyumsuz durumlarda kendini çıkarmak için kuvvetli bir eğilim duyabilirler.

Onaylama: “Sezgilerime güveniyorum.”

(3) Üç: Güzellik, sevgi, feminen ve annelik özellikleri, güç ve güzelliğin bileşimi.
3 sayısı derin bir doğa sevgisinin ifade eder. Başkalarını şifalandırmak, rahatlatmak ve beslemek için büyük bir kapasite taşırlar. Tıp ya da veterinerlik ile ilgili meslekler, mimari, bahçecilik ve sanat gibi doğayı da güzelleştiren dallarda başarılı olabilirler, bu dallara çekilebilirler.
Bu sayı yıl sayınız ise, bu yıl duygusal olarak neyin önemli neyin önemsiz olduğunu size gösterecek kişileri yaşamınıza çekebilirsiniz. Bu yıl içinde gereğinden fazla verici olmamak, annelik ile ilgili konuları çözümlemek, yaşamınıza daha çok güzellik, uyum katmak için çaba göstermek doğru olacaktır. Aynı zamanda bu yıl hayatınızdaki sizin için önemli olan kadınlar ile ilişkilerinizi düzene sokmak için iyi bir zaman olacaktır.

Onaylama: “Güç ve güzellik sahibiyim.”

(4) Dört: Liderlik, maceraperestlik, baba olmak, otorite, kâşif.
Gücünüzü kendinizi geliştirmek ve yeni başlangıçlar için kullandığınız sürece, etkileri hep olumlu ve faydalı olacaktır. Değişimden çekinmek ve korkmak gücünüzü yitirmeniz ihtimalini doğurabilir.
Bir yıl sayısı olarak 4 size, yeni projelerin başlangıcını, seyahat ihtimallerini ve “baba” ile ilgili konuları getirebilir.

Onaylama: “Gücüme güveniyorum ve hizmet ederek yönlendiriyor ve yönlendirerek hizmet ediyorum.”

(5) Beş: Ruhsal öğretmen, danışman, başlangıçlar yapan, iç rehber, değişim.
Gerek yaşam sayınız olarak, gerekse bir yıl sayısı olarak 5 sayısı size ruhsal öğretmenler ile çalışmanızı öneriyor. Geçmişte ya da şimdi sizi etkileyen ya da bilgisine çekildiğiniz bir öğretmen, üstat oldu mu? Kendinize uygun bir hoca bulmaya çalışıp seçebilirsiniz. Kişisel gelişim ile ilgili gruplara katılabilirsiniz. Almaya açık ve katılımcı olun. Kalbinizin talimatlarına, sesine ve bunu dinlemeye açık olun. Kişinin kendini arayışı, arzularını, isteklerini, yeteneklerini tanımaya, anlamaya çalışması, yaşam yolunu bulması açısından etkili ve gerekli.

Onaylama: “Kalbimin sesini dinliyorum.”

(6) Altı: Aşk, çekim, zıtların sevgi ile birleşimi, ilişkiler vasıtası ile gelişim.
6 yaşam sayısını taşıyan kişiler insanlara örnek olmayı ve motive etmeye başarabilenlerdir. Grup ortamında ya da bire bir olarak insanlarla çalışma yapmakta başarılı olurlar.
6 sayılı yılınızda tüm ilişkilerinizi gözden geçirme ihtiyacını hissedebilirsiniz. Bu süre için kimi ilişkilerinizin sağlamlaştığını, kimi ilişkilerinizin ise uzaklaşmaya başladığını ya da bittiğini görebilirsiniz. Genelde evlilik, boşanma ya da taşınmalar yaşayabilirsiniz bu yılda. Bu yıl genelde bir karar verme yılı olarak da çıkar karşımıza – iki konu, iki insan, iki durum, iki yer ya da iki yön arasında bir karar vermeniz gerekebilir. Yaşadığınız değişimlerde bir dönüm noktasında olduğunuz söylenebilir.

Onaylama: “Hayat arkadaşımı bulmaya hazırım.”

(7) Yedi: Yeni başlangıçlar, iyi de doğru değişim, ruhsal yol.
Yedi bir değişim sayısı. Ancak yaşamda değişimi sürdürebilmek için hareket ve sakinliğin bir dengesini sağlamak gereklidir. 7 sayısını taşıyan kişiler hayatlarında değişim ve çeşitlilik ararlar. Bu kişiler aynı zamanda farklı aktiviteleri aynı anda yürütebilme ve yapabilme yeteneğine sahiptirler. Eğer sadece bir ilgi alanına odaklanacaklarsa bu alanın onlara aradıkları tüm çeşitliliği sunabilmesi gerekir.
Eğer yaşam sayınız yedi ise, siz ailenizle olmayı ve ev yaşamını seversiniz; ancak seyahat etmekten ve aynı anda birden fazla şeyle uğraşmak, ilgilenmekten de keyif alırsınız.
Yıl sayısı olarak 7 yılını yaşamaktaysanız, bu yıl taşınmak, yeni bir yere yerleşmek, seyahat etmek ya da kariyerinizi değiştirmek için çok uygun bir yıl. Bu yılda eviniz ile ilgili değişiklikler olabilir. Evinizde dekorasyon değişikliği yapabileceğiniz gibi, evinizi komple değiştirmek ya da taşınmak isteyebilirsiniz. Bu yıl da terfi edebilirsiniz ya da iş değişikliği yapabilirsiniz. Genel olarak değişikliklerin sizin için olumlu olacağını söylemek mümkün.

Onaylama: “Yaşamımız düzene sokuyor ve yeni başlangıçlara hazırlanıyorum.”


(8) Sekiz: Denge, merkezini bulmak, farklılıkları dengelemek, adalet.

Yaşam yılınız 8 ise denge ve uyum yaşam boyu sizi etkileyecek ana iki konu olacaktır. Güzellik, denge ve uyum yaşamda çok değer verdiğiniz kavramlar. Yaşamınızın net, berrak, basit ve düzenli arzu ediyorsunuz. Karışık ve karmaşık olaylara toleransınız düşük. Yaşamınızın farklı dönemlerinde finans ve sağlık konularında dengeyi bulma ihtiyacını daha fazla hissedebilirsiniz. Yazarlık, editörlük ya da araştırma görevlisi olmak isteyebilirsiniz. Orijinal ve yaratıcı fikirlerinizi geniş kitlelerin kullanabileceği projeler üretmek isteğini hissedebilir ve bu yönde çalışmak isteyebilirsiniz. Hayatınız boyunca Terazi burcu insanlarının size sadelik ve denge arayışınızda arzuladığınız durumu gösteren bir ayna görevi yaptığını fark edebilirsiniz.

Yaşamınızın 8 yılında ise, hayatınızdaki dengesini yitirmiş konuları ve alanları dengeye getirmek arzusunu hissedersiniz. Sağlığınızı, işlerinizi, hukuki konuları çözümlemek için bir istek duyacaksınız ve bunları yapmak enerjisini de hissedeceksiniz. Birçok kişi 8 yılında, yıllardır duran eski eşyalarını atar, el değmemiş dolaplarını, depolarını temizler, eski giysilerini elden çıkarır. Bu yıl hayatınızı basitleştirmek için iyi bir yıldır. Düzen ve netlik, berraklık sizin için önemli hale gelir. Bu yılda doğa ile içi içe olmak, doğa yürüyüşlerine gitmek, deniz kenarında yürüyüşler yapmak, kısa da doğanın içinde olacağınız aktiviteler yapmak size hayat katacaktır.

Onaylama: “Merkezimde dengedeyim.”

(9) Dokuz: Kendi ışığını bulmak, içe yönelmek, ürün almak, kendi merkezinde olmak, bilge rehber.
Yaşam sayısı 9 olan kişilerin sessizlik ve sakinliğe bir özlemi olur ve kendileri ile zaman geçirmeyi severler. İnsanlar ile olmak ile sıkıntıları yoktur; ancak bulundukları ortamda psikolojik, duygusal ve aynı zamanda fiziksel özgürlüğe, alana ihtiyaçları vardır. Eğer kısıtlandıklarını ve engellendiklerini hissederlerse, içlerine kapanabilirler. Eğer yaşam yolunda ilerlerken bir şeyleri tamamladıktan sonra yeni şeylere başlamayı severler. Başkalarına bir işe başlamak ya da sonlandırmak konusunda yardım etmekte yeteneklidirler.

Eğer 9 yılını yaşamaktaysanız, yarım kalan işlerinizi tamamlamak için doğru bir yıldasınız. Bu yıl içinde yalnız kalmak ve dinlenmek odaklı seyahatlere gitmek üzere bir istek duyabilirsiniz. Ayrıca bu yıl elleriniz ile kendinizi ifade edebileceğiniz yaratıcı aktivitelerde bulunmak ruhunuza iyi gelecektir. El ile şifa konusu da ilginizi çekebilir.

Onaylama: “Yalnız kalmaktan mutluyum ve istediğim zaman yalnız olmayı bırakabilirim.”

(10)On: Büyüme, yaratıcılık, büyük çıkış, beklenmeyen kısmet.

Orijinallik ve yaratıcılık yaşam sayısı 10 olan kişilerin arzusu olacaktır. Daha önce yapılmamış ve denenmemiş şeyleri yapmaktan hoşlanırlar. Yaptıkları şeyler daha önce yapılmış şeyler olduğunda, bunları daha farklı şekilde hayata geçirmek üzere yollar ararlar. Aynı zaman da yeni fırsatları ve imkânları fark edebilmek yeteneğine de sahiptirler.

10 yılı yaşayanlar için bu yıl yeni fırsatlara ve imkânlara açılmak için doğru bir yıldır. Genelde bu fırsatlar yaşamınızı olumlu yönlere götürecektir. Aktif olarak yaşamınızı yeni bir yöneltebilir ve hayatınızı her yönüyle bolluğa açabilirsiniz. Kısaca hayatınızı çok daha olumlu bir yöne götürmek için enerjilerin size yardımcı olduğu ve fırsatların açıldığı bir yıldasınız. Çünkü yaşadığınız yıllar ile bir anlamda bu fırsatların size verilmesini hak eder duruma gelmiş oluyorsunuz.

Onaylama: “Yaşamıma gelecek mucizelere açığım.”

(11)On bir: Tutku, çok yönlü yaratıcılık, yetenekler, güç, eski korkuları ve şartlanmaların üstesinden gelmek.

11 insanları yaratıcı ifadeli insanlardır. Sahne sanatlarına ve yaratıcı dallara eğilebilirler. Bilinen sistem ve düzenlere yaratıcılık ve orijinal fikirler getirmekte kuvvetlidirler. Başkaları tarafından zaman zaman inanılmaz diye tarif edilebilecek kadar kuvvetli oldukları söylenir. Yaşam prensibi olarak, olayların bir çiçek gibi açılacağına inanırlar. Risk almaktan çekinmezler. Eğer yaşam sayınız 11 ise, yaratıcılık ve gücünüz ile kendinizi her zaman tazeleyebilir ve yeniden yaratabilirsiniz.

11 sayılı yılınızda iseniz, içinizde fiziksel yenilenme dahil hayatınızın her alanında yenilenme arzusu duyabilirsiniz. Yaşamı tekrar heyecan ve keyifle yaşama arzusunu da hissedebilirsiniz. Yaratıcı tüm sanat faaliyetleri ve sahne sanatları ilginizi daha çok çekebilir. Aynı zaman da, hayatınızdaki Aslan insanları ile ilişkileriniz ele aldığınız bir yıl olabilir. İçinizde belki da daha önce hiç kullanmadığınız kadar büyük bir kuvvetin var olduğunu fark ederek, gerçekten kendiniz olmak için önemli adımlar atabilirsiniz.

Onaylama: “Yaşamımı dolu dolu yaşamaktan keyif alıyorum.”

Sayılar 12’den 22’ye kadar olmak üzere devam ediyor. Kimi üstatlara göre ise 0’dan 21’e. Bazı hocalar ise Numerolojiyi 0’dan 9’a kadar ana sayıları ve ek olarak 11 ile 22 sayılarını ele alarak kullanıyor. Sayılar dünyası farklı ve geniş bir dünya. Bu ay ele alamadığım diğer sayıları Mart ayında ele almaya devam edeceğim.

***

Sayılar bize hangi enerjilerin kullanmamız üzere bize sunulduğunu gösteriyor. Numerolojiyi kullanan Tarot da bir fal metodu değil. Sembollerin dili ile kendimize ayna tuttuğumuz bir metot. Biz yarına bakmaya ya da geleceği öğrenmeye çalışmıyoruz bu dallar ile. Sadece bize bugünü doğru yaşamamız için gereken bilgileri almaya çalışıyoruz. Bizi etkileyebilecek faktörleri bilmek daha bilinçli kararlar almamızı ve kendimiz, ailemiz ve çevremiz için faydalı şeyler yapmamızı sağlayabilir. Bilgi kuvvettir. “Hayatımızda önemli kararlar verilmekte olduğunda genelde trampetler çalmaz. Genelde kader sessizce yaratılır,” diyor Agnes De Mille. Ve hocam Moshe’nin her zaman dediği gibi: “Bildiğimiz bir geleceğe uyanmak ne kadar keyifli olabilir ki. Bırakın yaşam sizi yarın’a yarın götürsün. Her günü taşıyabileceğimiz enerji o gün verilir. Yarının yüklerini bugünün enerjisi ile taşımak mümkün değildir. Bugün’ü bugünün enerjisi ile yaşarsanız – işte mutluluğun anahtarı budur.”


***

Sorular cevapların kapısını açar, dedik. İsteklerin yapabilme gücünü içinde taşması gibi. O zaman sormaya bir defa daha devam edelim. Claude Bernard diyor ki: “İnsan bilinenden bilinmeyene gitmeden hiçbir şey öğrenemez.”
Soralım:
1- Yaşamınızda sizin için gerçekten anlamı olan şeyler neler?
2- Neler size güven ve huzur veriyor; nelerin ruhunuza dokunabildiğini hissediyorsunuz?
3- Yeni yılda hangi net rüyaların, hayallerin, ihtimallerin sizin için gerçekleşebileceğini düşünüyorsunuz?
4- Sevgi sahiplenmek midir? Sahiplenmeden sevmek mümkün müdür?
5- Yaşamı olduğu gibi kabul etmek ile ilgili düşünceleriniz nedir?

Sizin sorularınız neler? Aklınıza gelen sorularınızı bir defter alarak yazmanızı öneriyorum. Konuları yazılı hale getirdiğiniz de ve kendinize sesli olarak tekrar ettiğinizde, beyininizi farklı duyularınız ile uyararak cevabın ve çözümün bulunmasında yolu açmış oluyorsunuz.


***

İçinizdeki Devi Uyandırın kitabının yazarı Anthony Robbins “Ufak değişimler büyük farklar yaratır” diyor. Muhtelif hocalardan farklı önerilerden bir derleme sunmak istiyorum sizlere.

İşte Şubat ayı için bazı öneriler:
1. Bir kâğıt ve kalem alın ve bir paragrafta, seçeceğiniz belirli bir hedefe ulaşabilmek için size gerektiğini düşündüğünüz karakter özelliği, yetenek, yaklaşım ya da davranış biçimlerinden 5 tanesini belirleyin. Bu özelliklerden bir tanesine sahip olmak için en az bir adım atın.
2. Zevk ve mutluluğu daimi olarak ertelemeyin. Bugün keyif alacağınız, yüzünüze tebessüm getirecek bir şey yapın. Bir dondurma alın, eski bir arkadaşınızı arayın, müziği açıp dans edin, ya da suçluluk duymadan sevdiğiniz televizyon programını seyredin. Kendinizi mutlu etmeyi unutmayın. Ruhunuzun size teşekkür edecektir.
3. Alışkanlıklarınıza bakın. Bunlardan sizin kişisel gelişiminizi desteklediğine inandıklarınız hangileri? Sizi beslemediğini düşündüğünüz alışkanlarınız hangileri?
4. Evinizi ya da odanızı toplarken ve temizlerken, her zaman tüm negatif ve olumsuz şeyleri dışarı attığınızı ve hayatınızdaki karışıklıkları düzenlediğinizi hayal edin. Eğer yerleri siliyor ya da süpürüyorsanız, bunu dışarıya doğru hareketler ile yapın. Böylelikle mekândaki enerjileri arındırmış olacaksınız.
5. Yolunuz kapalıysa- farklı bir yol deneyin. Hayatınızda karşınıza engeller çıktığında ve bunları geçemediğinizde, başka yollar, metotlar, imkânlar var mı diye araştırın lütfen. Çözümsüzlüğe odaklanmayın. Eğer bir derdiniz varsa, birçok hocanın dediği gibi “cevabı ve yapma gücü de” size verilmiştir.
6. Zihinsel netlik kazanmak için meditasyon yapabilirsiniz. Meditasyon yapmak için ille de özel bir zamana ve mekâna ihtiyaç yoktur. Meditasyon bir iç sakinliğe ulaşmak demektir genel olarak. Herhangi bir yer de ve zamanda sessiz olmak, ister gözünüz açık ister kapalı kendinizi, yaşamınızı, çevrenizi bir seyirci olarak sakince gözlemlemek en basit ve etkili meditasyonlardan biridir. 10 dakika sessizce seyredin. Bakalım neler keşfedeceksiniz?
7. Sizi ne yönlendiriyor? Kararlarınızı nasıl alıyorsunuz? Hangi şartlarda ve durumlarda karar vermekte zorlanıyorsunuz? Kararlarınızın netleştiği zamanlar var mı? Bu netliği daha uzun süre muhafaza etmek için yapabileceğiniz bir şey var mı?
8. Eskiyi geride bırakmayı öğrenin. Öncelikle kırık eşyalarınızı, yırtık ve tamir olamayan ya da kısaca içine sığmadığınız ya da size çok bol gelen giysilerinizi atın ya da verin. Çalışmayan eski bilgisayarları, bozuk televizyonları, kırık şemsiyeleri atın. Bırakmak, geride bırakmak ruhumuz için zor bir kavram. Bunu kabul edelim ama yine de artık bize ait olmayan, yaşamımıza değer katmayan şeyleri bırakalım. Hayatımıza yeni şeyler davet etmek istiyoruz ama onlara yer açmak isek nasıl yaşamımıza girebilirler?
9. Evinize, odanıza taze enerji getirmek için mum, tütsü yakmayı veya esansiyel yağlardan yararlanmayı düşünebilirsiniz. Çiçeklerin ve muhtelif bitkilerin kokuları ruhumuzu arındırabilir. Hoşunuza giden kokuları keşfetmek için kokulu mumları ve tütsüleri deneyebilirsiniz. Ruhunuzu beslemenin ve dinlendirmenin bu yolu da bu. İçinizden gelenleri deneyerek keşfedin. Aromaterapi dalı bu konuda uzmanlaşan bir branş. İlginizi çekiyorsa bu konuda okuyabilirsiniz.
10. Yaşamın kazanmak ya da kaybetmek olmadığını unutmayın. Yaşadıklarınızı iyi veya kötü olarak adlandırmaya çalışın. Yaşamı bize sundukları ile kabul ettiğimizde gelen bir özgürlük var. Tecrübelerinizi yaşamın size verdiği madalyalar olarak değerlendirin. Tecrübe acı ve tatlı anıları ile yaşamın bize en büyük ve alternatifi olmayan hediyesi.


Albert Einstein “ Hayatta deneyimleyebileceğimiz en güzel şey - mucizeler’dir” diyor.
Mucize dolu günlere yolunuz açık olsun.


__________________________________________________ ______________________


“Sonsuz seçeneklerim var. Hayatta beni iyilikler bekliyor.”
Louise L. Hay, “Düşünce Gücüyle Tedavi” kitabının yazarı.
__________________________________________________ ______________________


“Şans çok kuvvetlidir. Her zaman oltanız atılı olsun. En ummadığınız havuzda, balık yakalayabilirsiniz.”

OVID
__________________________________________________ ___________________




Labels: Numeroloji, Sayi Bilimi
Yaşam Yolumuz Sayılarda mı Yazılı?

Yaşamın anlamını sorguluyoruz. En önemlisi bir sonraki adımımızın ne olması gerektiğini bulmaya çalışıyoruz. Yaşam bizim için neler saklıyor merak ediyoruz.
Numeroloji, sayı bilimi, bizim kendimizi anlamamız için bilgi sunan dallardan biri. Hayatta eğer bizi etkileyen enerjileri, etkileri anlayabilirsek, belki de kendimiz için daha doğru cevaplar bulmamız mümkün.
Haydi, Numeroloji hakkında geçen ay başladığımız çalışmamıza devam edelim.
Geçen ay 1’den 11’e kadar olan sayıları ele almıştık. Bu ay 12’den 22’ye kadar olan sayıları ele alacağız. Öncelikle, Numeroloji açısından yaşam sayınızı ve yıl sayınızı nasıl hesaplayabileceğinizi bir örnekleme ile tekrarlayalım. Geçen ay ele aldığımız sayılarının bazılarının tekrarın yapabilmek ve geçen sayımızı okuyamayanlar varsa diye, buna göre bir doğum tarihi seçiyorum.
Her dalda olduğu gibi Numeroloji’de de farklı ekoller ve yaklaşım tarzları var. Ben sizler ile bana en uygun gelen bilgi ve metotları paylaştığımı hatırlatmak isterim.

Örneğin: 17.10.1980 tarihinde doğdunuz.
Numeroloji’ye göre bu tarih (9) sayısına denk gelmekte. (1980+27= 2007; 2+7 =9) Bu kişi o zaman, (9) sayısının etkisini tüm yaşamı boyunca hissedecektir. Bu kişi, 2007 yılında ise doğum günü olan 17.Ekim tarihine kadar tarihinden itibaren genel yaşam sayısı etkisine ek olarak, (8) sayısının etkisi altında olacaktır. (2006+27=2033; 2+3+3=8). 17.10.2007 tarihinden itibaren ise, yıl etkisi olarak (2007+27= 2034; 2+3+4=9) (9) sayısının etkisi altında olacaktır.
O zaman bu kişinin karşılaşacağı etki ve imkânlara şöyle bir göz atalım:
Yaşam Sayısı olarak (9):
Yaşam sayısı 9 olan kişilerin sessizlik ve sakinliğe bir özlemi olur ve kendileri ile zaman geçirmeyi severler. Ancak liderlik görevleri de üstlenebilirler. Eğer kısıtlandıklarını ve engellendiklerini hissederlerse, içlerine kapanabilirler. Eğer yaşam yolunda ilerlerken bir şeyleri tamamladıktan sonra yeni şeylere başlamayı severler. Başkalarına bir işe başlamak ya da sonlandırmak konusunda yardım etmekte yeteneklidirler.
Yıl Sayısı olarak (8):
Yaşamınızın 8 yılında ise, hayatınızdaki dengesini yitirmiş konuları ve alanları dengeye getirmek arzusunu hissedersiniz. Sağlığınızı, işlerinizi, hukuki konuları çözümlemek için bir istek duyacaksınız ve bunları yapmak enerjisini de hissedeceksiniz. Bu yıl hayatınızı basitleştirmek için iyi bir yıldır. Düzen ve netlik, berraklık sizin için önemli hale gelir. Bu yılda doğa ile içi içe olmak, doğa yürüyüşlerine gitmek, deniz kenarında yürüyüşler yapmak, kısa da doğanın içinde olacağınız aktiviteler yapmak size hayat katacaktır.
Yıl Sayısı olarak (9):
Eğer 9 yılını yaşamaktaysanız, yarım kalan işlerinizi tamamlamak için doğru bir yıldasınız. Bu yıl içinde yalnız kalmak ve dinlenmek odaklı seyahatlere gitmek üzere bir istek duyabilirsiniz.

***

1’den 11’e kadar olan sayıları Mart ayında ele almıştık. 8 ve 9 sayılarını kısaca hatırlamış olduk. Bu defa, 12’den 22’ye kadar diğer ana sayıları ile alacağız.

Oniki (12): Yeni bir bakış açısı ile bakmak. Külli iradeye teslim olmak.
Doğum tarihleri 12 sayısı olanlar, yaşama farklı açılardan bakabilen ve aynı zamanda başkalarının bunu yapmasına yardım edenler olurlar. Sanki bir psikolog gibi olaylara ve durumları farklı yönlerden değerlendirerek başkalarının daha doğru kararlar vermelerine yardımcı olurlar. 12 sayılı yılın sayısı ise, bu yılınızda geçmişinizden insanlar ile karşılaşabilirsiniz. Bu insanlar size belki de artık bırakmanız gereken kalıpları göstermek üzere aynalık yapacaklardır.
Onaylama: “İlahi iradeye, evrenin iradesine teslim oluyorum.”

Onüç (13): Transformasyon, dışta görünen değişimler.
Doğum tarihiniz 13 ise, değişim yaşamınızın daimi bir parçası olacaktır. Gelişim, ait olmayanları bırakmak ve ilerlemek ana yaşam kavramlarınızdır. Adeta bir ebe gibi başkalarının yaşamlarındaki yeni doğumlara destek verirken bulabilirsiniz kendinizi. Ya da kayıpları ile başa çıkmaya çalışanlara yardımcı olduğunuzu fark edebilirsiniz. Hiçbir şeye gereğinden fazla bağlanmamak gerektiğinin bilincinde olarak, bu kavramı başkalarına da öğretirsiniz. 13 yıl sayınız ise, hayatınızdaki Akrep burcu insanları ile konular gündeme gelebilir.
Onaylama: “Her biten şey, yeni şeylerin ortaya çıkması için bir fırsattır.”

Ondört (14): Denge, iç değişim, yaratıcı güç.
Zıt görünen, farklı şeyleri bir araya getirebilen kişilerdensiniz. Farklı öğeleri birleştirerek daha büyük bir şey yaratmak genel yaşam prensibinizdir. Ve genelde başkalarının hayal edemediği, göremediği çözümleri üretmek yeteneğiniz vardır. Yıl sayısı olarak 14, hayatınızda her şeyin yerine oturmaya başladığı bir yıl olma özelliğini gösterir.
Onaylama: “Ben yaratıcı enerji için bir kanalım.”

Onbeş (15): Bireysellik.
Olaylara objektif olarak bakabilme yeteneği ile birlikte yaşamın karşınıza çıkardığı durumlar ile başa çıkmak konusunda yeteneklisiniz. Yaşamınızdaki Oğlak burcu insanları size kendi başarabilme yeteneğinizi göstermek, hatırlatmak üzere bir ayna görevi yapabilirler. İç sesiniz size bilgi sağlamakta. Yıl sayısı olarak 15, yaratıcı insanlar, yaratıcı iş imkanları ya da projeler karşınıza çıkabilir. Bu yıl kendinizi bedeniniz ile barışık hissedeceğiniz ve belki de bedeniniz ile bütün olmayı öğreneceğiniz yıllar.
Onaylama: “Yaşamımın dümeni benim kontrolümde.”

Onatlı (16): Yeniye yer açılması ve bunun için eskilerin ortadan çekilmesi. İç dönüşüm.
16 yaşam sayısı olanlar iç dünyalarında bir mimar, bir designer gibi çalışırlar. Fikirleri inşa ederler, neyin işe yarayıp neyin yaramayacağını tespit etmek konusunda doğal olarak başarılıdırlar. Ve fikirlerinin hayata geçmesinden hoşlanırlar. 16 sayılı yılı yaşayanlar ise, bu yılda kendileriniz fiziksel olarak tazelemek ve yenilemek için diyet, egzersiz, meditasyon gibi çalışmalara daha çok ilgi duyarlar. Onları genlde, gerçekten kendilerini tüm yönleri ile keşfedecekleri bir yıl beklemektedir.
Onaylama: “Yaşamımda benim için en hayırlı olanlar gerçekleşiyor.”

Onyedi (17): Berraklaşmak, görüşün açılması.
Doğal yapı itibariyle insanları kendilerine geçen bir karizmaları vardır 17 insanlarının. Kendilerine değer verirler ama kendini beğenmişliğin esasında öz güven eksikliğinden kaynaklandığını da bilirler. Denge ve netliğin iç dünyadan dış dünyaya yansımasını yaşarlar. Diğer yandan 17 yılını yaşayanlar Kova insanları ile ya da Kova ayında yeni projelere başlama fırsatları yakalayabilirler.
Onaylama: “Hayal gücümün getirdiği yaratıcılığım ile fikirleri hayata geçirebilmek için gereken derin bilgiye ulaşabiliyorum.”

Onsekiz (18): Bilincin yeni seviyelerine ulaşmak.
Sanki karanlığı aydınlatabilen bir yapıya sahipsiniz. Çevrenizdeki insanları güven çemberinize ancak güvenilir olduklarından emin olduktan sonra alıyorsunuz. Karar vermek konusunda başarılısınız ve yaşamımız boyunca karşınıza çıkacak çoklu seçenekler arasından sizin için en doğrularını seçerek ilerleyeceksiniz. 18 sayılı yılınızda, başkalarının sevgi ve onayı için kendinizin bazı yönlerini iptal etmenin doğru olmadığını idrak edebilirsiniz.
Onaylama: “Gün doğuyor. Biliyorum ki gün ağarmadan önce her şey karanlık görünür.”

Ondokuz (19): Yaratıcı enerji, ruhsallık.
Doğal bir jeneratörsünüz, doğal bir harekete geçiricisiniz. Yaratıcı olarak kendinize denk kişiler ve gruplar bulamazsanız bireysel olarak çalışmayı ve üretmeyi tercih edebilirsiniz. Sizin enerjinizi ve üretkenliğinizi azaltan ilişkilerden ve ortaklıklardan uzak durarak başarınızı artırabilirsiniz. 19 sayılı yılınız yürümeyen ilişki ve ortaklıkları, takım çalışmalarını ele almak ve işler hale getirilemiyorsa sonlandırmak için doğru bir zaman olabilir.
Onaylama: “ Beni besleyen ve yön gösteren ışık ile uyum içindeyim.”

Yirmi (20): Kişisel analiz.
Yaşam sayısı 20 olanlar için hem ev hem iş yaşamı önemlidir. Yaratıcılığı yaşamınızın her alanında yaşamak istiyorsunuz. Doğru yargıya varabilmek, doğru değerlendirmeler yapabilmek üzere olaylara, insanlara, durumlara ileri görüşlü olarak bakabilme yeteneğiniz var. 20 sayılınız yılınız iş hayatı ile ev yaşamınız arasındaki, kısaca yaşamınızın farklı bölümleri arasındaki dengeyi sağlamak için doğru bir yıl olacaktır.
Onaylama: “Olaylara ve insanlara objektif ve adil olarak bakıyorum.”

Yirmibir (21): Karmalardan arınma.
Siz araştırmayı seven, macera ve adeta yeni dünyalar yaratmayı seven birisiniz. Seyahat etmeyi ve farklı ülkeleri ve kültürleri gezmeyi ve tanımayı seviyorsunuz. Kendinizi ve olayları ve durumları tazelemek ve yenileyebilmek doğal yeteneğiniz. İnsan ve kültürlerin farklılıkları ve benzerliklerini yaşayabileceğiniz uğraşları sizi mutlu edecektir. 21 sayılı yılınızda yapacağınız bir seyahat size yeni dünyalar açabilir.
Onaylama: “Bilinmeyeni deneyimlemekten keyif alıyorum.”

Yirmiki (22): Açık olmak, risk almaya açık olmak, yaratıcılık.
Yaratıcı bir insansınız ve hayatınızda genellikle çeşitlilik arıyorsunuz. Cesaretli ve risk almaktan çekinmeyen bir insansınız. Yaşamınız ve davranışlarınız ile başkalarını cesaretlendiren biri olma özelliğini taşıyorsunuz. Design ve film gibi ilginizi çeken sanat dalları olabileceği gibi yaratıcılığa açık olmak şartı ile inşaat veya üretim dalları ilginizi çekebilir. 22 sayısı genel olarak daha farklı bir değerlendirme gerektiriyor, ancak özet olarak yıl sayınız bu ise, yeni başlangıçlara hazırsınız demektir. Kalbinizden gelen sesi dinleyin. Kalbiniz size ne diyor? Korkularınız neler? Sorularınız için cevap isteyin.
Onaylama: “İçimdeki cesarete saygı duyuyorum ve değer veriyorum.”

Burada paylaştığımız bilgiler tabiî ki Numeroloji’nin bilgilerinin tamamını içermiyor, ancak sadece burada yer alan onaylamaları kullanmak bile size sunulan yaşam ve yıl enerjilerinden daha iyi faydalanmanızı sağlayacaktır.

***

Yaşam yolunuz daima açık ve aydınlık olsun. Kader bize verilen potansiyeldir. Verileni kucaklamak ve iyiye taşımak her zaman elimizde. Biz kazanmak ve başarmak için yaratıldık. Bunu daima hatırlamanız dileğiyle.

__________________________________________________ _____________________

“Benim mutlu düşüncelerim sağlıklı bir bedene sahip olmamı sağlıyor.”
Louise L. Hay
__________________________________________________ ______________________

“Yavaşlayın ve hayatın tadını çıkarın. Hızlı giderek sadece manzarayı kaçırmazsınız. Aynı zamanda, nereye ve neden gittiğinizin de izini yitirirsiniz.”
Eddie Cantor
__________________________________________________ ______________________

İnsan Yaşamının Anlamını Arıyor Cevaplar Astroloji'de mi?


26.10.2007 tarihli Sabah Gazetesi'ne hazırladığım Astroloji Eki

Astroloji nedir?

Astroloji kendimiz, yaşamımızı, yaşamın bize sunduğu fırsatları, imkânları ve belki de zorlukları bilmekte yardımcı olan bir dal olarak biliniyor. İnsanoğlu’nun geleceğini bilmek arzusu astroloji de bu cevapları aramasına neden oluyor? Türkiye’de kahvelerimizi içtikten sonra fincanı kapatmamız ve kahve falına bakmamız bir eğlence olarak da görülebilir, yaşamda bir cevap arayışı olarak da.

Astroloji kişinin doğduğu an’daki gökyüzü haritasını çıkararak, ki buna yıldız veya doğum haritası denir, o kişinin kişiliği, ilişkileri, yapısına uyan meslekler, işler ve belki de daha iyi bir eş ya da ebeveyn olmaya yarayabilecek bazı bilgiler alınabilir. Tüm cevaplar astrolojide vardır diyemeyiz ama kuvvetli etkileri anlamamızı sağlar

Astroloji’de de birçok dalda olduğu gibi farklı ekoller, yaklaşımlar var. Belki de tarih boyunca da böyle olmuş. İnsan kim olduğunu ve yaşamının anlamını aramış ve cevabı gökyüzünde bulmaya çalışmış. Ben karşıma çıkar farklı ekollerden, ülkelerden, ırklardan ve dinlerden hocalarım ile astroloji üzerine konuşmak, tartışmak ve öğrenmek şansına kavuştum. Ve insana dünya vatandaşı olması özelliği ile yaklaşan bu dal doğrusu çok hoşuma gitti.


Tarih’te Astroloji

Binlerce yıldır astrologlar gezegenlerin hareketlerinin etkilerini inceliyorlar. Bu hareketlerin insan davranışlarına, kişiliğine, sağlığına ve belki de karma diye adlandırılan kader ve yaşam yüklerine etkilerini inceliyorlar.

M.Ö. 1500 yıllarından itibaren özellikle eski Mısır’da, Orta Doğu ve Uzak Doğu’da ve İnka ve Maya uygarlıklarında bu konuya ilgi olduğu biliniyor. Bu bölgelerde Merkür, Venüs, Mars ve hatta Jüpiter ve Satürn gezegenlerinin çıplak gözle görünebildiği ve belki de bu nedenle etkilerinin araştırıldığı düşünülüyor.

Güneşin Dünya etrafında döndüğü düşünülen sürenim 30’ derecelik 12 bölüme ayrılmasının ise M.Ö. 7-8. yüzyıllarda olduğu düşünülüyor. Ve her parçaya her aya tekabül eden bir yıldız grubunun adı veriliyor. Göklerin araştırılmasının Babil’den Eski Yunan’a yayıldığı ve Eski Yunan’da bu konunun matematiksel yapısının geliştiği ve M.Ö. 1. yüzyılda bizim bugün bildiğimiz ve kabul ettiğimiz formunu aldığı düşünülüyor. Ama burçlara verilen Balık gibi Koç gibi isimlerin neden ve nasıl verildiği tam olarak da bilinmiyor. Ancak her burç grubuna ait kişi özelliklerin ve gezegen hareketlerinin gözlemleri ile de bu yorumlara ve belirlemelere ulaşıldığı da düşünülüyor.

Mısırlıların astrolojiye katkıları 360’ dereceyi 10’ar derecelik 36 parçaya ayırmaları olduğu düşünülüyor. Tabi bu ayrımların yapıldığı dönemde henüz burçlar ayrıştırmamıştı. Ancak, tibbi astroloji diyebileceğimiz bir ekol, her 10 derecenin (dekan diye adlandırılır) bedenin bir bölümüne tekabül ve temsil ettiğiniz söyler. Örneğin, mide Başak Burcu’nun birinci dekanına aittir. Kimi ekoller de 360 derecenin 12 parçaya bölünmesi ile oluşan 30ar derecelik bölümlerin vücudu tarif ettiği bilgisi ile yetinir.

M.Ö. 450 yılında Herodot’un Mısır’ı ziyaret ettiği ve Mısırlı astrologların geleceği bilebildiğini, doğumuna göre bir insanın durumunun ve sonunun ne olduğunu bilebildiğini aktardığı söylenir.

Eski Yunan’da astroloji bilinen ama belki de biraz korkulan bir konu iken, Roma’da yıldızının parladığını söyleyebiliriz. Julias Caesar’ın Mart ayından çekinmesi gerektiğine dair sözleri dinlemediği ve ölüme gittiğine dair söylenceleri duymuşsunuzdur. Roma İmparatorlarından Augustus ve Tiberius’un astrologları olduğu ve konu hakkında çok bilgili oldukları söylenir.

I.Elizabeth’in Kraliçe olarak taç giymesinin tarih ve zamanını ayarlayanın astrolog John Dee olduğu söylenir. 1527-1608 yılları arasında yaşayan Dee’nin Rönesans astrolojisini yönlendiren ana kişi olduğuna inanılıyor.

1503-1566 yılları arasında yaşayan “Nostradamus” adıyla anılan Michel de Nostredame Fransız doktor ve astrolog kehanetlerini yayınladığı on ciltlik kitabı ile günümüzde bile bilinmekte. Kehanetlerini merak eden Kraliçe Catherine de Medici’nin etkisi ile Kral II.Henry tarafından kralın özel doktoru ve astrologu oldu. Oğulları Louis XIII. ( 1601-1643) ve Louis XIV. (1638-1715) ’in doğumlarında ise tam doğum zamanını tespit edebilmek için astrolog Jean-Baptiste Morin’in hazır bulunduğu bilinir.

Batı dünyasında 18. yüzyıla kadar doktorların astroloji imtihanından geçmesi gerektiğini biliyor muydunuz? Bazı tıbbi müdahaleleri Ay’ın bazı konularında yapıp yapmamaya özen gösterilirmiş. 17.-19. yüzyıllar arasında sönük bir dönem geçiren astroloji, basılı kitapların artması ile tekrar popüler olmaya ve yayılmaya devam etmiştir.

20.yüzyılda da Carl Gustav Jung’un da astroloji ile ilgilendiği bilinmektedir. Jung hastaları bağ kurabilmek için onların yıldız haritası ile kendi haritasını karşılaştırmakta ve burçları kişilik tipleri tanımlamalarının başlangıcı olarak almaktadır.

Burçlar

Burçlar astroloji’nin en çok bilinen kısmı denilebilir. Neredeyse her günlük gazetenin ve derginin burçlara göre günün, haftanın, ayın tahminlerini veren bölümleri var. Ve bir çoğumuz doğum tarihimizin hangi burça denk geldiğini ve burcumuzun ana özelliklerin okumuşuzdur, duymuşuzdur.

Eski Babilliler gökyüzünü daireye benzetmiş ve 360 dereceyi 30 ar derecelik 12 parçaya ayırmışlardır. Daha sonra burçlar olarak ayrılan her bölümde Güneş bir yılda aşağı yukarı 30 gün kalır. Güneş her sabah ufuktan doğar ama doğduğu burç yılın zamanına göre değişir. Bundan dolayı, kişinin ‘yükseleni’ dediğimiz doğumu sırasında ufuktan yükselen burçun ne olduğu saatleri aynı olsa da bahar ve yaz aylarında farklı olur.

Birçok eski bilge Güneş’in burçlardan geçiş hareketinin yaşamı da sembolize ettiğini söyler. Burçlar Koç’tan başlar ve Balık’la sonuçlanır. Koç burcu ile kişi doğar ve egosu ile kendi için var olmaya çalışır. Boğa ile bedeni ile bütünleşir. İkizlerde ruhu başkaları ile iletişime girer. Yengeç’te başkalarını da beslemeyi öğrenir. Aslan olarak lider özelliklerini bulur. Başak olarak insanlığa hizmet etme arzusunu yaşar. Terazi’ye geldiğinde artık yaşamını paylaşabileceği bir başkasını arar. Akrep’te yaratıcılığını ke
__________________
yokluk ,varlıgın aynasıdır.



Dünyayı isterken de sus,
Bir dileğe kavuşmak isterken de.
Öylece seyre dal gitsin…
mevlana
cent isimli Üye şimdilik offline konumundadır Offline   Alıntı ile Cevapla